Doğa Ceylan Avukat

Öğrenim

İstanbul Üniversitesi - Kriminoloji ve Ceza Adaleti (2024-)

Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi (2023 - Üniversite birinciliği)




Diller

Türkçe
Almanca
İngilizce

Blog

Cesetsiz Cinayet Üçüncü Kısım: Mahkemenin Re’sen Delil Araştırma Yetkisi Var mı?
05.11.2025 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Doğa Ceylan

“Cesetsiz cinayet” konusu ile ilgili daha önce iki yazı yazdık. Bu defa aynı konuda tekrar yazı kaleme almamızın sebebini; ilk yazımızda yer verdiğimiz Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi’nin cesetsiz cinayetten dolayı kasten öldürme suçundan fail hakkında verilen mahkumiyet kararına karşı, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’nin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararı sonrasında, ret kararına karşı yapılan temyiz incelemesini yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin, davaya konu suçun hukuki niteliğinin kasten insan öldürme değil, bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme olacağından bahisle bozma kararı vermesi, bozma kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.308 uyarınca Başsavcı itirazında bulunması, yapılan itirazın 1. Ceza Dairesi tarafından oyçokluğu ile reddedilmesi, bu kararın ardından Yargıtay Birinci Başkanlığı’na gönderilen dosyanın, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından değerlendirilmesi, ancak işin esasına girilmeden Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca, sanık hakkında eksik araştırma sonucu hüküm kurulup kurulmadığı bakımından öncelikle inceleme yapılıp karar verilmesi oluşturmaktadır.

Bankalararası Kart Merkezi Çalışanlarının Hukuki Statüsü
23.10.2025 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Doğa Ceylan

Bankalararası Kart Merkezi A.Ş.’nin bankalar tarafından kurulduğu, ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının, Bankalararası Kart Merkezi A.Ş.’nin %51 hissesine sahip hakim ortağı olduğu, BKM olarak bilinen bu Anonim Şirketin internet sitesinde tarihçesine bakıldığında;

11. Yargı Paketinde Öne Çıkan Hükümler ve Değerlendirmemiz
18.10.2025 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Doğa Ceylan

Öncelikle belirtmeliyiz ki; bilhassa 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yapılması düşünülen değişikliklerin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını kısıtlamaya dönük olduğu, özgürlük güvenlik denkleminde, temel hak ve hürriyetlere dönük kısıtlamaların öngörüldüğü, af, af benzeri olarak nitelendirilen infaz düzenlemesinin bu metinde yer almadığı, infaz düzenlemelerinin çocuklarla ilgili olduğu, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 5651 sayılı İnternet Kanununun kişilik haklarının korunması ile ilgili Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen 9. maddesi yerine yeni bir hüküm önerildiği, ancak üyesi olmadığı örgüt adına suç işlemeyi suç sayan ve yine AYM tarafından iptal edilen TCK m.220/6’nın yerine bir hüküm önerilmediği görülmektedir.

Sanatçıların Gösteri Sırasındaki Fiilleri Teşhircilik Fiili Kapsamında Değerlendirilebilir mi?
09.09.2025 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Mert Maviş, Av. Doğa Ceylan

Kanunda hangi fiillerin teşhircilik fiili kapsamında kalacağı açıkça belirtilmediğinden ve toplumda, teşhircilikten anlaşılması gerekenin ne olduğu hakkında zaman zaman soru işaretleri oluştuğundan ve özellikle sanatçıların mesleklerini icra ederken sergiledikleri fiiller tartışmaya açıldığından, işbu yazının kaleme alınması ihtiyacı doğmuştur. Yazımızda; hayasızca hareketler suçunun seçimlik hareketlerinden alenen cinsel ilişkide bulunma fiili değil, teşhircilik fiili hakkında açıklamalarda bulunulacaktır.

Ceza Soruşturmasında Elde Edilen Hukuka Aykırı Delil Disiplin Hukukunda Esas Alınabilir mi?
02.09.2025 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Doğa Ceylan

“Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı Anayasa m.38/6’da kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemeyeceği, “Delillerin ortaya konulması ve reddi” başlıklı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.206/2-a’da hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin reddedileceği, “Delilleri takdir yetkisi” başlıklı CMK m.217/2’de yüklenen suçun hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebileceği ve “Hukuka kesin aykırılık halleri” başlıklı CMK m.289/1-i’de hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanmasının hukuka kesin aykırılık hallerinden birisi olduğu belirtilmiştir.