Ersan Şen Hukuk ve Danışmanlık - Aynı Zamanda Cumhurbaşkanı ve Başbakan Olmak

Prof. Dr. Ersan Şen

Aynı Zamanda Cumhurbaşkanı ve Başbakan Olmak
07.10.2015 / Prof. Dr. Ersan Şen

Başbakan olabilmenin ön şartı milletvekili olmaktır. Bizde, aynı anda Cumhurbaşkanı ve Başbakan olabilmek mümkün değildir. Çünkü Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından atanır.

Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildiğinde, “Seçilmiş Cumhurbaşkanı” sıfatı kullanılabilir. Ancak bu durum, mevcut Cumhurbaşkanının görev süresi bitmedikçe veya görev süresinin bitme anına kadar başka bir nedenle Cumhurbaşkanlığı son bulmadıkça, seçilmiş Cumhurbaşkanını göreve başlamış Cumhurbaşkanı haline getirmez. Mevcut Cumhurbaşkanı istifa ettiği veya görevinden ayrıldığı takdirde, elbette yeni seçilmiş Cumhurbaşkanı yemin etmek suretiyle görevine başlamalıdır.

Aynı anda iki Cumhurbaşkanı görev yapamaz. Yeni seçilen Cumhurbaşkanının seçilmiş sayılmanın yanında göreve başlayabilmesi için, mevcut Cumhurbaşkanının görevinin son bulması gerekir. Aksi halde, yeni seçilen Cumhurbaşkanının görevden kaynaklanan yetkilerini kullanabilmesi mümkün değildir. Bu durumda, “seçilmiş, fakat göreve başlamamış Cumhurbaşkanı” sıfatı gündeme gelecektir.

Seçilmiş Cumhurbaşkanının göreve başlama şartları; mevcut Cumhurbaşkanının görevinin sona bulması ve seçilmiş Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde Anayasa’da gösterilen usule uygun yemin etmesidir.

Anayasada; Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiğinin kesileceği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin son bulacağı ifade edilmiştir. Bu ilişik kesilme ve son bulma, ayrı bir merasime gerek olmaksızın kendiliğinden gerçekleşecektir. Cumhurbaşkanı seçildiği için milletvekilliği ve dolayısıyla Başbakanlığı son bulacak, fakat mevcut Cumhurbaşkanı görevde olduğu için göreve de başlayamayan “seçilmiş Cumhurbaşkanı” sıfatı ortaya çıkacaktır. Çünkü Anayasaya göre, Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevinin devam edeceği öngörülmüştür.

Bu tespitler ışığında, 28 Ağustos 2014 tarihine kadar seçilmiş Cumhurbaşkanının görevine başlayabilmesi mümkün gözükmemektedir. Bu durumda da, aynı anda Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmaktan bahsedilemeyecektir. Başbakanlığı yürüten “seçilmiş, fakat henüz görevine başlayamamış Cumhurbaşkanı”, istifa etmediği sürece Başbakanlığa ve dolayısıyla bu görevinden kaynaklanan yetkilerini kullanmaya devam edebilecektir. Mevcut durumda Başbakan, seçilmiş Cumhurbaşkanı olsa bile görevine başlayamadığından, bu sebeple de iki görevi birlikte yürüten konumunda değildir. Seçilmiş Cumhurbaşkanı görevine başladığı anda, Siyasi Partisi ile ilişiği kesilecek ve milletvekilliği ile ona bağlı Başbakanlık sıfatı son bulacaktır.

Cumhurbaşkanının tarafsızlığı ve başka bir işle ilgilenmemesi öngörüldüğünden, seçildiği ana bağlı olarak Siyasi Partisi ile ilişiğinin kesilmesinin ve milletvekilliği ile ona bağlı Başbakanlığın son bulması gerektiği ileri sürülebilir. Anayasanın 101.maddesinin son fıkrasına lafzi açıdan bakıldığında bu düşünce savunulabilir. Ancak bu düşünceye göre, seçilen Cumhurbaşkanının adaylığının netleştiği anda da siyasi partisi ile ilişiğinin kesilmesi ve milletvekilliği sıfatı ile Başbakanlık sıfatının sona ermesi gerekirdi. Cumhurbaşkanının tarafsızlığı açısından en isabetli olan budur. Ancak bu düşünce, Yüksek Seçim Kurulu tarafından kabul görmemiştir. Bu nedenle, meseleyi salt Cumhurbaşkanının tarafsızlığına odaklamak suretiyle açıklamak isabetli olmayacaktır.

Seçilme ile ilişik kesilme ve görev sona erme doğru kabul edilse bile, Cumhurbaşkanı olarak göreve başlamadıkça ilişik kesme ve Başbakanlık görevinin son bulmasının bir anlamı ve gereği de olmayacaktır. Bu sebeple, Başbakanın aday olduğu anda nasıl bu görevi son bulmamakta ise, fiilen Cumhurbaşkanlığı görevine başlayıncaya kadar da Başbakanlığı devam edecektir.

Meseleyi “göreve başlama” kavramı ile açıklamak isabetlidir. Çünkü bir kişi aynı anda, hem Cumhurbaşkanlığı hem de Başbakanlık yapamaz. Mevcut durumda, yeni seçilen Cumhurbaşkanının göreve başlayıncaya kadar Başbakanlık görevine devam etmesinde hukuki bir engel bulunmamaktadır. Bu nedenle Başbakanın, seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak göreve başladığı ana kadar gerçekleştirdiği veya katıldığı tasarrufların hukuka uygun sayılacağı tartışmasızdır.

Cumhurbaşkanı sıfatı ile göreve başladıktan sonra ise, hukuken ve fiilin Başbakan gibi hareket edilebilmesi de mümkün değildir. Cumhurbaşkanlığı görevine başlayan Başbakanın Başbakanlığı sona ereceğinden, Bakanlar Kurulu son bulacak ve yeni Cumhurbaşkanı, Hükümeti kurması için Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden birisini Başbakan olarak atayacaktır.

Anayasa, Cumhurbaşkanı ile Başbakanın görev, yetki ve sorumluluklarının ayrı başlıklar altında düzenlemiştir. Cumhurbaşkanı sembolik olarak Devletin başı olsa da, yürütme erkinin temel yetki ve sorumlulukları Başbakan ile Bakanlar Kurulu üyelerine aittir.

Cumhurbaşkanının yetkileri Anayasa m.104’de tanımlanmıştır. Tarafsız bir şekilde görevini yerine getirip, bu görevden kaynaklanan yetkilerini kullanması gereken Cumhurbaşkanı, derleyici ve toparlayıcıdır, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk birliğini temsil eder, Anayasanın uygulanması ile Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. Cumhurbaşkanı, elbette Anayasa m.104’de tanımlanan yetkilerini görevinin gerekli kıldığı şekilde kullanmak zorundadır. Ancak halk tarafından seçilmesi Cumhurbaşkanına, Başbakan gibi hareket edip Bakanlar Kurulu’nu yönetip yönlendirme yetkisi tanımaz.