Prof. Dr. Ersan Şen
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Önerisi
23.03.2018 / Prof. Dr. Ersan Şen
İÇİNDEKİLER
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA ÖNERİSİ
BAŞLANGIÇ
BİRİNCİ KISIM GENEL ESASLAR
Madde 1- Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri
Madde 2- Egemenlik
Madde 3- Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı
Madde 4- Anayasanın değiştirilme usulü
İKİNCİ KISIM KİŞİ HAK VE HÜRRİYETLERİ
Madde 5- Kişi hak ve hürriyetlerinin niteliği, korunması ve sınırlanması
Madde 6- Eşitlik ilkesi ve ayırımcılık yasağı
Madde 7- Kişinin dokunulmazlığı, hürriyeti, güvenliği, maddi ve manevi varlığının korunması
Madde 8- Özel hayatın gizliliği ve korunması hakkı, haberleşme hürriyeti
Madde 9- Seyahat ve yerleşme hürriyeti
Madde 10- Din, vicdan, inanç, düşünce açıklama ve basın hürriyeti
Madde 11- Eğitim, öğrenim, bilim ve sanat hakkı
Madde 12- Toplanma, gösteri yürüyüşü yapma ve örgütlenme hakkı
Madde 13- Seçme ve seçilme hakkı
Madde 14- Hak arama hürriyeti ve tabii hakim güvencesi
Madde 15- Suç ve cezalar ile yargılamaya ilişkin ilke ve esaslar
Madde 16- Sağlığın korunması, su ve gıda hakkı
Madde 17- Konut ve çevre hakkı
Madde 18- Mülkiyet ve miras hakkı
Madde 19- Kamu hizmetine girme, çalışma, iş kurma ve sözleşme hürriyeti
Madde 20- Mali hak ve yükümlülükler
ÜÇÜNCÜ KISIM TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TEMEL ORGANLARI
Madde 21- Yasama Yetkisi
Madde 22- Yürütme yetkisi ve idare
Madde 23- Yargı Yetkisi
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA ÖNERİSİ
GİRİŞ: Bu öneri; sadeliği ve kısalığı ile ön plana çıkmakta, kişi hak ve hürriyetleri ile yönetim sisteminin çerçevesini, Başlangıç hükümleri ve toplam 23 maddede belirlemektedir.
Normlar hiyerarşisinin tepesinde olan Anayasa; yazılı hukuk düzeninin kaçınılmaz bir ihtiyaca ve isteğe dayanan temel kaynağı olup, toplumsal mutabakata dayanmalıdır. Cumhuriyet tarihinde toplumu oluşturan bireylerin tüm konularda mutabakata vardığı söylenemez. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin ve Cumhuriyet’in niteliklerinin Anayasada yer alması gereği izahtan varestedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini, Cumhuriyet’in niteliklerini, kişi hak ve hürriyetlerini özümsemiş, toplumla bağ kuran, kısa, net ve anlaşılabilir hükümler içeren, ayrıntıları halkın temsilcilerinden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bırakan Anayasaya ihtiyaç olduğu tartışmasızdır.
Anayasa; yürürlüğe girdiğinde tüm sorunları çözecek bir metin olmadığı gibi, bazı zamanlarda sorunların artmasına, hatta içinden çıkılamaz hale gelmesine de yol açabilir. Önemli olan; hukukun evrensel ilke ve esasları ışığında kabul edilen Anayasanın ve kanunların nasıl uygulandığıdır. Anayasa ve kanun metinlerinin iyiliği, uygulamaya yansımadıkça hukuk düzeninin ve adaletin sağlanması mümkün olamaz.
BAŞLANGIÇ
Vatandaşlara ve insanlara karşı sorumluluklarının bilincinde olan, Dünya milletlerinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi sıfatıyla hareket eden Türk Milleti’nin özgür iradesine dayanan bu Anayasa; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, hukukun üstünlüğüne, laiklik ilkesine, kişi hak ve hürriyetlerini korumaya ve geliştirmeye dayalı, Türkiye Cumhuriyeti’nde toplumsal mutabakatla yaşayan bireylerin esenliği için hazırlanan, hukukun evrensel ilke ve esaslarına bağlı, üniter yapının hakim olduğu, kuvvetler ayrılığını benimseyen bir devlet anlayışını kabul eden temel hukuk kurallarını kapsar.
Anayasa, kişi hak ve hürriyetlerini koruyan temel hukuk kurallarını düzenler. Anayasada yer alan hüküm ve müesseseler; Anayasa, kanunlar ve uluslararası sözleşmeler ile bunlara uygun alt hukuk kuralları ve uygulamalar vasıtasıyla her türlü haksız müdahaleye karşı korunur.
İnsan onuru ve haysiyeti dokunulmaz olup, insan hak ve hürriyetlerinin ve Anayasa ile kurulu düzenin temelini teşkil eder.
Kanunlar, Anayasaya aykırı olamaz. Dayanağını Anayasadan ve kanundan almayan hiçbir hukuk kuralı ve kamu kudreti kullanımı hukuka uygun kabul edilemez.
Herkes, Anayasaya bağlı kalmakla yükümlüdür. Hukuk kuralları ve tatbiki, Anayasaya uygun olmak zorundadır.
Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türk vatandaşlığının elde edilmesi veya kaybı ile siyasi nedenlerden dolayı iltica hakkının usul ve esasları kanunla düzenlenir.
Her vatandaş, eşit hak ve hürriyetlere sahiptir.
Devletin temel amaç ve görevi; Türk Milleti’nin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, iktisadi ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaktır.
Toplumsal değişimin dinamikleri ile oluşan ve hukukun üstünlüğünü yansıtan, insanı ve Ülkenin tüm unsurlarını esas alıp kucaklayan, hiçbir zümreye, sosyal sınıfa ve inanca imtiyaz tanımayan, kimlik ayırımı yapmayan, ırkçılığa taviz vermeyen bu Anayasa, toplumsal mutabakatın en önemli göstergesidir.
BİRİNCİ KISIM
GENEL ESASLAR
Madde 1- Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri
Türkiye Cumhuriyeti; kişi hak ve hürriyetlerine bağlı, Başlangıç’ta gösterilen temel ilke ve esaslara dayanan, üniter yapıyı ve kuvvetler ayrılığı anlayışını benimsemiş, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Hak ve yetkilerin kullanılması; Cumhuriyet’in niteliklerinin korunmasına ve geliştirilmesine aykırı olamaz, kişi hak ve hürriyetlerinin özünü ihlal edemez.
Türkiye Cumhuriyeti; Ülkesi, Milleti ve Devleti ile bölünmez bir bütündür. Türkiye Cumhuriyeti’nin; dili Türkçe, başkenti Ankara, milli marşı İstiklal Marşı ve bayrağı, şekli Kanunda belirtilen beyaz ay yıldızlı albayraktır.
Madde 2- Egemenlik
Egemenlik, kayıtsız ve şartsız Türk Milleti’nindir.
Egemenliğin, Cumhuriyet’in ve Ülkenin yegane sahibi olan Türk Milleti; Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Anayasa ile kurulu düzenin koruyucusudur.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın belirlediği usul ve esaslar ile kuvvetler ayrılığı ilkesi çerçevesinde savaş hali dahil olmak üzere yasama, yürütme ve yargı organları eliyle kullanır. Bu yetkilerin kullanılması, hiçbir şekilde Millete ait kamu kudretinin devri anlamına gelmez. Hiçbir kişi ve organ, kaynağını Anayasadan almayan yetkiyi kullanamaz.
Madde 3- Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı
Anayasada belirtilen yetkileri kullanacak kişi, organ ve makamlarla ilgili şart ve esaslar, yetkilerin kullanılması, kişi hak ve hürriyetlerinin düzenlenmesi ve korunması, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çıkaracağı kanunlarla sağlanır. Kanunlar, Anayasaya aykırı olamaz.
Anayasa hükümleri; yasama, yürütme ve yargı organlarını, idari makamları, tüm kurum ve kuruluşlar ile kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Madde 4- Anayasanın değiştirilme usulü
Anayasada yer alan Başlangıç ve Genel Esaslar ile bu madde değiştirilemez.
Anayasa, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte iki çoğunluğunun çıkaracağı kanunla değiştirilebilir.
Kişi hak ve hürriyetlerini kısıtlayan Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunlar, Meclis üye tamsayısının en az üçte iki çoğunluğunun kararı ile Cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulur ve halk oylamasında kullanılan geçerli oyların en az üçte ikisinin kararı ile yürürlüğe girer.
İKİNCİ KISIM
KİŞİ HAK VE HÜRRİYETLERİ
Madde 5- Kişi hak ve hürriyetlerinin niteliği, korunması ve sınırlanması
İnsan onuru ve haysiyeti dokunulmazdır. Devlet, insan onurunu ve haysiyetini koruyup gözetmekle yükümlüdür.
Herkes; kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez hak ve hürriyetlere sahiptir. Yasama, yürütme ve idare ile yargı erkleri, Anayasa ile güvence altına alınan hak ve hürriyetlerle bağlıdır. Kişi hak ve hürriyetlerinin korunması; Anayasa, İnsan Haklarının ve Temel Hürriyetlerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme, bu Sözleşmenin kanunlarla kabul edilen ek protokolleri ve Avrupa Sosyal Şartı’nın hüküm ve esasları çerçevesinde gerçekleştirilir.
Devlet, kişi hak ve hürriyetlerinin korunmasını, kişinin maddi ve manevi varlığının geliştirilmesini sağlamakla yükümlüdür.
Kişi hak ve hürriyetlerinin korunmasında yargı yolu kapatılamaz.
Herkes, kişi hak ve hürriyetlerinin Devlet organları ve makamları tarafından ihlal edildiği iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurma hakkına sahiptir. Bu başvuruya ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
Hak ve hürriyetler esas olup, bunlardan yararlanmanın durdurulması veya bunların sınırlanması istisnadır.
Hiç kimse; din, vicdan, inanç, düşünce açıklama ve basın hürriyetini, eğitim ve öğrenim hakkını, toplanma ve gösteri hakkını, örgütlenme hakkını, haberleşme hürriyetini, mülkiyet hakkını, yerleşme, seyahat ve çalışma hürriyetini, demokratik düzene ve başkalarının hak ve hürriyetlerinin özüne karşı kötüye kullanamaz.
Kişi hak ve hürriyetleri; demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olarak, yalnızca Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün, milli egemenliğin, Cumhuriyet’in, milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın korunması amacıyla veya Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen özel sebeplerle veya İnsan Haklarının ve Temel Hürriyetlerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme ve bu Sözleşmenin kanunlarla kabul edilmiş ek protokollerinde gösterilen nedenlerle, Anayasanın sözü ve ruhu ile Cumhuriyet’in niteliklerine uygun düşmek kaydıyla, özlerine dokunulmaksızın ancak kanunla sınırlanabilir. Uluslararası sözleşmelerle getirilen sınırlamalar, kişi hak ve hürriyetlerini güvence altına alan Anayasa hükümlerine aykırı olamaz.
Kişi hak ve hürriyetleri yabancılar için, uluslararası hukuka uygun olarak kanunla ayrıca sınırlanabilir.
Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, Milletlerarası Hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.
Madde 6- Eşitlik ilkesi ve ayırımcılık yasağı
Herkes; dil, ırk, köken, cinsiyet, cinsellik, yaş, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep, dine ve inanca ilişkin görüş farkı gözetilmeksizin hukuk önünde ve hak aramada eşittir. Herkes, hukuk güvenliği hakkına sahiptir ve bu haktan eşit yararlanır.
Kadın ve erkek, eşit hak ve hürriyetlere sahiptir. Devlet, kadınların ve erkeklerin her alanda eşitliğinin sağlanmasını özendirir ve bu eşitliğin gerçekleştirilmesi için gerekli kanunlar çıkarılır. Bu kanunlar, eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz.
Çocuklar, yaşlılar, bedensel veya zihinsel engelliler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri, malul ve gaziler için çıkarılacak kanunlar ve alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye ve sınıfa ayrıcalık tanınamaz. Kişiler, hak ve hürriyetlerin kullanılmasında, yükümlülük ve sorumlulukların yerine getirilmesinde, keyfi biçimde farklı uygulama ve muameleye tabi tutulamaz.
Madde 7- Kişinin dokunulmazlığı, hürriyeti, güvenliği, maddi ve manevi varlığının korunması
Herkes; yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme, aile kurma, tüm canlıların korunup gözetildiği sağlıklı ve düzenli bir çevrede insanca yaşam sürdürme, kişi hürriyeti ve güvenliği haklarına sahiptir.
Usulüne uygun olarak verilmiş mahkeme veya hakim kararı olmadıkça, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kısıtlanamaz. Hakim veya mahkeme kararı olmaksızın yakalama ve gözaltına alma, ancak suçüstü hali veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir. Bunun şartları ve yetkili makamlar kanunla gösterilir.
Hiç kimse; yasal dayanağı ve şartları gerçekleşmeksizin yakalanamaz, gözaltına alınamaz ve tutuklanamaz. Tutuklama kararı, usulüne uygun olarak yalnızca mahkeme veya hakim tarafından verilebilir. Kuvvetli suç şüphesinin varlığı tek başına tutuklama nedeni sayılamaz. Tutuklama tedbiri, ceza yerine uygulanamaz. Tutuklunun, makul sürede yargılanmayı, soruşturma ve kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakkı vardır. Serbest bırakılma, ilgilinin yargılama süresince hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir.
Yakalanan, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırksekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hakim önüne çıkarılır. Kimse, bu süreler geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamaz. Bu süreler, olağanüstü halde ve savaş halinde uzatılabilir.
Yasal dayanağı olmak kaydıyla görevin ifası, meşru savunma ve zorunluluk hallerinde, kişinin yaşam hakkı ve vücut bütünlüğüne yönelik müdahaleler birinci fıkra dışındadır.
Yakalamanın yerine getirilmesi, tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, görevi yaptırmamak için direnmeye son verilmesi, başkalarının hak ve hürriyetlerini ihlal eden eylemlerin sonlandırılması, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emrin yerine getirilmesi veya kanun hükmünün icrası sırasında, ancak kanunla yetkili kılınanlarca zor veya silah kullanılabilir.
Kimseye; işkence, baskı ve eziyet yapılamaz. Hiç kimse, insan şeref ve haysiyeti ile bağdaşmayan ceza ve muameleye tabi tutulamaz. Tıbbi tedavi zorunluluğu ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz. Hiç kimse, yasal dayanak ve rızası olmaksızın bilimsel ve tıbbi deney ve tedavi amaçlı denemelere tabi tutulamaz.
Vatan hizmeti, her Türk vatandaşının hakkı ve ödevidir. Bu hak ve ödevin konusu, içeriği ve sınırları kanunla düzenlenir.
Madde 8- Özel hayatın gizliliği ve korunması hakkı, haberleşme hürriyeti
Herkes; özel, aile ve mesleki hayat alanları, konut ve işyeri ile kişisel verilerinin gizliliği ve dokunulmazlığı hakkına ve haberleşme hürriyetine sahiptir.
Kanunla öngörülen haller veya kişinin rızası dışında; kimsenin kimlik bilgileri sorulamaz, üstü ve eşyası aranamaz.
Usulüne uygun olarak verilen hakim veya mahkeme kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kanunla yetkili kılınan makamın emri veya izni olmadıkça, kimsenin konutu ve işyeri aranamaz, görüntü ve konuşmaları takip edilemez, kaydedilemez, kişisel verilerine dokunulamaz.
Usulüne uygun olarak verilmiş hakim veya mahkeme kararı olmadıkça, hiç kimsenin haberleşme hürriyetine dokunulamaz.
Madde 9- Seyahat ve yerleşme hürriyeti
Herkes; seyahat etme, dilediği yerde yerleşme hürriyetine ve bulunduğu yerden ayrılmaya zorlanmama hakkına sahiptir. Usulüne uygun olarak verilmiş mahkeme veya hakim kararı olmadıkça hiç kimsenin seyahat hakkı kısıtlanamaz.
Madde 10- Din, vicdan, inanç, düşünce açıklama ve basın hürriyeti
Herkes; din, inanç, din ve inanca ilişkin görüş, vicdan, düşünce açıklama ve kanaat hürriyeti ile bunları yayma, haber verme ve alma, eleştiride bulunma hakkına sahiptir.
Hiç kimse; dininden, inancından, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
Madde 11- Eğitim, öğrenim, bilim ve sanat hakkı
Herkes; eğitim, öğrenim, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda serbestçe araştırma yapma hakkına sahiptir.
Eğitim ve öğrenim, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.
Madde 12- Toplanma, gösteri yürüyüşü yapma ve örgütlenme hakkı
Herkes, toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir.
Herkes; dernek, vakıf, sendika kurma ve bu yollarla örgütlenme hakkına sahiptir.
Madde 13- Seçme ve seçilme hakkı
Vatandaşlar; seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, seçerek veya seçilerek Ülke yönetimine katılma ve siyasi parti kurma haklarına sahiptir.
Madde 14- Hak arama hürriyeti ve tabii hakim güvencesi
Herkes; meşru vasıta ve yollardan faydalanarak, yargı mercileri önünde iddia ve savunma ile dürüst ve makul sürede yargılanma hakkına sahiptir.
Mahkemeler, yargı birliği ilkesine uygun olarak kanunla kurulur. Hiç kimse, kanunla öngörülen mahkemeden veya hakimden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi tabi olduğu mahkemeden veya hakimden başka bir merci önüne çıkarma sonucuna yol açan kanun çıkarılamaz veya yargı mercii kurulamaz[1].
Madde 15- Suç ve cezalar ile yargılamaya ilişkin ilke ve esaslar
Suç ve cezalar, kabahatler, idari yaptırımlar, güvenlik ve koruma tedbirleri, kişi hak ve hürriyetlerini, kamu düzenini ve barışını korumak amacıyla ancak kanunla düzenlenir. Hiç kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz.
Kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran yaptırımlara, ancak hakim ve mahkemece karar verilebilir. İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran yaptırım uygulayamaz. Bu hükme, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin iç düzeni bakımından kanunla istisna getirilebilir[2].
Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.
Hukuka aykırı emir yerine getirilemez. Hukuka aykırı emrin yerine getirilmesinden, bu emri veren ve yerine getiren birlikte sorumludur.
Ceza sorumluluğu, şahsi kusur sorumluluğuna dayanır.
Aynı fiilden dolayı yalnızca bir soruşturma ve kovuşturma yapılabilir ve bir ceza verilebilir.
Herkes, suçluluğu kesinleşmiş bir yargı kararı ile kanıtlanıncaya kadar masumdur. Şüphe, sanık lehine yorumlanır. İddia eden iddiasını, dava açan davasını ispatla yükümlüdür.
Yakalanan ve gözaltına alınan herkes; hakkındaki suçlamanın ne olduğunu, hukuki ve fiili dayanakları ile birlikte derhal öğrenme, en kısa sürede hakim veya mahkeme huzuruna çıkarılma ve tutuklanması durumunda da makul sürede yargılanma hakkına sahiptir. Tutuklamaya sevk edilen ve tutuklananın savunma hakkı, her ne sebeple olursa olsun kısıtlanamaz.
Hiç kimse, kendisini ve yakınlarını suçlayan beyanda bulunmaya ve delil göstermeye zorlanamaz.
Hukuka aykırı elde edilen deliller, delil olarak kabul edilemez, suçlananın veya dava edilenin aleyhine kullanılamaz.
Mahkeme kararı olmadıkça müsadere yapılamaz. Genel müsadere yasaktır.
Vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye veya mahkemeye verilemez.
Madde 16- Sağlığın korunması, su ve gıda hakkı
Herkes; sağlık hizmetlerine, temel ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli su ve gıda ile sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu hakların korunması için çıkarılacak kanunlar uyarınca ve kaynakların yeterliliği ölçüsünde gerekli tedbirleri alır.
Madde 17- Konut ve çevre hakkı
Herkesin, temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir konutta yaşama hakkı vardır. Devlet, bu hakkın korunması için çıkarılacak kanunlar uyarınca ve kaynakların yeterliliği ölçüsünde gerekli tedbirleri alır.
Herkesin, sağlıklı ve düzenli bir çevrede yaşama hakkı vardır. Devlet; çevrenin ve hayvanların korunması amacıyla, çevre kirliliğine ve iklim değişikliğine karşı, koruyucu ve sürdürülebilir kalkınmayı özendiren tedbirleri alır.
Madde 18- Mülkiyet ve miras hakkı
Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Hiç kimse, keyfi olarak mülkiyet ve miras haklarından yoksun bırakılamaz. Mülkiyet hakkının kullanılması, kamu yararına aykırı olamaz.
Madde 19- Kamu hizmetine girme, çalışma, iş kurma ve sözleşme hürriyeti
Her Türk vatandaşı, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.
Herkes, dilediği alanda ve yerde çalışma ve özel teşebbüs kurma hakkı ile sözleşme hürriyetine sahiptir.
Kölelik ve angarya yasaktır. Hiç kimse zorla çalıştırılamaz.
Devlet, kişilerin sosyal ve iktisadi hak ve menfaatlerini koruyucu tedbirler alır.
Çalışanların grev hakkı, işverenlerin lokavt hakkı vardır.
Sözleşmeler, yalnızca taraflar arasında hak ve borç doğurur. Hakların kullanılması ve borçların ifasında dürüstlük ve iyiniyet esastır. Hiç kimse, sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesi sebebiyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.
Madde 20- Mali hak ve yükümlülükler
Herkes; kişi hak ve hürriyetlerinin korunması ve geliştirilmesi ile kamu düzeninin, adaletin ve iktisadi refah ve dengenin sağlanması, kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi, suçun önlenmesi, adaletin sağlanması, çocukların gözetilmesi, sağlık ve ahlakın korunması, sporun ve sporcunun desteklenmesi amacıyla Devlete vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi ve diğer mali yükümlülükler ancak kanunla düzenlenir.
Devlet mali kaynaklarını, eşitlik ve sosyal devlet ilkelerine bağlı kalarak kullanır.
Devlet, işlem ve eylemlerinden kaynaklanan zarar ve ziyanı tazmin etmekle yükümlüdür.
ÜÇÜNCÜ KISIM
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TEMEL ORGANLARI
Madde 21- Yasama yetkisi
Yasama yetkisi, seçme ve seçilmeyi düzenleyen kanun hükümleri çerçevesinde Türk Milleti tarafından dört yılda bir seçilen milletvekillerinin oluşturduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir.
Milletvekili sayısı, seçilme yeterliliği ve şartları, kanunların hazırlanması ve kabulüne dair şekil ve esaslar ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çalışma usul ve şartları, Meclis üye tamsayısının en az üçte ikisinin çıkaracağı kanunla düzenlenir.
Milletvekili adayları ve milletvekilleri, siyasi parti mensubu olabilecekleri gibi, bağımsız olarak seçime katılma ve seçilme hakkına sahiptir[3].
Siyasi partilerle ilgili seçim barajı; genel seçimlerde Ülke genelinde, ara seçimlerde seçim yapılan çevrelerin tümünde geçerli oyların yüzde beşinden fazlası olarak kabul edilemez. Her siyasi parti, milletvekili adaylarını yapacağı önseçimle belirler. Seçim barajı ve aday önseçimi ile ilgili usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
Seçme ve seçilmeyi, seçilme yeterliliğini, siyasi partileri, milletvekili sayısını, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çalışma usul ve şartlarını düzenleyen kanunlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte iki çoğunluğunun kabulü ile değiştirilebilir.
Seçim ve halkoylamaları, görev, yetki, sorumlulukları ve özlük hakları ile çalışma usulleri, hukukçulardan oluşan üyelerinin nitelikleri ve seçilme usulleri ile teşkilatlanması kanunla belirlenen, mahkeme ve hakimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı esaslarına göre kurulan Yüksek Seçim Kurulu tarafından yürütülür.
Anayasa değişikliklerinin, Anayasanın “Başlangıç” ve “Genel Esaslar” başlıklı hükümlerine; kanunların, Anayasaya ve kanunla kabul edilmiş uluslararası sözleşmeler ile hukukun evrensel ilke ve esaslarına aykırı olup olmadıklarına dair hukukilik denetimi Anayasa Mahkemesi tarafından yerine getirilir. Anayasa değişikliklerinin hukukilik denetimi halkoyuna sunulmadan önce, kanunların hukukilik denetimi ise Resmi Gazete’de yayımından itibaren yapılabilir. Bu başvuruya ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
Meclis, gerekli gördüğü konu ve olaylarla ilgili daimi ve geçici komisyonlar kurabilir. Her komisyon; yetki alanına giren konu ve olaylarla ilgili çalışmalar yapıp, yargı yetkisine müdahale içermeyen rapor, görüş ve öneri hazırlayabilir ve karar alabilir. Komisyonların kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usulleri Kanunla düzenlenir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, aksi kabul edilmiş olmadıkça üye tamsayısının yarısından bir fazla sayıda milletvekili ile toplanır ve toplananların salt çoğunluğu ile karar alır.
Olağanüstü hal, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hali, ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Meclis üye tamsayısının en az beşte üçünün çıkaracağı kanunla ilan edilebilir[4]. Bu hallerde geçerli olacak kurallar ile bu hallerin, Ülkenin tümünde veya bir kısmında sona erdirilmesi veya devamına ilişkin süre ile usul ve şartları kanunla düzenlenir. Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanacak Bakanlar Kurulunun, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde olağanüstü hal, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hali ilanı yetkisine ilişkin şekil ve şartlar kanunla düzenlenir. Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu; olağanüstü hal, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hallerinde geçerli olmak üzere, bu hallerin ilanına yol açan sebeplerle sınırlı kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir. Anayasa Mahkemesi bu kararnameleri, yalnızca konu ve kapsam yönleriden denetleyebilir.
Milletvekilleri; Meclis çalışmaları ile sınırlı olmak kaydıyla oy kullanma ve düşünce açıklamalarından dolayı mutlak dokunulmazlığa sahiptir. Milletvekillerinin, Milleti temsil görev ve yetkisi ile yasama ve diğer Meclis çalışmalarına katılmaları, oy kullanmaları, düşünce ve eleştirilerini Mecliste ve Meclis üye tamsayısının en az üçte iki çoğunluğu ile aksi yönde bir karar alınmadıkça diğer yerlerde açıklamaları engellenemez ve kısıtlanamaz. Bu kısıtlama en fazla on yılla sınırlı olup, daha önce Meclis Başkanı tarafından kaldırılabilir.
Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği iddia olunan milletvekili, iddiaya konu suçun işlendiği tarihteki kanuna göre ağır ceza mahkemesinde yargılanmayı gerektiren suçüstü hali hariç olmak üzere, Meclisin kararı olmadıkça milletvekilliği süresince tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Bu istisna dışında Milletvekili hakkında seçimden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmü, ancak üyelik sıfatının sona ermesi veya Meclis tarafından dokunulmazlığın kaldırılması ile infaz edilebilir. Dokunulmazlığın devam ettiği sürede dava ve ceza zamanaşımı işlemez[5].
Kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçeler ile yapılır. Bütçenin nasıl yapılacağına ilişkin usul, şekil ve şartlar ile mali yıl başlangıcı ile merkezi yönetim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü ile yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve hizmetler için özel süre ve usuller, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte ikisinin çıkaracağı kanunla düzenlenir. Bu kanunlara ve her yıl çıkarılacak bütçe kanununa, bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm koyulamaz.
Madde 22- Yürütme yetkisi ve idare
Yürütme yetkisi, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlardan oluşan Bakanlar Kurulu tarafından yerine getirilir. Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunun görev, yetki ve sorumlulukları Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte ikisinin çıkaracağı kanunla düzenlenir.
Cumhurbaşkanı; kırk yaşını doldurmuş ve yükseköğrenimini tamamlamış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından seçilir. Cumhurbaşkanlığına; siyasi parti grupları, en son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde beşini almış olan siyasi partiler ile en az yüzbin seçmen aday gösterebilir. Cumhurbaşkanı adayı gösterme usul ve esasları kanunla düzenlenir.
Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir. İlk oylamada çoğunluk sağlanamazsa, ilk oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy alan iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir.
İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birisinin ölümü veya seçilme yeterliğini kaybetmesi halinde ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylama sırasına göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya bir adayın kalması halinde seçim referandum usulü ile yapılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir[6]. Oylamada; adayın geçerli oyların çoğunluğunu alamaması halinde, Cumhurbaşkanı seçimi yenilenir.
Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse, en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder. Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
Cumhurbaşkanı tarafsızdır. Cumhurbaşkanı, Devletin başı olma sıfatı ile Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti’nin birlik ve beraberliğini temsil eder.
Seçilmesinden önce veya sonra bir suç işlediği iddiası ile Cumhurbaşkanı, iddiaya konu suçun işlendiği tarihteki kanuna göre ağır ceza mahkemesinde yargılanmayı gerektiren suçüstü hali hariç olmak üzere, görevi süresince tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Cumhurbaşkanı hakkında bu istisna dışında seçimden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, ancak Cumhurbaşkanı sıfatının sona ermesi ile infaz edilebilir. Dokunulmazlığın devam ettiği sürede dava ve ceza zamanaşımı işlemez.
Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı tarafından Başbakan olarak görevlendirilen bir milletvekili tarafından milletvekilleri arasından belirlenir. Gerek görülmesi halinde, milletvekili olmayanlar da Bakanlar Kurulu üyeliğine atanabilir. Milletvekili olmayan bakan, görevi süresince milletvekilinin sahibi olduğu dokunulmazlığı taşır ve sorumluluğu milletvekili dokunulmazlığı usulüne göre belirlenir[7].
Başbakan ve Başbakanın belirleyeceği bakanlardan oluşan Bakanlar Kurulu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin güvenoyuna sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunu elde eden Bakanlar Kurulu görevine başlar. Bakanlıkların kuruluşu, görev yetki ve sorumlulukları kanunla düzenlenir.
Bakanlar Kurulunun oluşturulamaması veya güvenoyu alamaması ile Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin Cumhurbaşkanı tarafından yenilenmesine ilişkin usul ve esaslar Kanunla düzenlenir.
Bakanlar Kurulu ve idari makamlar; Anayasa ve kanunlar çerçevesinde kamu güvenliğinin sağlanması, korunması ve kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinden sorumludurlar.
Kamu düzeni, Ülkenin iç ve dış güvenliği ile kamu barışı, kanunların verdiği yetkilerle Türk Silahlı Kuvvetleri ve idari kolluk tarafından korunur ve sağlanır. Türk Silahlı Kuvvetleri ile idari kolluğun teşkilatlanması, çalışma usul ve esasları ile özlük işleri, hak, yetki ve sorumlulukları kanunla düzenlenir.
Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde, idarenin yetkilerinin merkezden ve mahalli idareler eliyle kullanılmasına dair usul ve esaslar ile idarecilerin seçimi veya atanması usulleri kanunla düzenlenir. Mahalli idarelerle ilgili yapılacak seçimlerde seçim barajı uygulanmaz.
Kamu görevlilerinin seçimi, atanması, tayini ve terfilerinde liyakat esas alınır.
Kamu görevlileri; Anayasaya, kanunlara ve diğer hukuk kurallarına bağlı kalarak yetkilerini kullanırlar.
İdari makamlar, idari işlem ve eylemlerinde takdir yetkisini keyfi kullanamaz.
Kişinin kazanılmış hakları korunur.
Herkes, hak ve talepleri ile şikayetleri hakkında yetkili makamlara başvurma, dilekçe verme ve başvurularına cevap alma hakkına sahiptir.
Yürütme organı ve idari makamların her türlü tasarrufuna karşı yargı yolu açıktır. Bu tasarruflar hakkında hukukilik denetimi kısıtlanamaz.
Yürütme organı ve idare; her türlü tasarrufunda hangi kanun yolları ve mercilere başvurulacağını, başvuru sürelerini de göstererek ilgilisine bildirir.
Yürütme organının ve idarenin tüm gelirleri ve giderleri ile malları; Sayıştay tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlenir, hesapları ve işlemleri kesin hükme bağlanır.
Madde 23- Yargı yetkisi
Yargı yetkisi; Türk Milleti adına yargı birliği ilkesine uygun şekilde kanuni, bağımsız ve tarafsız mahkemeler ile hakimlere aittir.
Mahkemeler ve hakimler; hukukun evrensel ilke ve esasları ışığında Anayasa, kanunlar, kanunlarla kabul edilen uluslararası sözleşmeler çerçevesinde gerekçeli vereceği kararlarla yargı yetkisini kullanır.
Mahkeme ve hakim kararları herkesi bağlar. Hiç kimse; hakim ve mahkeme kararlarını değiştiremeyeceği gibi, bu kararların yerine getirilmesini geciktiremez ve engelleyemez. Mahkeme ve hakim kararlarının yerine getirilmesi kanunla güvence altına alınır.
Anayasa Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulu, Yargıtay ve Sayıştay ile ilk ve ikinci derece mahkemelerinin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi, yargılama usulleri ile hakimlerin teminatları, nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, yer ve yetki güvenceleri, hakları ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, meslekten çıkarılmaları, sorumlulukları ve diğer özlük işleri; mahkemelerin ve hakimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı esaslarına göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte ikisinin çıkaracağı kanunlarla düzenlenir.
Hakim azlolunamaz ve istemediği takdirde yetmiş yaşını dolduruncaya kadar emekliye sevk edilemez.
Hakimlik mesleğine giriş, hakimlerin seçimi, atama ve yetkilendirilmeleri, özlük işleri ve denetimi; üyeleri hakimler tarafından seçilecek Hakimler Yüksek Kurulu tarafından liyakat usulü gözetilerek yerine getirilir. Mahkemelerin ve hakimlerin bağımsızlığı esaslarına göre hareket eden, sekiz asil ve sekiz yedek üyesi hakimlerce, beş üyesi Cumhurbaşkanı tarafından seçilen on üç asil ve sekiz yedek üye hakimden oluşan bu Kurulun; kuruluş, işleyiş, görev, yetki, çalışma usul ve esasları ile Kurula üye seçimi ve seçilenlerin görev süreleri, görev sürelerinin bitiminden veya herhangi bir nedenle üyenin görevden ayrılmasından sonraki teminatları ile Kurul kararlarının hukukilik denetimi; mahkemelerin ve hakimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı esaslarına göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte ikisinin çıkaracağı kanunla düzenlenir. Kurula asil olarak seçilen üye tekrar seçilemez.
Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adli kolluk görevlileri aracılığıyla soruşturma ve araştırma yapmaya yetkili iddia makamıdır. Cumhuriyet savcıları, kişi hak ve hürriyetlerini ilgilendiren her türlü emir, talimat, işlem, talep ve kararında gerekçe göstermek zorundadır.
Cumhuriyet savcılarının soruşturma ve araştırma sırasında vereceği emir ve talimatlarının yerine getirilmesi amacıyla, Cumhuriyet başsavcılıklarına bağlı adli kolluk teşkilatı kanunla kurulur.
Cumhuriyet başsavcılıklarının kuruluş ve teşkilatlanmaları, Cumhuriyet başsavcılarının görevleri ile gözetim ve denetim yetkileri, Cumhuriyet savcılarının teminatları, özlük işleri, görev, yetki, hak ve sorumlulukları; yargı bağımsızlığı esas alınarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte ikisinin çıkaracağı kanunla düzenlenir.
Cumhuriyet savcısı azlolunamaz ve istemediği takdirde altmışbeş yaşını dolduruncaya kadar emekliye sevk edilemez.
Cumhuriyet savcılarının tüm özlük işleri ve denetimi, kuruluşu, üyelerinin nitelikleri, üye seçimi, seçilen üyelerin görev süreleri ile kuruluş, işleyiş, özlük hakları, görev, yetki, çalışma usul ve esasları, kararları hakkında hukukilik denetimi yolu; üyeleri Cumhuriyet savcılarından oluşan ve kanunla düzenlenen Savcılar Yüksek Kurulu tarafından liyakat usulü gözetilerek yürütülür.
Herkes, iddia ve savunmalarının her aşamasında ve herhangi bir kısıtlamaya tabi olmaksızın avukat yardımından faydalanma hakkına sahiptir. Avukatlık mesleği, görev, hak, yetki ve sorumlulukları ile baroların kuruluş ve teşkilatlanmaları; yargı bağımsızlığı esas alınarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte ikisinin çıkaracağı kanunla düzenlenir.
Hiçbir organ, makam, mercii veya kişi; yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere, hakimlere, Cumhuriyet savcılarına ve avukatlara emir ve talimat veremez, emir ve talimat içeren herhangi bir tasarruf icra edemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.
[1] Hükümde geçen “yargı mercii kurulamaz” ibaresi yerine, “olağanüstü yargı mercii kurulamaz” veya “yargı yetkisine sahip merciler kurulamaz” ibarelerinden birisi de tercih edilebilir.
[2] 15. maddenin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesi kaldırılabilir. İdare tarafından kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran yaptırımın uygulanamayacağı, bu yetkinin sadece yargı makamına ait olabileceği düşüncesinden hareketle, "Bu hükme, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin iç düzeni bakımından kanunla istisna getirilebilir." cümlesi madde metninden çıkarılabilir.
[3] 21. maddenin üçüncü fıkrası, "Milletvekili adayı, bir siyasi partinin mensubu olmak şartı ile seçime katılma ve milletvekili seçilme hakkına sahiptir." şeklinde düzenlenebilir. Çünkü temsili demokrasilerde esas olan siyasi partilerdir.
[4] Farklı öneri: “Olağanüstü hal, sıkıyönetim ve seferberlik ve savaş hali, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Meclis üye tamsayısının en az dörtte üçünün kabulü ile ilan edilebilir”.
[5] Kürsü ve geçici dokunulmazlığa ilişkin farklı öneri: “Milletvekilleri; Meclis çalışmaları ile sınırlı olmak kaydıyla oy kullanma ve düşünce açıklamalarından dolayı dokunulmazlığa sahiptir. Milletvekillerinin, Milleti temsil görev ve yetkisi ile yasama ve diğer Meclis çalışmalarına katılmaları, oy kullanmaları, düşünce ve eleştirilerini Mecliste ve Meclis üye tamsayısının en az üçte iki çoğunluğu ile aksi yönde bir karar alınmadıkça diğer yerlerde açıklamaları engellenemez ve kısıtlanamaz. Ancak bu dokunulmazlık; iftira, tehdit, suça tahrik, şantaj, suçu veya suçluyu övme, cebir ve şiddet, terör veya suç örgütlerinin veya eylemlerinin propagandasını içeren açıklamaları kapsamaz.
Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği iddia olunan milletvekili, iddiaya konu suçun işlendiği tarihteki kanuna göre ağır ceza mahkemesinde yargılanmayı gerektiren suçüstü hali ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar başlıklı 302 ila 308. maddeleri ile Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar başlıklı 309 ila 316. maddelerinde yer alan suçlar ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan suçlar hariç olmak üzere; Meclisin kararı olmadıkça milletvekilliği süresince tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Bu istisna dışında Milletvekili hakkında seçimden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmü, ancak üyelik sıfatının sona ermesi veya Meclis tarafından dokunulmazlığın kaldırılması ile infaz edilebilir.
Milletvekili, ağır ceza mahkemesinde yargılanmayı gerektiren suçüstü hali hariç olmak üzere tutuklu yargılanamaz ve Meclis çalışmalarına katılmaktan alıkoyulamaz.
Dokunulmazlığın devam ettiği sürede dava ve ceza zamanaşımı işlemez”.
[6] Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilme çoğunluğu ile ilgili farklı öneri; “Genel oyla yapılacak seçimde, en çok oyu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir. Cumhurbaşkanı seçimi, Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde ve makamın herhangi bir sebeple boşalması halinde takip eden altmış gün içinde tamamlanır”. Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmesi halinde öneri; “Cumhurbaşkanı, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olan adaylar arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından üye tamsayısının en az beşte üç çoğunluğu ile seçilir. Bu çoğunluk usulü, en fazla üç defa tekrarlanır. Bu usulle seçilememesi halinde, Meclis üye tam sayısının salt çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı seçilir. Cumhurbaşkanı seçilememesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin yeniden belirlenmesi amacıyla seçime gidilir. Yeni Meclis, aynı usulle Cumhurbaşkanını seçer.” biçiminde düzenlenebilir.
[7] 22. maddenin sekizinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri kaldırılabilir. Milletvekili olmayanın "bakan" olmaması gerektiğini savunan bu düşünceye göre, milletvekili olarak seçilenlerin sayı ve nitelikleri "bakanlık" yapmaya yeterlidir.