Ersan Şen Hukuk ve Danışmanlık - TİB’den MİT’e

Prof. Dr. Ersan Şen

TİB’den MİT’e
07-14-15 / Prof. Dr. Ersan Şen

Haberleşme hürriyetinin korunması esas, müdahale istisnadır. Anayasa m.13’de de belirtilen temel hak ve hürriyetler arasında yer alan haberleşme hürriyetinin Anayasa m.22/2’de gösterilen sebeplere dayanmak suretiyle sınırlandırılması, ancak suçların önlenmesi ve işlendiği iddia olunan suç ve faillerinin ortaya çıkarılması için hakim kararı ile mümkündür. Müdahaleyi yapanın tarafsızlığı ve denetimi esastır. Bu karar ve uygulamaları denetleyen makamın, hem idari hem mali açıdan özerk olması gerekir. Bu özerklik, bireyin iletişim özgürlüğünün güvencesidir.

MİT, haber alma ve bilgi toplama üzerine kurulmuş, dış güvenliği ilgilendiren konularda, örneğin casusluk ve terör eylemleri hakkında bilgi toplayan, bu bilgilerin doğruluğunu test etmeden ilgili kamu kurum veya kuruluşlarına ileten Başbakana bağlı bir kamu kurumudur. İdari ve mali özerkliğe sahip Bilgi Teknolojileri ve İletişim Başkanlığı’na bağlı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın görevlerinden birisi ise, idari ve adli mahiyette verilen dinleme kararlarının yerine getirilmesi takip etmektir.

Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Mili İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 26. maddesine göre sadece MİT Müsteşarının değil, MİT mensuplarının da görevlerini yerine getirirken veya görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı haklarında cezai takibat yapılması Başbakanın iznine bağlanmıştır. MİT mensupları hakkında kabul edilen yargı dokunulmazlığı, bireyin özel hayatının gizliliği ve korunması hakkının ihlal edilme riskini artırdığı gibi, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kaldırılıp, yetkilerinin MİT’e devredilmesi hususu “hukuk devleti” ilkesine de uymaz. Bu tür bir uygulama polis devletine hizmet eder.

Türkiye'nin iç güvenliği polis ve jandarmaya, dış güvenliği de Türk Silahlı Kuvvetleri'ne aittir. MİT, Ülkenin iç ve dış güvenliğinden operasyonel açıdan sorumlu birimleri istihbari açıdan destekler. Operasyonların nasıl yapılacağını, Devletin yetkili güvenlik birimleri planlar.

Bireyin haberleşme hürriyetine istisnai müdahale yöntemi olarak kabul edilen dinleme, “önleyici dinleme” ve “adli dinleme” olmak suretiyle iki şekilde mümkündür. Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Mili İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 6. maddesine göre MİT, sadece önleme dinlemesi yapabilir, adli dinleme yapamaz. Önleme dinlemesi yoluyla elde edilen bulgular delil olarak kullanılamaz. Dolayısıyla, MİT’in elde etiği bilgi ve belgeler de delil olarak kullanılamaz.

Haberleşme hürriyeti ve özgürce konuşabilme hakkı, insanların sahip olduğu önemli hürriyetlerden birisidir. Uluslararası sözleşmelerde, iç hukukta da anayasa ve kanunlarda bu böyledir. Hukuk devleti demek haberleşme hürriyetinin korunması ve ona yapılacak müdahalelerin istisna olup kural ve kaidelere bağlanması demektir. Böylelikle birey kendini güvencede hisseder. Bu müdahalelere karar verecek kişilerin tarafsızlığı, denetimi esastır. Bu nedenle iletişimin denetlenmesi kararlarını hakimler verir. Çünkü bağımsız ve tarafsızdırlar. Bu nedenledir ki biz, hak ve hürriyetleri kısıtlayan kararların gereğinin yerine getiren, hatta bu kararları denetleyen bağımsız ve tarafsız üst kurul ve kurumlar isteriz. Bunlar da hem idari hem mali anlamda özerk olsun isteriz.

Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kurulup Bilgi Teknolojileri ve İletişim Başkanlığı’na bağlanırken özerk olması amaçlandı. Bu birimin bağımsız ve tarafsız olması ve bir yere hizmet etmemesi hedeflendi. Çünkü bu birim, haberleşme hürriyetine müdahaleyi yapan bir yerdir. Burayı güçlendirelim oraya hakim ve savcıları koyalım derken, TİB’in kaldırılması, fakat yerine bağlı birim oluşturulması kabul edilemez.

Birçok insanın canı hukuka aykırı dinlemelerden yanmıştır. Ortam dinlemelerinden telefon dinlemelerinden yanmıştır. Bu sorunu, TİB'i kaldırıp, dinleme yetkisini istihbarat örgütü olan MİT'e vermekle çözemezsiniz.   

MİT haber toplama örgütüdür. MİT özellikle yurtdışında dedikodu mahiyetindeki bilgiler dahil herşeyi toplar. Onun için biz MİT raporlarını delil olarak değerlendirmeyiz. TİB yetkililerinin hataları varsa, hukuk kuralları uyarınca gereği yapılmalıdır. Ancak bu durumu bahane edip, haberleşme hürriyetinin korunması bakımından güçlendirilmesi gereken TİB’in kapatılıp, yerine MİT’i öngörülmesi doğru değildir. TİB’i daha bağımsızlaştırıp, daha tarafsızlaştırıp ve daha denetlenebilir kılacaksın. Kendinize bağlı güç olmaktan  çıkaracaksınız. MİT taraftır ve Başbakana bağlıdır.  MİT'in işi istihbarat toplamaktır. Dinleme yetkisi ile yargı kararlarının yerine getirilme yetkisi MİT’e verilemez.

MİT Kanunu'nun 26. maddesine göre MİT mensupları yargı denetiminden uzaktır. Yargı dokunulmazlığı var onların. Bu durum Ülkeyi demokratik hukuk devleti olmaktan çıkararak, polis devletine çevirir.   

Dinleme ve takip işlerinin ne kadar keyfi yapıldığını ve “suç örgütü” kavramı adı altında insanlara sürek avı uygulandığını yıllarca aylarca takip edildiklerini ve dinlendiklerini bilmekteyiz. Siz dinlemeleri TİB’den alıp MİT’in yetki alanına bırakırsanız, o zaman bireyi mağdur edersiniz.  MİT mensuplarının yargı denetiminden uzak olduğunu düşündüğümüzde ise, bu durum hiç kabul edilemez. Zannediyorum bu tespitler, "biz bunu MİT’e bağlamayalım, TİB dursun, ama TİB'i iyileştirelim. Daha bağımsız ve denetlenebilir bir kurum haline getirelim" denilmesi için yeterlidir. “Hukuk devleti” ilkesi bunu zorunlu kılar.

Her kurum ve kuruluşun kurulma amaç ve fonksiyonları vardır. Siz, onları bilinen ve olması gereken amaç ve fonksiyonlarının dışına çıkarmamalı, olağanüstü yetkilerle donatmamalı, insanları korkutmamalı, kendimi koruyup gücümü muhafaza edeceğim derken hukukun evrensel ilke ve esaslarını ihlal etmemelisiniz. Demokratik hukuk toplumlarında, olağan hukuk düzeninin dışına çıkan ve denetimden uzaklaşan kurum ve kuruluşlar, “bumerang” etkisi ile bizzat kendisini yetkili kılanlara yönelebilir. Ayrıca, kamu kudreti kullanımı el değiştirdiğinde kişiye, duruma ve zamana göre kişi hak ve hürriyetleri açısından tehlikeli hal ortaya çıkabilir. Demokratik hukuk toplumlarında, kamu kudreti kullanan hiçbir makam, mercii, kurum ve kuruluş keyfi hareket veya taraflı hareket edecek yer olarak nitelendirilemez.

Taraf olan ve denetlenemeyen bir kurum olan MİT'e TİB'in yetkilerini verdiğimiz zaman orada hukuk devleti biter, en azından özü zedelenir. Bunun MİT’in iyiliği ile kişi hak ve hürriyetlerini koruma gücü ile de bir ilgisi yoktur. Sayın Başbakanın TİB'e bir kızgınlığı var, hepimizin olabilir. Ama bunun yaptırımı TİB’i kapatmak olmamalıdır. Bu yetkiyi MİT'e devretmek hiç olmamalıdır. Çünkü MİT, ifa ettiği görev ve kullandığı yetkiler gereği kapalı bir yapıdır.

Hakim kararlarını MİT mi yerine getirecek? Bu olmaz. Herkes kendi yetkisini kullanmalıdır. Haberleşme hürriyetini koruyan veya bu hürriyete müdahale içeren tasarrufların keyfi olmaması, Anayasa, uluslararası sözleşmeler ile hukukun evrensel ilke ve esaslarının gözetilip,  bireyin kamu otoritesi karşısında korumasız bırakılmaması gerekir.