Prof. Dr. Ersan Şen

Alperen Gözükan

Zorunlu Müdafi veya Vekil İçin Vekalet Ücretine Hükmedilmemesi Sorunu

16.09.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Alperen Gözükan, Stj. Av. Hasan Yılmaz

Bu yazımızda; avukatlık mesleğinde ücretin nasıl belirlendiği ve mahkemeler tarafından hükmedilen vekalet ücretinin dayanağı açıklandıktan sonra, Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca görevlendirilen zorunlu müdafi veya vekil için vekalet ücretine hükmedilip hükmedilemeyeceği değerlendirilecektir.

  1. Avukatlık Ücreti

Avukatlık ücreti; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu m.164/1’de tanımlandığı üzere, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade etmektedir. Kural olarak avukatların yapacakları iş ve işlemler için ödenecek ücretin belirlenmesinde serbestlik kuralı geçerlidir. Bunun yanında; m.164/2’e göre, yüzde yirmi beşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir.

Avukatlık Kanunu m.164/4’e göre avukatlık ücreti, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin altında kararlaştırılamaz. Aynı Kanun m.164/5’e göre dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti de avukata aittir. Burada ödenecek olan vekalet ücreti, avukatın hukuki yardım için müvekkili ile anlaştığı ücretten farklı bir ücret olup, bu ücret avukatlık ücretinden mahsup edilemez.

Avukatlık ücret tarifesinin hangi usulle hazırlanacağı ise Avukatlık Kanunu m.168’de düzenlenmiştir. Kanuna göre; yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz.

21.09.2023 tarihinde Resmi Gazete’de “Tebliğ” olarak yayımlanan son Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 1. maddesine göre; “Mahkemelerde, tüm hukuki yardımlarda, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sonlandıran her türlü merci kararlarında ve ayrıca kanun gereği mahkemelerce karşı tarafa yükletilmesi gereken avukatlık ücretinin tayin ve takdirinde bu tarifenin uygulanacağı düzenlenmiştir”.

Tarifenin 14. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise vekil ile temsil edilen katılan lehine bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir. Bu hüküm, katılanın 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen vekili bulunması durumunda kovuşturma için ödenen ücret mahsup edilerek uygulanır”.

14. maddenin 4. fıkrasına göre ise; “Beraat eden ve vekil veya müdafi ile temsil edilen sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir. Bu hüküm, sanığın 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen müdafii bulunması durumunda kovuşturma için Hazineden alınan ücretin mahsubu suretiyle uygulanır”.

Görüldüğü üzere; ceza yargılamalarında avukatlara ödenecek ücrete ilişkin olarak, sanığın beraat etmesi durumunda Hazine tarafından müdafie, sanığın ceza alması veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi durumunda ise, sanık tarafından katılan vekiline vekalet ücreti ödenmesine karar verilecektir.

Sanık müdafii veya katılan vekilinin baro tarafından görevlendirildiği, yani zorunlu müdafilik veya zorunlu vekilliğin sözkonusu olduğu durumlarda, hükmedilecek vekalet ücretinin belirlenmesinde, zorunlu müdafilik veya vekillik kapsamında ödenecek ücret mahsup edilecektir.

İstanbul Barosu’nun resmi sitesinde paylaşılan 21.09.2023 tarihli haberinde; ceza yargılamalarında hükmolunan vekalet ücretlerinin CMK kapsamında görev yapan müdafii ve vekiller için de uygulanacağı belirtilmiştir[1].

  1. Zorunlu Müdafie veya Vekile Ödenecek Ücret

Zorunlu müdafi veya zorunlu vekillik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer almaktadır. CMK m.150/2 ve 3’e göre; “Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir. Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır”. Yine CMK m.234/2 ve m.239/2’ye göre; “Mağdur, on sekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malul olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir”.

Yukarıda yer alan düzenlemelere göre; yargılamanın konusu, sanığın durumu, yargılamaya konu suçun cezasının alt sınırı dikkate alınarak, zorunlu müdafiliğin veya vekilliğin sözkonusu olup olmadığı belirlenecektir. Zorunlu müdafiliğin veya vekilliğin bulunduğu durumlarda, kişinin avukatı olmaksızın yargılama yapılamaz. Aksi halde verilecek karar usule ve hukuka aykırı olacak, kişinin adil/dürüst yargılanma hakkı ihlal edilecektir. CMK’da bu hükümler dışında da, kişinin istemi üzerine vekil veya müdafi görevlendirilmesi zorunlu bulunan haller bulunduğu gibi, kişinin tutukluluğa sevk edildiği durumlarda da zorunlu müdafilik gündeme gelmektedir.

CMK m.150/4 uyarınca, zorunlu müdafiliğe ilişkin detaylı hükümler yönetmelikle belirlenecektir. 02.03.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik m.8’e göre; “Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince baro tarafından görevlendirilen müdafi veya vekile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinden ayrık olarak hazırlanacak ‘Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Görevlendirilen Müdafi ve Vekillere Yapılacak Ödemelere İlişkin Tarife’ gereğince ödenecek meblağ Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla ayrılan ödenekten karşılanır”.

Yine 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m.13’e göre; “Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafi ve vekile, avukatlık ücret tarifesinden ayrık olarak, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü de alınarak Adalet ve Maliye bakanlıkları tarafından birlikte tespit edilecek ücret, Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla yer alan ödenekten ödenir. Bu ücret, yargılama giderlerinden sayılır”.

Yukarıda yer alan düzenlemeler uyarınca; baro tarafından görevlendirilen müdafi veya vekilin ücreti, Avukatlık Kanunu’nda belirtilen avukatlık ücret tarifesinden değil, Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan başka bir tarife uyarınca ödenecektir[2]. Zorunlu müdafilik veya vekillik için ayrı bir tarifenin hazırlanması, zorunlu müdafi veya vekilin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki ücrete hak kazanmadığı anlamına gelmemektedir. Bunun yanında yukarıda yer alan düzenlemelerde, baro tarafından görevlendirilen avukata yapılacak ödemenin avukatlık ücret tarifesinden ayrı olduğu “ayrık olarak” denilmek suretiyle ortaya koyulduğundan, aynı zamanda avukatlık ücret tarifesinde belirlenen ücretin de zorunlu müdafiye veya zorunlu vekile ödeneceği anlaşılmaktadır.

  1. Uygulamada Yaşanan Tereddüt

Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesi uyarınca Adalet Bakanlığı’nın görüşü alındıktan sonra, 21.09.2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14. maddesinde açıkça belirtilmesine rağmen, yerel mahkemeler tarafından CMK uyarınca görevlendirilen avukatlara dava sonucunda vekalet ücretine hükmedilmediği görülmektedir.

İstanbul Barosu[3] ve diğer barolar tarafından, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yapılan yeni düzenleme sonrasında ceza davası sonunda mahkemelerce hükmedilmesi gereken vekalet ücreti hakkında Adalet Bakanlığı’na başvurulmuş; Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 23.10.2023 tarihli yazısında[4]; baro tarafından görevlendirilen müdafi veya vekil için de vekalet ücretine hükmedileceğini, mahkemelerin bu konuda bilgilendirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur.

Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 06.05.2024 tarihli, 2024/1610 E. ve 2024/56090 K. sayılı kararına göre; “(…) Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinin verdiği yetkiye göre Avukatlık Ücret Tarifesi serbest avukatlık sırasında yargı yerlerindeki işlemlerle diğer işlemlerden alınacak asgari ücreti belirleyen tavsiye niteliğindeki idari bir işlemdir. Ceza ve güvenlik tedbirleri ile ceza usul kuralları anayasa ile teminat altına alınmış hak ve özgürlüklere müdahale teşkil ettiğinden ancak kanunlarla düzenlenebilirler. İdare bu hak ve özgürlüklere müdahale teşkil edecek hususlarda kanuna dayanmayan hiçbir düzenlemede bulunamaz.

Baro tarafından görevlendirilmek suretiyle müdafilik ve vekillik ceza usul mevzuatımızda yer alan bir müessese olup Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinin düzenleme ya da müdahale yetkisi verdiği serbest avukatlığa ilişkin bir müessese değildir. 5271 sayılı Kanun’un 150/1, 3, 4 ve 333. maddeleri ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 13. ve 14. maddelerinin verdiği yetkiye göre Adalet Bakanlığının düzenleme yapabilmesine, yönetmelik çıkarabilmesine müsaade edilmiştir.

Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince, soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine Baro tarafından görevlendirilen müdafi ve vekile, görevin ifasından doğan masraflar hariç Avukatlık Ücret Tarifesinden ayrık olarak Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınarak Maliye ve Adalet Bakanlığı tarafından birlikte tespit edilip Adalet bakanlığı bütçesinden ödenecektir.

Sonuç olarak baroca görevlendirilen müdafi ve vekillerin ücretlerini belirleme hak ve yetkisi Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinin idareye verdiği yetkiye dayanılarak düzenlenecek bir husus olmayıp 2023-2024 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki baroca atanan müdafi ve vekillerin ücretlerine müdahale teşkil eden düzenlemenin yasal dayanağı bulunmamaktadır.

Ayrıca yargılama giderleri kapsamında bulunan son tarifeye göre belirlenen bu vekalet ücreti sanığın beraati halinde hazineye, sanığın mahkumiyeti veya hükmün açıklamasının geri bırakılması kararı verilmesi halinde ise katılan lehine sanığa yasal dayanağı olmayan bir vekalet ücretinin yükletilmesine neden olacaktır. Bu hususun kanuni zemini bulunmadığından idarenin işlemi ile de yani Adalet Bakanlığı genelgesi ile de düzeltilmesi mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle 5271 sayılı Yasa gereğince, soruşturma ve kovuşturma aşamasında görevlendirilen müdafilere 21.09.2023 tarihinde 32316 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14. maddesinde düzenlendiği şekliyle vekalet ücreti takdir edilmesi mümkün bulunmadığından Mahkemece kurulan hükümde bir isabetsizlik görülmeyip Baro tarafından görevlendirilen katılan vekilinin bu husustaki temyiz istemi yerinde kabul edilmemiştir”.

Daire kararında özetle şu hususlar ileri sürülerek, zorunlu müdafi veya vekile vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği ifade edilmiştir:

  1. Avukatlık ücret tarifesi serbest avukatlık sırasında yargı yerlerindeki işlemlerle diğer işlemlerden alınacak asgari ücreti belirleyen tavsiye niteliğindeki idari bir işlemdir.
  2. Zorunlu müdafilik veya vekillik, Ceza Muhakemesi Hukukunda yer alan bir müessese olup Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinin düzenleme veya müdahale yetkisi verdiği serbest avukatlığa ilişkin bir müessese değildir.
  3. 2023-2024 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki baro tarafından görevlendirilen müdafi ve vekillerin ücretlerine müdahale teşkil eden düzenlemenin yasal dayanağı bulunmamaktadır.
  1. Değerlendirmemiz

Öncelikle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi tavsiye niteliğinde bir idari işlem olmayıp, dayanağını 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. ve 168. maddelerinin oluşturduğu, uyulmadığı takdirde avukatlar bakımından idari sorumluluğun gündeme geldiği bir düzenleyici işlemdir.

Avukatlık Kanunu’nda ceza yargılamasına özgü süjeler olan, zorunlu müdafiliğe veya zorunlu vekilliğe ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Zorunlu müdafiliğe ilişkin kanuni düzenleme, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’da yer almaktadır. Ancak bu husus; Avukatlık Kanunu’nun, birer avukat olan zorunlu müdafi veya zorunlu vekil için geçerli olmadığı anlamına gelmez.

5320 sayılı Kanunun 13. maddesinde zorunlu müdafie veya zorunlu vekile ödenecek ücretin, avukatlık ücret tarifesinden ayrı olduğu belirtilerek, aslında zorunlu müdafi veya zorunlu vekilin, avukatlık ücret tarifesinin kapsamının dışında kalmadığı yorumu yapılmalıdır. Kanunda “avukatlık ücret tarifesinde belirtilen yerine” şeklinde bir ifadeye yer verilmiş olsa idi, bu durumda zorunlu müdafi veya zorunlu vekile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ödeme yapılamayacağını gösterirdi. Ancak mevcut düzenlemeler, zorunlu müdafi veya vekile vekalet ücretine hükmedilmesine izin vermektedir.

Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 26.02.2024 tarihli, 2023/20592 E. ve 2024/2497 K. sayılı kararına göre; “Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14. maddesinin dördüncü fıkrasında yer verilen; ‘Beraat eden ve vekil veya müdafi ile temsil edilen sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir. Bu hüküm, sanığın 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen müdafi bulunması durumunda kovuşturma için Hazineden alınan ücretin mahsubu suretiyle uygulanır.’ şeklindeki düzenleme karşısında, kendisini müdafiyle temsil ettiren sanık lehine vekalet ücreti ödenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuş ise de sözkonusu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir”.

Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 15.02.2024 tarihli, 2024/580 E. ve 2024/1969 K. sayılı kararına göre; “Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14. maddesinin birinci fıkrasında yer verilen; ‘Kamu davasına katılma üzerine, mahkûmiyete ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine Tarifenin ikinci kısım ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir. Bu hüküm, katılanın 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen vekili bulunması durumunda kovuşturma için ödenen ücret mahsup edilerek uygulanır.’ şeklindeki düzenleme karşısında, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine vekalet ücreti ödenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuş ise de sözkonusu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir”.

Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 13.05.2024 tarihli, 3035/1460 E. ve 2024/18967 K. sayılı kararına göre; “1136 sayılı Kanun’un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesinin 14. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan, ‘Beraat eden ve vekil veya müdafi ile temsil edilen sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir. Bu hüküm sanığın 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen müdafi bulunması durumunda kovuşturma için Hazineden alınan ücretin mahsubu suretiyle uygulanır’ hükmü uyarınca, hükmün vekalet ücreti yönünden hukuka aykırı olduğu değerlendirilmiş; ancak bu hususun Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülmüştür”.

Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 06.05.2024 tarihli kararından önce tarihli, yine güncel olan yukarıda yer verdiğimiz kararları ile Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin kararında, zorunlu müdafi veya zorunlu vekile vekalet ücreti ödenmesi gerektiğine karar vermiştir. Daire yukarıda yer verdiğimiz 06.05.2024 tarihli kararında ise görüş değiştirmiştir.

Her ne kadar zorunlu müdafilik ve zorunlu vekilliğe ilişkin olarak ayrı bir yönetmelik ve tarife bulunsa da, Avukatlık Kanunu’nda yer alan ve bu Kanuna dayanak olarak hazırlanan yönetmelikte de zorunlu müdafiliğe ilişkin düzenleme yapılabilir. Bunun yanında; mevzuatımız, açıkça zorunlu müdafi veya vekile vekalet ücreti ödenmesi gerektiğine dair düzenlemeye yer vermiştir. Bu sebeple, Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin düzenlemenin normlar hiyerarşisine aykırı olduğundan uygulanmaması gerektiğine dair yaklaşımının doğru ve hukuka uygun olduğu söylenemez. Bunu denetleyecek merciinin Yargıtay olmadığı tartışmasızdır.

İçtihat değişikliğinin asıl sebebi; CMK m.150/4 uyarınca yönetmelikle düzenlenmesi gereken bir konunun, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine hüküm eklenip, Adalet Bakanlığı tarafından Genelge niteliğinde bir yazı yayımlanarak uygulamaya yön verilmeye çalışılmasına dayanmaktadır. Belirtmeliyiz ki; barolardan görevlendirilen avukatlara vekalet ücreti hükmedilmesi, ülkemizde yıllardır devam eden bir uygulamadır. Aslında, Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’e zorunlu müdafie ve vekile de vekalet ücreti ödeneceğine yönelik bir madde eklenerek tartışma sona erdirilebilirdi. Ancak mevcut düzenlemeler uyarınca da, zorunlu müdafi veya zorunlu vekile ödenecek vekalet ücretinin yasal dayanağı bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı’nın Genelgesi de bu düşüncemizi desteklemektedir. Dolayısıyla; Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 06.05.2024 kararından önceki içtihadına dönerek, uzun zamandır tartışıldıktan sonra Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine madde eklenerek, neticeye bağlanan zorunlu müdafie veya vekile vekalet ücreti hükmedilmemesi sorununun ortadan kaldırılması isabetli olacaktır.