Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84

Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84

Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84

Vakıf Üniversitelerinde Çalışan Öğretim Elemanlarının İş Sözleşmelerinin Haksız Fesih Davalarında Görevli Mahkeme

09.02.2024 / Stj. Av. Umay Ece Tecimel

§1.1. Bu yazıda vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarının iş sözleşmelerinin haksız feshi davasında hangi mahkemenin görevli olduğu hususu incelenmiştir.

§1.2. Vakıf üniversiteleri ile öğretim elemanı arasındaki ilişki, sözleşme ilişkisi niteliği taşımaktadır. Ancak bu sözleşmenin niteliği yargı kararlarında pek çok tartışmaya konu olmuştur. Sözleşmenin niteliği hem tarafların haklarının tespitinde hem de bu ilişkinin temelindeki uyuşmazlıkların hangi yargı yolunda çözüleceğinin belirlenmesinde de önemli bir husustur.

§2.1. Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından 2012 yılında verilen kararda, vakıf yükseköğretim kurumu ile öğretim elemanı arasındaki hukuki ilişkinin niteliği ve buna bağlı olarak görevli mahkeme konusunda idari yargının görevli olduğu belirtilmiştir [1]. Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelen uyuşmazlıkta; davacı vekilleri, İstanbul … Üniversitesi’nin müvekkillerinin hizmet akdinin feshine ilişkin idari işlemin iptali istemiyle, idari yargı yerinde dava açmıştır. Davalı Rektörlük vekilince, davacının iş akdinin feshedilmesinin idari bir işlem olmadığı, dolayısıyla uyuşmazlığın çözümünün idare mahkemelerinin görev alanı dışında kaldığı öne sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

§2.2. Söz konusu uyuşmazlığın çözümünde Danıştay Başsavcısı’nın, vakıf üniversitesi ile davacı arasında akdedilen sözleşmenin niteliğinin tespiti ve sözleşmenin konusu olan hizmetin, kamu hizmeti olup olmadığının belirlenmesinin gerektiği; kamu hizmetinin, öğretide ve uygulamada devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ortak gereksinimleri karşılamak ve kamu yararını sağlamak için topluma sunulan sürekli ve düzenli hizmetler olarak tanımlandığı, toplumsal yaşamın zorunlu gereksinimlerinden olan, düzenlilik ve süreklilik isteyen yükseköğretim hizmetinin de niteliği gereği kamu hizmeti olduğu; ister vakıf üniversitesinde, ister Devlet üniversitesinde olsun öğretim elemanlarına gördürülecek eğitim-öğretim hizmetinin kamu hizmeti olduğunda kuşku bulunmadığından: vakıf yükseköğretim kurumlarınca bu hizmetin yürütülmesi için, istihdam edilen akademik personel ile vakıf yükseköğretim kurumu arasında akdedilecek sözleşmenin, "idari sözleşme" niteliğini taşıdığı: idari sözleşmeden doğan uyuşmazlığın çözümünde, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmeden dolayı, taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara bakmakla görevli idari yargı yerine ait olduğu” görüşü önem arz etmektedir.

§2.3. Uyuşmazlık Mahkemesi aşağıdaki gerekçelerle idari yargının görevli olduğuna karar vermiştir:

“[…] İdari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye'nin idari yapısında, kamu tüzel kişiliği idari yargının görev alanının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden birisidir. Kamu tüzel kişilerinin kuruluş amacı kamu yararı, faaliyet konuları ise kamu hizmetidir. Bu bağlamda, Kamu Tüzel Kişileri, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstten ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahiptirler ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yaratabilirler. Bu nedenle de personeli kamu hukukuna tabidir.

Kanunla kurulma ve kamu tüzel kişiliğine sahip olmanın yanı sıra, Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi Vakıf Üniversitelerinin de Anayasal güvence altına alınmış olan "Bilimsel Özerkliğe sahip olmaları” bir diğer ayrıcalığıdır. Üniversitelerde bilimsel özerklik ilkesi benimsenirken güdülen amaç, yükseköğretimin çeşitli siyasal çevre ve baskı grupları ile düşünce kümelerinin etkisinin dışında tutarak, bilimsel amaç, hedefler ve gereksinimlerine bağlı olmalarını sağlamaktır. Bu nedenle de, bilimsel faaliyetin asli unsurları olan yükseköğretim elemanlarının, görevleri, ünvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri gibi özlük haklarının kanunla düzenleneceği konusu, anayasal teminat altına alınmıştır.

Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacının; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, idare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır. Bu açıdan davacının, iş akdinin feshine ilişkin işleminin de 2577 sayılı Kanunun 2'inci maddesinin l’inci fıkrasını (a) bendinde tanımı yapılan iptal davasına konu edilebilecek nitelikte bir idari işlem niteliği taşıdığı; bu işlemin hukuka uygunluğunun denetiminin de, Anayasayla bu denetim için oluşturulan İdari Yargı'nın görev alanında bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna 5.11.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verilmiştir” [2]

§3.1. Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından 2012 yılında bu uyuşmazlıklardan doğan davalarda idari yargı yolunun görevli olduğu yönünde karar verilmesine rağmen, vakıf yükseköğretim kurumu ile öğretim elemanı arasındaki hukuki ilişkinin niteliği ve buna bağlı olarak görevli mahkeme konusunda yargı kararlarındaki içtihat farklılıkları devam etmiştir.

§3.2. Örneğin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından 2021 tarihinde verilen bir kararda, davacı öğretim görevlisi ile davalı Üniversitesi arasındaki ilişkinin özel hukuka tabi olduğu, bu sebeple adli yargının görevli olduğu belirtilmiştir:

“[…] Kanunlarımızda öğretim elemanları ile yapılan sözleşmenin idari hizmet sözleşmesi olduğuna yönelik bir düzenleme bulunmaması, malî ve idari konular taraflarca sözleşme özgürlüğü çerçevesinde değerlendirildiğinden yapılan sözleşmenin idari sözleşme olarak nitelendirilmesinin mümkün olmaması, vakıf üniversiteleri ile öğretim elemanları arasındaki sözleşmenin, sözleşme özgürlüğüne dayalı, kuralları tarafların serbest iradeleriyle belirlenen bir özel hukuk sözleşmesi olması nedenleriyle davalı Üniversite ile davacı öğretim görevlisi arasındaki işçi-işveren ilişkisinden kaynaklı özel hukuka tabî bu ilişkiden doğan uyuşmazlıkların çözümünde adli yargı görevli olduğu ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği uyuşmazlığın iş mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır […]” [3]

§3.3. Tespit edebildiğimiz kadarıyla Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından bu konu hakkında verilen en yeni tarihli kararda, vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarının iş sözleşmesinin haksız feshedilmesi halinde, bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda yargı yolunun idari yargı olduğu belirtilmiştir:

“[…] Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır.” kuralı yer almıştır.

Davalı Üniversite de anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde 2809 sayılı“ Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu”nun Ek 53. maddesi ile vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlere tabi olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmuştur.

İdari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye’nin idari yapısında, kamu tüzel kişiliği idari yargının görev alanının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden birisidir. Kamu tüzel kişilerinin kuruluş amacı kamu yararı, faaliyet konuları ise kamu hizmetidir. Bu bağlamda, Kamu Tüzel Kişileri, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahiptirler ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yaratabilirler. Bu nedenle de personeli kamu hukukuna tabidir.

Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacının; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır.

Bu bağlamda, esasen; davacının sözleşmesinin feshine ilişkin idari işlemden kaynaklanan tazmin isteminin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. Maddesinin b fıkrasında belirtilen; “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan; …… 1. İdare Mahkemesinin 31.3.2014 gün ve E:2013/490, K:2014/482 sayılı kararının kaldırılması gerekmiştir. Sonuç olarak; Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Trabzon 1. İdare Mahkemesinin 31.3.2014 gün ve E:2013/490, K:2014/482 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA26.10.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verilmiştir.”  [5]

 

Sonuç olarak; Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından tespit edebildiğimiz kadarıyla en yeni tarihli kararda, vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarının iş sözleşmelerinin haksız fesih davasında yargı yolunun idari yargı olduğu belirtilmiştir.

 

[1] Uyuşmazlık Mahkemesi, E. 2012/189 K. 2012/234 T. 05.11.2012.

[2] Uyuşmazlık Mahkemesi, E. 2012/189 K. 2012/234 T. 05.11.2012.

[3] YHGK, E. 2019/663 K. 2021/1668 T. 14.12.2021.

[4] Uyuşmazlık Mahkemesi, E. 2020/479 K. 2020/626 T. 26.10.2020.