Blog

Alman Bölge Mahkemesi: Hafif Seyreden Demans Durumunda Vasiyetname Geçerli Olabilir.
02.09.2024 / Stj. Av. Umay Ece Tecimel

Bu yazıda; Alman Bölge Mahkemelerinin demans hastalığının vasiyetnamenin geçerliliğine etkisi konusundaki görüşleri yer almaktadır.

The Choice of Court Agreements in Turkish Law
10.08.2024 / Stj. Av. Umay Ece Tecimel

In this article, the choice-of-court agreements in Turkish law are explained.

Die Gerichtsstandsvereinbarung im türkischen Recht
07.08.2024 / Stj. Av. Umay Ece Tecimel

In diesem Schreiben wird die Gerichtsstandsvereinbarung im türkischen Recht erläutert.

Alman Hukukunda Yetki Sözleşmesi Hakkında Genel Bilgiler
06.08.2024 / Stj. Av. Umay Ece Tecimel

Bu yazımızda, Alman hukukunda yetki sözleşmesinin şartları ve sonuçları kısaca incelenmiş olup kaleme alınmıştır.

Eşin Rızası Olmadan Tesis Edilen İpoteğin Aile Konutu Niteliğinin Sona Ermesi Durumundaki Akıbeti
06.08.2024 / Stj. Av. Aleyna Zorlu

Bu yazımızda; Yargıtay kararları ışığında aile konutu niteliği taşıyan bir konuta dair, malik olmayan eşin rızasının alınması gerektiği halde rıza alınmadan yapılan bir tasarruf işleminin aile konutu niteliğinin sona ermesi durumunda geçerliliğini koruyup korumadığı incelenmiş olup, kaleme alınmıştır.

Mirası Reddeden Mirasçıların, Aleyhine Yöneltilen İcra Takiplerindeki Durumuna İlişkin Bazı Özel Haller
12.06.2024 / Av. Yılmaz Komit, Stj. Av. Aleyna Çarpar

Borçlu kişinin ölümü halinde mirasçılar açık bir irade beyanı ile mirası kabul etmiş ise terekenin borçları için, borçlu mirasbırakana başlamış olan takip 3(üç) gün geriye bırakılır (2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) m.53/1-c.1). Bu 3(üç) günlük süre geçtikten sonra ise takip mirasçıya veya terekeye karşı sürdürülür. Fakat, mirasçıların mirası açıkça kabul etmediği veya reddetmediği durumda 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’da (“TMK”) öngörülen süreler geçene kadar takip geriye bırakılır (İİK m.53/1-c.2).

TBK m.352/2 Kapsamında İki Haklı İhtar Nedeniyle Tahliye
15.02.2024 / Stj. Av. Aleyna Zorlu

İki haklı ihtar nedeniyle tahliye davası 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.352/2’de düzenlenmiştir. İlgili madde uyarınca, “Kiracı, bir yıldan kısa süreli kira sözleşmelerinde kira süresi içinde; bir yıl ve daha uzun süreli kira sözleşmelerinde ise bir kira yılı veya bir kira yılını aşan süre içinde kira bedelini ödemediği için kendisine yazılı olarak iki haklı ihtarda bulunulmasına sebep olmuşsa kiraya veren, kira süresinin ve bir yıldan uzun süreli kiralarda ihtarların yapıldığı kira yılının bitiminden başlayarak bir ay içinde, dava yoluyla kira sözleşmesini sona erdirebilir.”

Tebligat Kanununa Göre Yabancı Memlekette Yabancı Uyruklu Kişilere Tebligat Usulü
15.02.2024 / Stj. Bihter Ece Turan

“Tebligat, bir davaya ilişkin işlemleri, o davayla ilgili kişilere, kanunda belirtilen usule uygun olarak bildirme için yapılan bilgilendirme ve belgelendirme işlemidir”. Tebligat Kanunu’nda ve ilgili yönetmelikte tebligatın ne şekilde yapılması gerektiği (tebligat usulleri) ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Hukuki dinlenilme hakkının doğru ve etkin bir şekilde kullanılabilmesi için, tebligatın usulüne uygun yapılması önem arz eder.

İcra Hukukunda Meskeniyet (Haczedilemezlik) Şikayeti
02.02.2024 / Stj. Av. Beyza Kuver

Haciz, bir para alacağının elde edilebilmesi için borçluya ait mal hak ve alacaklara icra dairesi tarafından hukuken el konulmasıdır. Haczin konusu borçlunun haczi kabil taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki alacakları ve diğer parasal malvarlığı değerlerinden oluşur. Borçlunun ve ailesinin yaşaması ve ekonomik varlığını devam ettirmesi gibi sosyal düşüncelerle borçlunun bazı mal ve haklarının haczedilemeyeceği veya kısmen haczedilemeyeceğine yönelik düzenlemeler yapılmıştır.

Yargı Kararları Işığında Kiralananın Tahliyesi Davasında İhtiyaç Sebebinin Değiştirilmesi
30.01.2024 / Özel Hukuk

Kiraya veren, ihtiyaç sebebiyle kira sözleşmesini sona erdirebilir (TBK m. 350). Kiralananın ihtiyaç sebebiyle tahliyesi için, ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun ispatı gerekir. Yerleşmiş yargı kararlarında ihtiyacın davanın açıldığı tarihte var olması ve yargılama boyunca varlığını sürdürmesi gerektiği vurgulanmaktadır . Buradan yola çıkılarak şu soru sorulabilir: İhtiyaç sebebinin sonradan değiştirilmesi, ihtiyacın samimi olmadığı anlamına mı gelir?

TTK m.531 Kapsamında Ayrılma Akçesinin Ödenmesi
30.01.2024 / Stj. Av. Aleyna Zorlu

Ayrılma akçesinin ödenmesine ilişkin kanunda bir düzenleme bulunmamakla birlikte, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 531’de “…davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değeri ödenir…” ifadesi yer almaktadır. Kanunun ilgili maddesinde açıkça bir tarihin olmaması sebebiyle karar tarihine en yakın tarih olarak kararın kesinleştiği tarihin esas alınacağını belirtmek mümkündür.

Yargıtay Kararları Işığında Boşanma Davasında Yetkili Mahkeme
05.01.2024 / Stj. Av. Aleyna Çarpar

Yetki, medeni yargıya tabi bir uyuşmazlığın “neredeki” görevli ilk derece mahkemesince çözümleneceğini belirleyen kurallardır. Yetki kuralları, genel ve özel yetki kuralları olarak ikiye ayrılır. Yetkili mahkemenin belirlenmesinde genel yetki kuralı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6’ncı maddesi uyarınca, davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. İşbu genel yetki kuralı, kendisini bertaraf eden özel bir düzenleme olmadıkça hukuk davaları açısından uygulama alanı bulur. Genel yetki kuralı dışında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda ve diğer diğer kanunlarda düzenlenmiş olan özel yetki kuralları da vardır.

Tüketicinin Ön Bilgilendirmesine İlişkin Olarak Aracı Hizmet Sağlayıcının Sorumluluğu
28.12.2023 / Stj. Av. Elif Bengü Aydın

Tüketicinin ön bilgilendirmesine ilişkin olarak satıcı ve sağlayıcının sorumluluğu, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 48’inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, tüketici, mesafeli sözleşmeyi ya da buna karşılık gelen herhangi bir teklifi kabul etmeden önce ayrıntıları yönetmelikte belirlenen hususlarda ve siparişi onaylandığı takdirde ödeme yükümlülüğü altına gireceği konusunda açık ve anlaşılır şekilde satıcı veya sağlayıcı tarafından bilgilendirilmelidir.

Yargıtay Kararları Işığında TBK m.344/3’e Göre Kira Bedelinin Belirlenmesi (Kira Tespit) Davalarında Hakkaniyet İndirimi Uygulaması
14.12.2023 / Stj. Av. Aleyna Zorlu

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.344/3’te, taraflarca yenilenen kira döneminde uygulanacak kira bedeline ilişkin bir anlaşma olup olmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira döneminde uygulanacak kira bedelinin hakim tarafından belirlenebileceği düzenlenmiştir. Sözkonusu düzenlemede yeni dönemde uygulanacak kira bedeli, hakim tarafından belirlenirken göz önüne alınacak ölçütlere yer verilmiş olup, bunlar; tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranı, kiralananın durumu ve kiralanana emsal olabilecek kira bedelleridir. Ancak, ilgili madde hükmü gereği hakim yeni dönemde uygulanacak kira bedelini belirlerken hakkaniyete uygun biçimde karar verecektir. TBK m.344/3 uyarınca kira bedelinin belirlenmesine ilişkin dava, uygulamada “Kira Tespit Davası” olarak yerleşmiş olup, bu yazımızda da aynı kavram ile ifade edilecektir.

8. Yargı Paketinin Özel Hukuka Dair Hususlarının Genel Olarak Değerlendirilmesi
14.12.2023 / Ersan Şen Hukuk ve Danışmanlık Özel Hukuk Departmanı

Sürelerin yeknesaklaştırılması amacıyla süreler hakkında bazı değişiklikler teklif edilmiştir. Bu kapsamda; - Esas hüküm bakımından istinaf yolu açık bulunan dava ve işlerde hâkimin reddi talebi hakkındaki merci kararlarına karşı istinaf süresinin, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta olarak değiştirilmesi, - Esas hüküm bakımından temyiz yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret talebi hakkındaki karara karşı temyiz süresinin, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta olarak değiştirilmesi, - Adlî yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı itiraz süresinin, kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta olarak değiştirilmesi, - İstinaf dilekçesinin reddi kararına karşı istinafa başvuru süresinin, kararın tebliğinden itibaren iki hafta olarak değiştirilmesi, - İhtiyati tedbire muhalefet gerekçesiyle verilen karara karşı itiraz süresinin, kararın tebliğinden itibaren iki hafta olarak değiştirilmesi teklif edilmiştir.

Aracı Hizmet Sağlayıcının Tüketiciye Karşı Sorumluluğu (TKHK m.48, V Hükmü Çerçevesinde Bir Değerlendirme)
11.12.2023 / Stj. Av. Aleyna Çarpar

Değişen ve gelişen şartlar çerçevesinde klasik satım yöntemlerinde birtakım değişiklikler meydana gelmiştir. Satıcı ile alıcının fiziken az efor sarfı ve zaman tasarrufu ile ortak iradeleri üzerinde buluştukları “Mesafeli Satışlar” kavramı da bu devinimde ortaya çıkmıştır.

Tasarrufun İptali Davasında Aciz Vesikasının İbraz Edileceği Zaman
30.11.2023 / Stj. Av. Emine Dilara Can

Aciz vesikası, İcra ve İflâs Kanunu’nun 143’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, alacaklı alacağının tamamını alamamış ve aciz vesikası düzenlenmesi için gerekli şartlar yerine gelmişse, icra dairesi kalan miktar için hemen bir aciz vesikası düzenleyip alacaklıya ve bir suretini de borçluya verir; bu belgeler hiçbir harç ve vergiye tâbi değildir.

Yargıtay Kararları Işığında Çalışma Koşullarında Esaslı Değişiklik İçin Uyulması Gereken Usul
22.11.2023 / Stj. Av. Beyza Kuver

İş ilişkisinden kaynaklanan ve işin yerine getirilmesinde tabi olunan bütün hak ve borçlara “çalışma koşulları” denir. Çalışma koşulları, işçinin alacağı ücret, kullanacağı izinler, çalışma yeri, yapılan iş türü, hafta tatili vb. tüm koşullardır. Çalışma koşullarındaki esaslı değişiklik, işçinin durumunu ağırlaştıran, dürüstlük kuralları kapsamında işçiden kabul etmesi beklenemeyecek değişikliklerdir.

Türkisches Erbrecht: Anfechtung des Testaments (Fragen und Antworten)
07.11.2023 / Doç. Dr. Anıl Köroğlu

Die Gründe für die Anfechtung eines Testaments sind in Artikel 557 des türkischen Zivilgesetzbuchs aufgeführt. Diese sind wie folgt:

Arbitration In Turkey: Should the Objection to an Interim Measure Order be Filed to the Original Court that Issued it or to the Foreign Arbitration Panel?
06.11.2023 / Doç. Dr. Anıl Köroğlu, Av. Mehmet Vedat Ervan

Pursuant to paragraph 3 of Article 35 of Act No. 5235, in order to eliminate the difference of jurisprudence between the civil chambers of the regional court of appeal, the Istanbul Regional Court of Appeals Presidents′ Board has requested the Court of Cassation to decide on “whether the objection against the interim measure decision should be evaluated by the court of first instance that issued the decision or by the foreign arbitration panel where the actual dispute is heard”, and the said difference of jurisprudence was resolved by the decision of the 6th Civil Chamber of the Court of Cassation’s decision dated 10.10.2022 and numbered 3529/4699.

Arbitration in Turkey: Confidentiality Principle During Arbitration Proceedings in Turkey
27.10.2023 / Doç. Dr. Anıl Köroğlu

Confidentiality in arbitration is considered to be one of the key determinants of the desirability of arbitration as an alternative dispute resolution mechanism both in Turkey and in the world. The parties may stipulate in their contract that confidentiality shall be maintained in arbitration and may provide sanctions for breach of this obligation. However, in the absence of such a provision in the parties′ agreement, the question arises as to whether confidentiality can be regarded as an indispensable feature of arbitration. Even though for many years confidentiality was considered to be an indispensable feature of arbitration, nowadays the necessity and limits of confidentiality in arbitration are being questioned.

Yargıtay Kararları Işığında Ortaklığın Giderilmesi Davasında Bekletici Sorun (I)
03.11.2023 / Doç. Dr. Anıl Köroğlu

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 165’inci maddesinin birinci fıkrasına göre, bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir. Bu kapsamda, ortaklığın giderilmesi davasının incelenmesi ve sonuçlandırılması başka bir davanın çözümüne bağlı ise mahkeme, ilgili tarafa görevli mahkemeye başvurması için uygun bir süre verir. İlgili taraf, verilen süre içinde görevli mahkemeye başvurmadığı takdirde bu husustaki iddiasından vazgeçmiş sayılarak esas dava hakkında karar verilir (Karş. HMK m. 165/2). Uygulamada ortaklığın giderilmesi davasını gören mahkemenin bazı davaların sonucunu beklemesi gerektiği kabul edilmektedir.

İhtiyati Tedbir Kararına İtiraz, Kararı Veren İlk Derece Mahkemesine mi Asıl Uyuşmazlığı Gören Yabancı Tahkim Heyetine mi Yapılmalıdır?
25.10.2023 / Doç. Dr. Anıl Köroğlu, Av. Mehmet Vedat Ervan

5235 sayılı Kanunun 35. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, benzer olaylar hakkında farklı yönde kesin nitelikte kararlar veren bölge adliye mahkemesi hukuk daireleri arasında oluşan içtihat farklılığının giderilmesi amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nun 01.07.2022 tarih ve 2022/51 sayılı kararıyla, “ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan itirazın, kararı veren ilk derece mahkemesi tarafından mı, asıl uyuşmazlığın görüldüğü yabancı tahkim heyeti tarafından mı değerlendirilmesi gerektiği” konusunda Yargıtay tarafından karar verilmesi talep edilmiş olup, söz konusu içtihat farklılığı Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 10.10.2022 tarihli, 2022/3529 E. ve 2022/4699 K. sayılı kararıyla giderilmiştir.

Bilirkişi Raporuna Karşı İtiraz Konusu Yapılmayan Husus Sonradan İstinaf Sebebi Yapılabilir mi?
19.10.2023 / Doç. Dr. Anıl Köroğlu

Bilirkişi raporuna karşı itiraz Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281’inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.

Fiili Taksim Halinde Yasal Önalım Hakkının Kullanılamaması
21.07.2023 / Stj. Av. Hasan Basri Nart

Yasal önalım hakkı, paylı mülkiyet halinde bir paydaşın, taşınmaz mal üzerindeki payını tamamen veya kısmen paydaşlar dışındaki üçüncü bir kişiye satması durumunda, diğer paydaşlara aynı şartlarla satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren, eşyaya bağlı, yenilik doğurucu bir dava ile kullanılabilen bir haktır. Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 732. maddesi “Paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler.” yasal önalım hakkını tanımlamaktadır. Bu hak, mülkiyet hakkının kanundan doğan kısıtlamalarından biridir. Paydaşlara yasal önalım hakkı tanınmasının iki amacı vardır: Bunlardan birincisi, paylı mülkiyet birliğindeki paydaş sayısını azaltmaktır. Bunun sebebi ise, taşınmaz üzerindeki mülkiyetin nihayet tek kişinin mülkiyeti haline gelmesidir[1]. İkincisi ise, paydaşlar dışındaki yabancı bir kişinin paylı mülkiyet birliğine girmesini engellemektir[2].

Yabancı Şirketlerin Türkiye′de İrtibat Bürosu Açması
27.02.2023 / Av. Nur Zeynep Şen, Av. İrem Naz Dolu Sural

İrtibat büroları; şirket ve şubelerden farklı bir yapıya sahip olup, piyasayı gözlemlemek ve faaliyet gösterilmesi planlanan bölgenin ekonomik potansiyelini daha iyi anlamak isteyen yatırımcılar tarafından, şirket doğrudan yabancı bir ülkede ticari faaliyete başlamadan önce açılabilmektedir.

İstinaf Başvurusunda Belirtilmeyen Sebeplerin Temyiz Yargılamasında Dikkate Alınıp Alınamayacağı Sorunu
21.02.2023 / Av. Yılmaz Komit

İstinaf, kural olarak ilk derece mahkemelerince verilen nihai kararlara karşı bölge adliye mahkemeleri nezdinde başvurulan bir kanun yoludur . İstinaf incelemesinin kapsamı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İncelemenin kapsamı” başlıklı 355’nci maddesinde düzenlenmiş olup bu maddeye göre; “istinaf incelemesi sadece istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözetir.” şeklinde ifade edilmiştir. Esasen istinaf dilekçesinde sebep belirtilmesi zorunlu olmayıp, Bölge adliye mahkemesi istinaf dilekçesinde sebep belirtilmemesi durumunda dahi HMK m.355 çerçevesinde (kamu düzenini ilgilendiren sebepler kapsamında) inceleme yapabilir.

Dijital Pazarlarda Hakimiyetin Kötüye Kullanımı ve Dijital Piyasa Yasasının İncelenmesi
11.01.2023 / Stj. Av. Şevval Ergün

Günümüzde uygulama geliştiricilerinin Google ve Apple′a yönelik şikayetleri gittikçe artmaktadır. Bu şikayetler genellikle uygulamaların Google ve/veya Apple′ın uygulama mağazalarından kaldırılmasıyla ilgilidir. Uygulamaların kaldırılmasının nedenleri olarak; uygulama mağazasının iş modeline müdahale, çeşitli yasal hükümlerin ihlali, herhangi bir uygulama benzeri hizmet sunmama ve/veya uygulama mağazasının hüküm ve koşullarının genel ihlali, sayılmıştır.

7413 Sayılı Kanunla Noterlere Verilen Taşınmaz Satış Sözleşmesi Yapma Yetkisi
04.07.2022 / Stj. Av. Fatma Koç

28.06.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7413 sayılı Kanun’un 9. ve devamı maddelerinde 1512 sayılı Noterlik Kanununda birtakım değişiklikler yapılmıştır. 7413 sayılı Kanun 9. ve devamı maddelerine göre; noterlerin atanma, nakil, göreve başlama ve istifa etme esaslarında getirilen değişiklerin yanı sıra;  noterlerin yapabileceği işler arasına “taşınmaz satış sözleşmesi” eklenmiş ve noterlerce yapılacak taşınmaz satış sözleşmelerinde uyulacak usul ve esaslar ile bu sözleşmelerin düzenlenmesinden dolayı oluşacak zararlardan noterlerin de sorumlu olacağı düzenlenmiştir.

Kira Artış Oranına Getirilen %25 Sınırlaması Karşısında 5 Yıldan Uzun Süreli Veya 5 Yıldan Sonra Yenilenen Kira Sözleşmelerinin Durumu
28.06.2022 / Stj. Av. Fatma Koç

İşbu yazımızda; beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde, her beş yılın sonunda kira bedelini hakkaniyete ve emsal kira bedellerine uygun hale getirme imkanı tanıyan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.344/3’ün, 11.06.2022 tarihli ve 31863 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve konut kiralarında artış oranını %25 ile sınırlayan 7409 sayılı Kanun karşısındaki uygulama alanı değerlendirilecektir.

7410 sayılı Kanun ile 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’da Yapılan Değişiklikler
16.06.2022 / Av. Nur Zeynep Şen, Stj. Av. Berra Berçik

15 Haziran 2022 tarihli ve 31867 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7410 sayılı Kanun ile çeşitli kanunlarda değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerden bazıları 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’da yapılmıştır.

Menkul Satış Sözleşmelerine Getirilen Dövizle Ödeme Yasağı
13.05.2022 / Av. Nur Zeynep Şen, Stj. Av. Berra Berçik

19.04.2022 tarihli ve 31814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 2008/32-34 sayılı Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair 2022/32-66 sayılı Tebliğ ile yürürlüğe giren yeni değişiklikle, Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri menkul satış sözleşmelerinde, sözleşme bedelinin döviz üzerinden ödenmesi yasaklanmıştır.

Dijital İçeriğin Oluşturulmasında Hak Devri ve Korunması
29.03.2022 / Doç. Dr. İrfan Akın

NFT, GIF, TOKEN üretiminde veya METAVERSE evreninde kullanılan/kullanılabilecek birçok unsur bulunmaktadır. Dijital veya gerçek hayatta oluşmuş, insanlarda olumlu ya da olumsuz duygu ve düşünceler oluşturan bu unsurların ortak noktası, insanların ilgisini çekmesidir. Günümüz ticari hayatında insanların ilgisini çekebilmek, altından, petrolden daha değerli hale gelmiştir. Dijital dünyada bütün insanların ulaşabildiği bir pazara sunulan bu ürünler, ilgi görmesi halinde yapılan yatırımı fazlasıyla karşılamaktadır.

Elektronik Haberleşme Sektöründe Abonelik Sözleşmelerinin Kurulması
18.03.2022 / Av. Nur Zeynep Şen Stj. Av. Fatma Koç

Türk Hukukunda; elektronik haberleşme hizmetine ilişkin abonelik sözleşmelerinin kurulmasının usul ve esasları hakkında birden fazla kanun ve yönetmelik bulunmaktadır. Mevzuat bir bütün olarak değerlendirildiğinde ise; kanun koyucunun hüküm altına aldığı şekil şartları ile amaçladığı en önemli hususun, abonelik başvurucusuna ait kimlik doğrulamasının açık ve kesin bir şekilde yapılabilmesidir. Bir başka deyişle; gerek elle atılan imza ile kurulan ve gerekse elektronik ortamda kurulan abonelik sözleşmeleri açısından önemli olan hususun, abonenin kimliğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde doğrulamak olduğu, bu şekilde kanun koyucunun özellikle elektronik haberleşme sektörü aracılığıyla işlenen suçlar açısından şüpheli kişilerin kimlik tespitini hızlı ve doğru bir şekilde yapabilmeyi amaçladığı söylenecektir. İşbu yazımız içeriğinde; öncelikle ilgili Kanun ve Yönetmelik hükümleri incelenecek olup, işletmeci tarafından abonelik sözleşmesinin kurulması sırasında hangi şartlara uyulması gerektiği seçenekleri ile birlikte açıklanacaktır.

4458 Sayılı Gümrük Kanununun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Kararın Değerlendirilmesi
16.03.2022 / Av. Nur Zeynep Şen

15.03.2022 tarih ve 31779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5303 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 4458 sayılı Gümrük Kanunun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar’ın yürürlüğe koyulmasına karar verilmiştir.

Restriction of Competition by Object and Effect Under Art.101 TFEU
04.02.2022 / Av. Mehmet Vedat Ervan

In this work, after an overview explanation is given (I), the restriction of competition by object and effect according to the Art. 101 of Treaty on the Functioning of the European Union (TFEU) will be explained (II). Later the restriction of competition by object will be discussed in the light of the Court of Justice of the European Union’s (CJEU) decisions (III). Lastly, the practices in Turkish law will be presented (IV).

Kiracının Aidat Borcu İçin Kat Malikleri Kurulunda Oy Kullanabilme ve Dava Hakları
26.01.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Stj. Av. Fatma Koç

İşbu yazı; toplu yaşam alanlarında kiracı ve kiraya verenin, yaşam alanının yönetimi, giderleri ve sair hususlarına ilişkin kararların alındığı olağan ve olağanüstü kat malikleri kurulu toplantısına katılma ve bu toplantılarda oy kullanma haklarını açıklamak üzere hazırlanmıştır. “Mal sahibi” olarak kabul edilen kat malikinin, dairede malikin birden fazla olması halinde temsil edenin veya mal sahibini temsil edenin bina yönetimini ve kat malikleri kurulunun kararları ile ilgili kurulda oy kullanma ve dava hakları zaten vardır. Bu yazımızda, konuyu kiracının oy kullanabilme ve dava hakları bakımından inceleyeceğiz.

Takviye Edici Gıdaların Çevrim İçi Satışa Konu Olması
04.01.2022 / Av. Nur Zeynep Şen, Av. İrem Şen

Covid-19 pandemisinin dünyaya yayılması neticesinde normal beslenmeyi desteklemek amacı ile takviye edici gıdalara ilişkin tüketici talebi büyük ölçüde arttığından, bu gıdaların satışları pandemi öncesine oranla yükselmiş, bu gıdalar fiziki ve çevrim içi her türlü satışa konu hale gelmiş, ancak bunların insan sağlığına doğrudan etkisi olabileceği gözönüne alınarak yalnızca eczanelerde satılabileceğine yönelik yasal bir düzenlemenin olup olmadığı ve bu ürünler için pazar imkanı sağlayan e-ticaret sitelerinin sorumluluğu akıllarda soru işaretleri oluşturmuştur.

The Impact of the Preliminary Ruling to The Sources of The European Internal Market Law
04.12.2021 / Av. Mehmet Vedat Ervan

There are three pillars of the European Internal Market Law, which can be categorised as primary sources, secondary sources and the case law of the Court of Justice of the European Union (ECJ). In this essay, after an introduction (I), the primary sources (II), then the secondary sources (III) and lastly the impact of the case law and preliminary ruling procedure (IV) on the development of the Internal Market law including its underlying principles (V) will be explained.