Blog

Dr. Erkan Duymaz

ARTICLES OF THE AUTHOR
“Hukuki Kesinlik/Belirlilik” İlkesi Karşısında Birbiri ile Uyuşmayan Yargı Kararları
07.12.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Dr. Erkan Duymaz

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin (İHAM) “hukuki kesinlik”, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ise “hukuki belirlilik” olarak adlandırdığı ilke, hukuk devletinin asli gereklerinden birisidir. İHAM ve AYM kararlarında, “hukuki kesinlik/belirlilik” ilkesi çoğu zaman “hukuki güvenlik” ilkesi ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. AYM’nin bazı kararlarında ise; “hukuki belirlilik” ilkesi, “hukuki güvenlik” ilkesinin bir unsuru şeklinde tanımlanmaktadır.

Cemevlerinin Hukuki Statüsüne İlişkin Tartışmalar ve İnsan Hakları Açısından Devletin Yükümlülükleri
24.10.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Dr. Erkan Duymaz

Ana Muhalefet Partisi tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan, başörtüsü özgürlüğünün yasal güvenceye kavuşturulması yönündeki Teklifle birlikte Alevilerin talepleri de kamuoyunda yeniden tartışılmaya başlandı. Sayın Cumhurbaşkanının; Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulacak Alevi Bektaşi Genel Müdürlüğü vasıtasıyla cemevlerinin aydınlatma, su, bakım, onarım giderlerinin Devlet tarafından karşılanacağını, imar planlarındaki sorunların giderileceğini ve ayrıca cemevlerindeki inanç önderlerine, talep etmeleri halinde, kadro tahsis edileceğini açıklamasının ardından tartışmalar somut bir içerik kazandı.

İHAM’ın Taner Kılıç (No. 2) Kararı ve “Suç Şüphesi” Değerlendirmesi
04.06.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Dr. Erkan Duymaz

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin 208/8 başvuru numaralı ve 31 Mayıs 2022 tarihli Taner Kılıç/Türkiye (No. 2) kararı, tutuklamanın ön koşulu olan “suç şüphesi” konusunda oldukça önemli tespitler içermektedir. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) Türkiye şubesi eski Başkanı Taner Kılıç hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuniliğinin incelendiği bu kararda; FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında gerçekleştirilen tutuklamalarda sıklıkla gündeme gelen ByLock uygulamasının indirilmesi ve kullanılması, FETÖ/PDY ile ilişkilendirilen bazı yayınlara abonelik, bazı eğitim öğrenim kurumlarına çocukların gönderilmesi, Bank Asya’da hesap açma veya yine örgüt ile ilişkilendirilen kişilerle yakınlık/akrabalık gibi unsurların terör örgütü üyeliği bakımından suç şüphesi oluşturup oluşturmadığı tartışılmıştır. Kararda ayrıca, insan hakları örgütlerinin ve aktivistlerinin suç oluşturmayan fiillerinin tutuklama kararlarına dayanak teşkil edip etmeyeceği hususunda belirlemelerde bulunulmuştur.

İHAM ve AYM Kararları Işığında Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu
23.04.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Dr. Erkan Duymaz

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenen “Cumhurbaşkanına hakaret” suçu son yılların en can alıcı ifade özgürlüğü sorunlarından birisini oluşturmaktadır. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan verilere göre, 2014 ila 2020 yıllarında TCK m.299 kapsamında 160.169 ceza soruşturması ve 38.428 kamu davası açılmıştır. Bu davaların 12.281’i mahkumiyet, 11.193’ü ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı ile sonuçlanmıştır . Sayılar, tek başına konunun güncelliğini ve önemini ortaya koymaktadır.

Gizli tanık beyanı tek başına kuvvetli suç belirtisi oluşturabilir mi? AYM’nin Rıza Barut kararı üzerine kısa bir değerlendirme
22.02.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Dr. Erkan Duymaz, Stj. Av. Berra Berçik

17.02.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin Rıza Barut bireysel başvuru kararı (B. No: 2020/14339, 28.12.2021) hukuk dünyasında ciddi tartışmalara yol açtı. Yalnızca gizli tanık beyanlarına dayanılarak hakkında örgüt üyeliği suçu kapsamında tutuklama kararı verilen yerel bir siyasetçi tarafından yapılan bu başvuruda AYM, başvurucunun suç işlediğini gösteren kuvvetli belirtilerin bulunmadığı gerekçesiyle Anayasanın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Ancak kararın tartışma yaratan yönü AYM’nin ilkesel olarak gizli tanık ifadesinin tek başına tutuklama kararına dayanak oluşturabileceğini kabul etmesi oldu. Gizli tanık beyanlarının tutuklama aşamasında suç şüphesini gösteren kuvvetli belirti olarak kabul görmesi yeni bir durum olmamakla birlikte, Mahkemenin önceki kararlarında gizli tanık ifadeleri her zaman için başka delillerle desteklenmekteydi. Dolayısıyla; Rıza Barut kararında AYM tarafından yapılan belirlemeler, bu alanda ilk olma özelliğini taşımaktadır. Bu kısa yazımızda sırasıyla gizli tanık ifadesinin tutuklama tedbiri bakımından delil değeri mevcut Anayasa Mahkemesi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihadı ışığında incelenecek, AYM’nin Rıza Barut kararında ortaya koyduğu ilkeler açıklanacak ve bu yeni içtihat hakkında değerlendirmeler yapılacaktır.

Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Taraması Uygulamasından Kaynaklanan Hak İhlalleri
16.02.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Dr. Erkan Duymaz

Anayasa Mahkemesi (AYM), güvenlik soruşturması ve arşiv taraması sonucunda işe alınmayan kişiler tarafından yapılan çok sayıda bireysel başvuruyu karara bağlamıştır. Bu başvurularda; “ceza sorumluluğunun şahsiliği” ilkesinden masumiyet/suçsuzluk karinesine, özel yaşamın gizliliğinden adil/dürüst yargılanma hakkına kadar çok sayıda hak veya güvencenin ihlal edildiği iddiaları dile getirilmiştir. Bu kısa yazıda; sözkonusu şikayetlerin AYM tarafından nasıl incelendiği, hangilerinin kabul edilemez bulunduğu ve kabul edilebilir bulunanlarda ne tür hak ihlallerinin tespit edildiği gösterilmeye çalışılacaktır.

Adil/Dürüst Yargılanma Hakkı İhlallerine İlişkin Bilanço ve Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkı Bilançosuna Kısa Bakış
18.01.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Dr. Erkan Duymaz

Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Prof. Dr. Zühtü Arslan’ın 10 Ocak 2022 tarihli konuşmasının ilgili kısmı şöyledir: "Hukuk devletinin olmazsa olmaz unsurlarından biri yargılamanın hakkaniyete uygun olarak yapılmasıdır. Yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmasından silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine kadar adil yargılanma hakkının tüm unsurlarıyla korunması gerekmektedir.