Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84
Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84
Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84
Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84
Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84
Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84

Doğa Ceylan
Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84
8. Yargı Paketi Taslağında Ceza, Ceza Muhakemesi, Ceza İnfazı Hukukunda Öngörülen Değişiklikler
16.12.2023 / Stj. Av. Hurşit Berkay Çalışkan, Stj. Av. Özüm Su Uzun, Stj Av. Ozan Demirbaş, Stj. Av. Doğa Ceylan, Stj. Av. Kadir Furkan Köroğlu, Stj. Av. Hasan Yılmaz
Bu çalışmamızda; 8. Yargı Paketi olarak da adlandırılan, Yargı Hizmetlerinin Etkinliğinin Artırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Taslağı ile ceza ve ceza yargılaması hukukuna ilişkin, mevzuatta yapılması öngörülen değişiklikler, kanun maddelerinin mevcut halleri ile karşılaştırma yapılarak açıklanacaktır.
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda Öngörülen Değişiklikler
8. Yargı Paketi ile; TCK’nın adli para cezası ve hakaret suçuna ilişkin hükümlerinde önemli değişiklikler öngörülmüştür.
Taslak m.29’da TCK m.73’e eklenmesi öngörülen cümleyle; şikayete tabi hakaret suçunda, şikayet süresinin suç tarihinden itibaren 1 yılı geçemeyeceği düzenlenerek, hakaret suçunda şikayet için azami süre düzenlenmiştir.
Taslak m.30’da TCK m.75 hükmünde iki değişiklik yapılması öngörülmüş olup, birinci fıkrada yapılacak değişiklikle; önödeme miktarı olarak, hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için 30 TL olarak düzenlenmiş olan miktar, 100 TL olarak değiştirilmiş, altıncı fıkraya yapılan ekleme ile; TCK m.125’in ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının b ve c bentleri ile dördüncü fıkrası önödeme kapsamına alınmıştır.
Taslak m.31’de TCK’ya “Geçici Madde 2” başlıklı hüküm eklenerek, TCK’da yapılan değişikliklerin 01.04.2024 ve sonrasında işlenen suçlar bakımından uygulanacağı belirtilmiştir.
Taslak m.50/3-a'da TCK m.52 hükmü uyarınca, bir günün adli para cezası olarak karşılığının en az 100 ve en fazla 500 TL olacağı şeklindeki düzenleme değiştirilmiştir.
Taslak m.50/3-b'de TCK m.63 hükmünde, adli para cezasından mahsup edilecek bir günün karşılığı 500 TL olarak belirlenmiştir.
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Öngörülen Değişiklikler
8. Yargı Paketiyle; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları doğrultusunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kaçak sanığın yargılanması, basit yargılanma usulü ve uzlaştırma kurumlarında düzenlemeler yapılmıştır. Mahkemeye erişim hakkının daha etkin kullanılabilmesi ve uygulamadaki karışıklıklara engel olabilmek adına, kanun yollarına başvuru sürelerinin, kararın tebliğinden itibaren başlayacağına ilişkin ve ceza yargılamasındaki sürelerin yeknesaklaşmasını sağlayacak düzenlemeler öngörülmüştür. Kanaatimizce; gerekçeli karar hakkı, Anayasa ile korunan bir hak olduğundan, hem bu hakkın korunması ve hem de mahkemeye erişim hakkı bakımından, ilgili sürelerin gerekçeli kararın tebliği tarihi itibariyle başlaması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin 01.06.2023 tarihli 2022/120 E. ve 2023/107 K. sayılı kararıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenleyen CMK m.231/5-14 hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, Taslak m.32 ile CMK m.231’de yapılacak değişiklikle HAGB kurumunun yeniden düzenlenmesi öngörülmekte olup;
- Beşinci fıkraya yapılacak eklemeyle; HAGB kararıyla birlikte müsadere kararının verilebileceği düzenlenerek, bu konuda yaşanan belirsizliğin ortadan kaldırılmasını hedeflendiği düşünülmektedir. Anayasa Mahkemesi, HAGB kararı verilmesi halinde müsadere kararlarının infazı bakımından belirsizlik olduğuna dikkat çektiğinden, CMK m.231/5’e “müsadereye ilişkin hükümler hariç” ibaresi eklenmiştir. Böylece; mülkiyet hakkı konusunda kişi aleyhine hareket edilerek, sanık hakkında verilen HAGB kararının kesinleşmesiyle birlikte, verilen müsadere kararının da hukuki sonuç doğuracağı açıklığa kavuşturularak, belirsizliğin giderilmesi öngörülmüştür.
Müsadere yönünden HAGB’ye getirilmesi düşünülen düzenleme kanaatimizce hatalıdır. Dosyanın esasına bağlı olan müsadere kararı, açıklanmayan mahkumiyet hükmünün akıbetine bağlanmalıdır. Müsadereye konu eşya yasak maddeden değilse, fer’i niteliği itibariyle müsadere, bağlı olduğu mahkumiyet kararının ilan edilmesini ve kesinleşmesini takip eder. HAGB kararı kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü olmadığından, kanaatimizce müsadere kararı ya uygulanmamalı ya da denetimin sonu beklenerek hareket edilmelidir. Dava düşmüşse, ortada mahkumiyet kararı olamayacağından, ona bağlı müsadere kararı da verilemez. Dolayısıyla; mahkumiyete bağlı hükümler yönünden, denetim süresi kasti suç işlenmeden ve tedbire uygun olarak geçirildiğinden düşme kararı verilen dosyalar yönünden müsadere hatalı olacaktır. Çünkü HAGB usulüne uygun ilan edilmiş bir mahkumiyet hükmü değildir. Bu nedenle, Teklif Taslağında yer alan bu hüküm gözden geçirilmelidir.
- Altıncı fıkrada yapılan düzenlemeyle, HAGB kararının verilmesi için sanığın kabul etmesi şartı ortadan kaldırılarak diğer şartlarının oluşması durumunda sanığın rızası aranmadan mahkemenin HAGB kararı verebilmesi öngörülmüştür.
- On birinci fıkraya yapılan eklemeyle; sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, hükmün açıklanması veya mahkemenin sanığın durumunu değerlendirerek yeni bir hüküm kurması halinde, itiraz kanun yolu düzenlenmiş, bu durumda itiraz merciinin bu fıkrada düzenlenen koşullarla sınırlı olarak değerlendirme yapabileceği belirtilmiştir.
- On ikinci fıkrada yapılan değişiklikle; istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulamayacak hükümler hakkında verilen HAGB kararları hariç olmak üzere, HAGB kararlarına karşı istinaf ve temyiz kanun yolu düzenlenmiştir. Ayrıca, HAGB kararının ilk derece mahkemesi olarak Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay tarafından verilmesi halinde de temyiz kanun yolu düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 22.03.2023 tarihli, 2022/145 E. ve 2023/59 K. sayılı kararında; daha önce sorgusu yapılmamış kaçak sanıklar hakkında verilebilecek kararları düzenleyen CMK m.247/3’ün iptal edilmesi nedeniyle, Taslak m.33 ile CMK m.247/3 yeniden düzenlenmiş, daha önce sorgusu yapılmamış kaçak sanık hakkında mahkumiyet kararı verilemeyeceği gibi ceza verilmesine yer olmadığı kararının da verilemeyeceği öngörülmüştür.
Anayasa Mahkemesi’nin 22.06.2023 tarihli, 2020/79 E. ve 2023/113 K. sayılı kararında, basit yargılama usulüne itirazı düzenleyen CMK m.252/2-6 hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, Taslak m.34’le CMK m.252 yeniden düzenlenmiş;
- İkinci fıkrada yapılan değişiklikle, basit yargılama usulü ile verilen karara itiraz edilmesi üzerine, kararı veren merciden başka bir mercinin itiraz üzerine duruşma açarak genel hükümlere göre yargılamaya devam edeceği düzenlenmektedir. Böylece basit yargılama usulüne göre karar veren hakim ile genel hükümlere göre yargılama yapıp karar verecek hakimin farklı olması sağlanmış,
- Üçüncü fıkrada, ikinci fıkrada yapılan değişikliğe uygun olacak şekilde değişikliğe gidilmiş,
- Maddeye eklenen yedinci fıkrayla, basit yargılama usulü ile verilen karara yapılan itirazın yargılama giderine, vekalet ücretine veya maddi hataya ilişkin olması halinde, CMK m.268’de düzenlenen itiraz usulünün uygulanacağı düzenlenmiştir.
Taslak m.35 ile CMK m.253’de üç adet değişiklik öngörülmüştür;
- Üçüncü fıkraya eklenen cümle ile TCK m.125/2 bakımından hakaret suçu uzlaştırma kapsamından çıkarılmış, böylece Taslak m.30 ile TCK m.75’de öngörülen değişiklikle uyum sağlanmıştır.
- Dördüncü fıkrada yapılan değişiklikle, kendisine uzlaştırma teklifinde bulunulan şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kararını bildirme süresi 3 günden 7 güne çıkarılmıştır.
- Anayasa Mahkemesi’nin 26.07.2023 tarihli, 2023/43 E. ve 2023/141 K. sayılı kararında; iptal edilen 19. fıkranın beşinci cümlesi yeniden düzenlenmiş, uzlaşma sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağına ilişkin kural bakımından, uzlaşma anında tespit edilemeyen veya uzlaşmadan sonra ortaya çıkan zararlar hariç tutulmuştur.
Taslak m.36 ile CMK m.254’ün ikinci fıkrası, taslakla değiştirilmesi öngörülen HAGB hükmüne uygun olarak, edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde, sanık hakkında HAGB kararı yerine durma kararı verileceği ve uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmesi halinde mahkemece yargılamaya kaldığı yerden devam edileceği düzenlenmiştir.
Taslak m.37 ile CMK m.273’te yapılan değişiklikle, istinaf başvuru süresinin hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren başlayacağı düzenlenmiş ve 7 gün olan istinaf başvuru süresi 2 hafta olarak değiştirilmiştir. Bu değişikliğe uygun olarak, hükmün başvuru hakkı olanların yokluğunda açıklanması halinde, sürenin tebliğ tarihinden itibaren başlayacağını düzenleyen ikinci fıkranın yürürlükten kaldırılması ile üçüncü ve beşinci fıkrada 7 gün olarak düzenlenen sürelerin 2 hafta olarak değiştirilmesi öngörülmüştür. Tefhim usulü kaldırılmış, yerine tebligat usulü getirilmiş ve tebliğden itibaren 2 haftalık veya 1 aylık süreler benimsenmiştir. Böylece, sürelerde yeknesaklığın sağlanması hedeflenmiştir.
Taslak m.38 ile CMK m.291’de yapılan değişiklikle, temyiz başvuru süresinin hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren başlayacağı düzenlenmiş ve 15 gün olan temyiz başvuru süresi 2 hafta olarak değiştirilmiştir. Bu değişikliğe uygun olarak, hükmün başvuru hakkı olanların yokluğunda açıklanması halinde sürenin tebliğ tarihinden itibaren başlayacağını düzenleyen ikinci fıkranın yürürlükten kaldırılması öngörülmektedir.
Taslak m.39 ile CMK m.294’de yapılan değişiklikle, Taslak m.51 ile yürürlükten kaldırılması öngörülen CMK m.295’de yer alan, Cumhuriyet savcısının, temyiz dilekçesinde temyiz isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça belirteceğine dair cümle bu maddeye eklenmiştir.
Taslak m.40 ile CMK’ya Geçici Madde 6 eklenerek, yapılan değişikliklerin yürürlük tarihleri düzenlenmiştir.
Taslak m.50/5 kapsamında yapılan değişikliklerle, CMK’da yer alan sürelerde yeknesaklık sağlanması amaçlanmış olup; eski hale getirme kurumunda dilekçe verme süresi, KYOK kararına itiraz süresi, basit yargılama usulünde iddianameye ilişkin beyan ve savunmaları sunma süresi, genel itiraz süresi, istinaf isteminin hükmü veren mahkemece reddi kararına karşı başvuru süresi, istinaf dilekçesine cevap süresi, temyiz isteminin kabule değer sayılmamasından dolayı hükmü veren mahkemece reddi kararına karşı başvuru süresi, temyiz dilekçesine cevap süresi, tebliğnameye cevap süresi, sanık aleyhine BAM Cumhuriyet Başsavcısının itirazına cevap süresi, yargılamanın yenilenmesi istemine cevap süresi, delillerin toplanmasından sonra öngörülen görüş ve düşünceleri bildirme süresi iki hafta olarak belirlenmiştir.
Ek olarak; CMK m.308 uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ve CMK m.308/A uyarınca BAM Cumhuriyet Başsavcısının itiraz süresi 1 ay olarak belirlenmiş, Taslak m.50/5-d ile CMK m.272’de yapılan değişiklikle, istinafı mümkün olmayan hükümleri düzenleyen üçüncü fıkranın a bendinde yer alan adli para cezası miktarı 15.000 TL olarak değiştirilmiştir.
Taslak m.51 ile, kanun yoluna başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacağını öngören düzenlemelerle uyumlu olarak, CMK m.275, 293 ve 295’in yürürlükten kaldırılması öngörülmüştür.
Taslak m.52 ile CMK m.141’e eklenecek hükümlerle;
- Birinci fıkranın k bendine, adli kontrol işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkanlarından yararlandırılmayan kişilere de tazminat hakkı tanınacağı,
- Birinci fıkranın l bendine; konutunu terk etmemek veya uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tabi olmak ve bunları kabul etmek şeklindeki adli kontrol yükümlülükleri uygulandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen kişilere de tazminat hakkı tanınacağı,
- İkinci fıkranın l bendinde, belirtilen kararları veren mercilerin ilgiliye tazminat hakkı olduğunu bildireceği düzenlenmiştir.
Taslak m.53 ile CMK m.142’nin;
- İkinci fıkrasında “Ancak, 141 inci maddenin birinci fıkrasının (e), (f) ve (l) bentleri kapsamındaki istemler bakımından 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Tazminat Komisyonunun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Bu fıkra uyarınca 6384 sayılı Kanun kapsamında olmasına rağmen ağır ceza mahkemesine yapılan istemler, Komisyona gönderilir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren ve girmeyen istemler birlikte yapılmış ise ağır ceza mahkemesi görev alanına girmeyen istemleri ayırmak suretiyle Komisyona gönderir. Bu hallerde ağır ceza mahkemesine yapılan istem tarihi esas alınır.” ibaresine yer verilmiştir.
- Beşinci fıkrasında yapılan değişiklikle, 15 gün olan Hazinenin beyan ve itiraz süresi iki hafta olarak değiştirilmiştir.
- Sekizinci fıkrasında, karar yerinde görülmediği takdirde BAM tarafından işin esası hakkında karar verileceği ve bu kararın kesin olacağı düzenlenmiştir.
Taslak m.54 ile CMK m.144’de yapılması öngörülen değişiklikle; birinci fıkrada, CMK m.141’de yapılan değişiklikle uyumlu olarak, kanuna uygun olarak adli kontrol altına alınan kişilerin tazminat isteyemeyeceği düzenlenmiş ve buna uygun olarak e bendine adli kontrol altına alınma durumu da eklenmiştir.
Taslak m.55 ile CMK’ya Geçici Madde 7 eklenerek, CMK m.142’de yapılacak değişikliklerin ne zaman ve nasıl uygulanacağı düzenlenmiştir.
- Diğer Kanunlarda Öngörülen Değişiklikler
Taslak m.50/4 ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m.5’de değişiklik yapılması öngörülmüş; ikinci fıkrada, alt veya üst sınırlar arasında uygulama yapılmasını gerektirir nitelikteki adli para cezalarında cezanın alt sınırının 2.500 TL, üst sınırının 500.000 TL olarak uygulanacağı düzenlenmiştir. Ayrıca, üçüncü fıkrada yapılan değişiklikle; hapis süresinin belirlenmesinde bir gün karşılığı olarak belirlenen yüzmilyon Türk Lirası miktarı beşyüz Türk Lirası olarak değiştirilmiştir.
Taslak m.50/7 ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Geçici m.2’de değişiklik öngörülerek, sonuç olarak belirlenen 3000 TL dahil adli para cezasına mahkumiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamayacağına ilişkin hükümdeki miktar 15.000 TL olarak değiştirilmiştir.
Taslak m.50/8 ile Kabahatler Kanunu’nda öngörülen değişiklikler uyarınca;
- Taslak m.50/8-a ile Kabahatler Kanunu m.28 değiştirilerek, idari para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararların kesin olacağı miktar 3000 TL’den 15.000 TL’ye çıkarılmıştır.
- Taslak m.50/8-b ile Kabahatler Kanunu m.2 ile düzenlenen itiraz süresi, tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta olacak şekilde değiştirilmiştir.
- Değişikliklere İlişkin Karşılaştırmalı ve Açıklamalı Tablo
5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU |
||
MEVCUT MADDE |
TASLAK MADDESİ |
DEĞERLENDİREMELERİMİZ |
Madde 73 Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar (2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.
|
Taslak m.29 Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar (2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar. Ancak, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan hakaret suçu bakımından şikayet süresi, her ne suretle olursa olsun suç tarihinden itibaren bir yılı geçemez. |
Düzenlemeyle; soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan hakaret suçu bakımından şikayet süresinin, her ne suretle olursa suç tarihinden itibaren 1 yılı geçemeyeceği düzenlenmiş, böylelikle bu suç bakımından azami şikayet süresi belirlenmiştir. |
Madde 75 Önödeme (1) Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adli para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı ayı aşmayan suçların faili b) Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için Lirası üzerinden bulunacak miktarı, (6) Bu madde hükümleri; a) Bu Kanunda yer alan; 1. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi (98 inci maddenin birinci fıkrası),
birinci fıkrası),
|
Taslak m.30 Önödeme (1) Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adli para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı ayı aşmayan suçların faili; a) Adli para cezası maktu ise bu miktarı, değilse aşağı sınırını, b) Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için yüz Türk Lirası üzerinden bulunacak miktarı (6) Bu madde hükümleri; a) Bu Kanunda yer alan; 1. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi (98 inci maddenin birinci fıkrası), 2. Hakaret (125 inci maddenin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (b) ve (c) bendi ve dördüncü fıkrası), 3. Genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması (madde 171), 4. Çevrenin taksirle kirletilmesi (182 nci maddenin birinci fıkrası) 5. Özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma (264 üncü maddenin birinci fıkrası), 6. Suçu bildirmeme (278 inci maddenin birinci ve ikinci fıkraları), suçları, |
Maddenin birinci fıkrasında, Teklifle TCK m.52’de yapılması öngörülen değişikliğe uyum sağlanması amacıyla düzenleme yapılmıştır. “Kovuşturmanın mecburiliği” ilkesinin istisnası niteliğini taşıyan “önödeme” gibi alternatif yöntemler, belirli bir ceza eşiğinin altında bulunan suçları işleyen kişilerin, ceza infaz kurumlarının etkilerinden uzak tutulması, Devletin infaz külfetinden ve mahkemelerin iş yoğunluğundan kurtarılması amaçlarını taşımaktadır. Maddenin altıncı fıkrasında sayılan TCK m. 125’in ilgili maddeleri uyarınca; hakaret suçunun, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle hakaret suçunun işlenmesi, dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı veya kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi halinde, önödeme hükümleri tatbik edilebilecektir.
|
|
Taslak m.31 Geçici Madde 2 (1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla; a) 52 nci maddede ve 75 inci maddenin birinci fıkrasında, b) 5252 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında, yapılan düzenlemeler, 1/4/2024 tarihi ve sonrasında işlenen suçlar bakımından uygulanır. |
TCK’nın ön ödeme ve adli para cezasına ilişkin hükümleri ve Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli̇ Hakkında Kanun m. 5/2 ‘de yapılan düzenlemeler, 01.04.2024 tarihi ve sonrasında işlenen suçlar bakımından uygulanacaktır[1].
|
Madde 52 Adli para cezası (2) En az
|
Taslak m.50/3-a Adli para cezası (2) En az yüz ve en fazla beşyüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir. |
Adli para cezasının gün karşılığı tutarının güncellendiği, alt ve üst sınırlarının artırılarak; en az tutar 20 liradan 100 liraya, en fazla tutar ise 100 liradan 500 liraya çıkarılmıştır. Bugüne kadar gerçekleşen enflasyon ve paranın değer kaybı karşısında adli para cezasının etkin hale getirilmesinin hedeflendiği anlaşılmaktadır. |
Madde 63 Mahsup (1) Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün haller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir. Adli para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün |
Taslak m.50/3-b Mahsup (1) Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün haller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir. Adli para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün beşyüz Türk Lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirim yapılır. |
Yargılama sonucunda adli para cezası çıkması durumunda, hükme kadar geçen sürede hürriyeti bağlayıcı bir tedbir uygulanmış ise; geçen her gün, adli para cezasından 100 lira mahsup edilirken, bu tutar 500 liraya çıkarılmıştır. |
5271 SAYILI CEZA MUHAKEMESİ KANUNU |
||
MEVCUT MADDE |
TASLAK MADDESİ |
DEĞERLENDİREMELERİMİZ |
CMK m.231 Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması (5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder. (6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. (11) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir. (12) |
Taslak m.32 Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması (5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, müsadereye ilişkin hükümler hariç, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder. (6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir. (11) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir. Açıklanan veya yeni kurulan hükme itiraz edilebilir. İtiraz mercii ancak bu fıkradaki koşullarla sınırlı olarak bir değerlendirme yapabilir. (12) 272 nci maddenin üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi tarafından verilen kararlar hakkında 286 ncı madde hükümleri uygulanır. 272 nci maddenin üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ilk derece mahkemesi sıfatıyla bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay tarafından verilmesi halinde temyiz yoluna gidilebilir. İstinaf ve temyiz yolunda karar ve hüküm, usul ve esasa ilişkin hukuka aykırılıklar yönünden incelenir. |
Anayasa Mahkemesi’nin 01.06.2023 tarihli, 2022/120 E. ve 2023/107 K. sayılı kararı ile; onarıcı adalet anlayışının bir sonucu olarak ortaya çıkan ve başta “lekelenmeme hakkı”nı korumayı amaçlayan, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması (HAGB) kurumuna ilişkin Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 231. maddesindeki birçok fıkranın iptali öngörülmüştür. Bunların bir kısmında, iptal gerekçeleriyle bağlantılı olarak değişiklik yapılması önerilmiştir. Anayasa Mahkemesi, HAGB kararı verilmesi halinde müsadere kararlarının infazı bakımından belirsizlik olduğuna dikkat çektiğinden, CMK m.231/5’e “müsadereye ilişkin hükümler hariç” ibaresi eklenmiştir. Böylece; mülkiyet hakkı konusunda kişi aleyhine hareket edilerek, sanık hakkında verilen HAGB kararının kesinleşmesi ile birlikte, verilen müsadere kararının da hukuki sonuç doğuracağı açıklığa kavuşturularak, belirsizliğin giderilmesi öngörülmüştür. Müsadere yönünden HAGB’ye getirilmesi düşünülen düzenleme kanaatimizce hatalıdır. Dosyanın esasına bağlı olan müsadere kararı, açıklanmayan mahkumiyet hükmünün akıbetine bağlanmalıdır. Müsadereye konu eşya yasak maddeden değilse, fer’i niteliği itibariyle müsadere, bağlı olduğu mahkumiyet kararının ilan edilmesini ve kesinleşmesini takip eder. HAGB kararı kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü olmadığından, kanaatimizce müsadere kararı ya uygulanmamalı ya da denetimin sonu beklenerek hareket edilmelidir. Dava düşmüşse, ortada mahkumiyet kararı olamayacağından, ona bağlı müsadere kararı da verilemez. Dolayısıyla; mahkumiyete bağlı hükümler yönünden, denetim süresi kasti suç işlenmeden ve tedbire uygun olarak geçirildiğinden düşme kararı verilen dosyalar yönünden müsadere hatalı olacaktır. Çünkü HAGB usulüne uygun ilan edilmiş bir mahkumiyet hükmü değildir. Bu nedenle, Teklif Taslağında yer alan bu hüküm gözden geçirilmelidir. Yargılamanın başında; sanığa, HAGB kararı verilmesini kabul edip etmediğinin sorulmasının, sanık üzerinde baskı oluşturduğu ve istinaf kanun yolundan vazgeçilmesi sonucunu doğurduğu kabul edilmektedir. Bu gerekçe ile yeni kanun taslağında, CMK m.231/6’da yer alan ve HAGB kararı verilmesini sanığın kabulüne bağlayan hükmün iptali öngörülmüştür. Sanığın lehine olup, lekelenmeme hakkını koruyan HAGB’nin şartlarının oluşması halinde, bunun tatbiki sadece hakimin takdirine bırakılmıştır. Sanığın denetim süresi içinde yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde açıklanan hükme ve kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunun değerlendirilmesi neticesinde, mahkemece kurulacak yeni hükme itiraz edilebileceği düzenlenmiştir. İtiraz merciin ancak yine bu hükümde belirlenen koşullarla sınırlı olarak değerlendirme yapabileceği düzenlenerek, incelemenin hangi yönlerden yapılacağı konusundaki belirsizlik önlenmeye çalışılmıştır. Kanun taslağı ile; HAGB kararına karşı istinaf yolu öngörülürken, yükümlülükleri yerine getiremeyen sanık hakkında yapılan değerlendirme neticesinde mahkemece kurulacak yeni hükme karşı itiraz yolunun öngörülmüş olması dikkat çekmektedir. Çünkü sanığın, yükümlülükleri ihlal etmesi halinde açıklanan hüküm, istinaf incelemesinden geçmiş olabilecekken; sanığın, yükümlülükleri yerine getirememesi nedeniyle kurulacak yeni hüküm, yalnız itiraz incelemesine tabi olabilecektir. CMK m.231/12’deki değişiklik ile; HAGB kararlarına karşı itiraz kanun yolunun kaldırılacağı, CMK m.272/3 saklı kalmak üzere, istinaf yoluna başvurulabileceği öngörülmüştür. Buna göre; istinaf yoluna başvurulamayacak hükümler hakkında verilen HAGB kararları hariç olmak üzere, diğer HAGB kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilecektir. Bu başvuruların hem usul hem de esas yönünden inceleneceğinin açık hükme bağlanması öngörülmüştür. Bölge adliye mahkemesi tarafından verilen HAGB kararları bakımından temyiz edilebilirlik değerlendirmesi, CMK m.286 uyarınca yapılacaktır. Böylece, temyiz edilemez nitelikteki hükümlere ilişkin verilen HAGB kararları haricindeki kararlar temyiz edilebilecektir. CMK m. 272/3 hükmü saklı kalmak üzere, HAGB kararının, ilk derece mahkemesi sıfatıyla bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay tarafından verilmesi halinde temyiz yoluna gidilebileceğin açıkça düzenlenmesi öngörülmüştür. Temyiz yolunda da karar ve hüküm, usul ve esasa ilişkin hukuka aykırılıklar yönünden incelenecektir. |
CMK m.247 Kaçağın tanımı (3) Kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabilir. Ancak, daha önce sorgusu yapılmamış ise, mahkumiyet kararı verilemez. |
Taslak m.33 Kaçağın tanımı (3) Kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabilir. Ancak, daha önce sorgusu yapılmamış ise, mahkumiyet ve ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez. |
Değişikliğin öngörüldüğü bu madde; Anayasa Mahkemesi’nin 22.03.2022 tarihli, 2022/145 E. ve 2023/59 K. sayılı kararıyla iptal edilmiştir. İptal kararı, 10.05.2023 tarihinde, dokuz ay sonra yürürlüğe girmek üzere, Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Hükmün güncel hali, sorgusu yapılmamış sanık hakkında mahkumiyet hükmü verilmesinin önüne geçerek, Anayasa m.38/4’de düzenlenen masumiyet karinesinin korunması amaçlamaktadır. Ancak hükmün güncel haline göre; sorgusu yapılmamış sanık hakkında, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesine engel bir durum bulunmamaktadır. Oysa ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın suçu işlediğinin kabulüne dayanır. Dolayısıyla hükme, sanığın sorgusunun yapılmadan ceza verilmesinin yer olmadığı kararının verilemeyeceği ifadesi eklenerek, masumiyet ilkesinin güvence altına alınması amaçlanmaktadır. |
CMK m.252 Basit yargılama usulünde itiraz (2) İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılır ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur. Taraflar gelmese bile duruşma yapılır ve yokluklarında 223 üncü madde uyarınca hüküm verilebilir. Taraflara gönderilecek davetiyede bu husus yazılır. Duruşmadan önce itirazdan vazgeçilmesi halinde duruşma yapılmaz ve itiraz edilmemiş sayılır. (3) Mahkeme, ikinci fıkra uyarınca hüküm verirken, 251 inci madde kapsamında basit yargılama usulüne göre
|
Taslak m.34 Basit yargılama usulünde itiraz (2) İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece dosya, o yerde birden fazla asliye ceza mahkemesi bulunması halinde tevzi kriterlerine göre belirlenen asliye ceza mahkemesine gönderilir ve bu mahkemece duruşma açılarak genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur. Tek asliye ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde ise, aynı mahkemede yetkili başka bir hakim varsa bu hakim tarafından; aksi halde adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu başkanınca görevlendirilen hakim tarafından duruşma açılır ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur. Taraflar gelmese bile duruşma yapılır ve yokluklarında 223 üncü madde uyarınca hüküm verilebilir. Taraflara gönderilecek davetiyede bu husus yazılır. Duruşmadan önce itirazdan vazgeçilmesi halinde duruşma yapılmaz ve itiraz edilmemiş sayılır. (3) Mahkeme, ikinci fıkra uyarınca hüküm verirken, 251 inci madde kapsamında basit yargılama usulüne göre verilen hükümle bağlı değildir. Ancak, itirazın sanık dışındaki kişiler tarafından yapıldığı hallerde 251 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca indirim uygulanır. (7) Birinci fıkradaki itirazın, yargılama giderine, vekalet ücretine veya maddi hataya ilişkin olması halinde 268 inci maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanır. Mercii bu sebepler yönünden incelemesini yapar ve kararını gereği için mahkemesine gönderir. |
Basit yargılama usulünün amacı; belli bir yaptırım ağırlığına kadar olan suçlar bakımından, kovuşturma aşamasında duruşma açılmaksızın karar verilerek, hızlı bir yargılamanın yapılmasını sağlamak ve yargılama makamlarının bu anlamda iş yükünü hafifletmektir. Anayasa Mahkemesi, 22.06.2023 tarihli, 2020/79 E. ve 2023/113 K. sayılı kararıyla; CMK m.252’nin ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları iptal edilmiştir. Kanun teklifi taslağında öngörülen değişiklikler aracılığıyla, basit yargılama usulünün Anayasa’ya uygun hale getirilmesi amaçlanmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçesi; basit yargılama usulü neticesinde verilen hükme itiraz edilmesi halinde, kararın yine aynı mahkemece incelenecek olmasının, tarafsız mahkemede yargılanma hakkını ihlal ettiğine dikkat çekmektedir. Her ne kadar CMK m.252, mahkemenin, kovuşturma evresinde dosyaya eklenecek yeni delilleri değerlendireceği, bu nedenle tarafsızlık ilkesinin ihlal edilmeyeceği düşüncesiyle düzenlenmişse de, mahkemelerin tarafsızlığı bakımından önemli olan, mahkemelerin gerçekten tarafsız olduğu kadar, tarafsız görünüme de sahip olmasıdır. Bundan hareketle; basit yargılama usulünde hükme itiraz edilmesi halinde, bu hükmün, hükmü veren mahkemece değil, tevzi kriterlerine göre belirlenen asliye ceza mahkemesince incelenmesi öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesi; sanık dışındaki kişilerce, sanık hakkındaki beraat hükmüne itiraz edilmesi ve bu itirazın sonucunda sanığın mahkumiyetine karar verilmesi durumunda, sanığın cezasında indirim uygulanmamasını hukuk devleti ilkesine aykırı bulmuştur. Çünkü CMK m.252/3 uyarınca; sanık hakkında basit yargılama usulü neticesinde mahkumiyet hükmü kurulduğunda, cezasında indirim uygulanması öngörülmüşken, itiraz değerlendirmesi neticesinde ilk defa kurulan mahkumiyet hükmünde cezada indirim uygulanamamaktadır. Bu nedenle, hükme sanık dışındaki kişilerce itiraz edilmesi sonucunda sanığın mahkumiyetine karar verildiğinde de indirim yapılması öngörülmektedir. CMK m.252’ye eklenmesi teklif edilen 7. fıkra; sanığın itirazının yargılama giderlerine, vekalet ücretine veya maddi hataya ilişkin olması halinde, sanık hakkında yapılan ceza indiriminin korunmasına yöneliktir. Bu değişikliğin kabulü sayesinde sanığın, yalnız maddi hataların düzeltilmesi için bulunduğu itiraz nedeniyle kendisi aleyhine sonuç oluşmayacak, basit yargılama usulü neticesinde beraat veya cezasında indirim uygulanarak kurulan mahkumiyet hükmü korunacaktır. Bu durumda incelemenin yalnızca bu sebepler yönünden yapılacağına taslakta açıkça yer verilmiştir. |
CMK m.253 Uzlaştırma (3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda (4) Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tabi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması halinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanuni temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren
(19) Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. (…) açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.
|
Taslak m.35 Uzlaştırma (3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, ısrarlı takip suçunda (madde 123/A) ve hakaret suçunda (125 inci maddenin ikinci fıkrası), uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması halinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz. (4) Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tabi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması halinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanuni temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren yedi gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır. (19) Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, uzlaşma anında tespit edilemeyen veya uzlaşmadan sonra ortaya çıkan zararlar hariç, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır. |
CMK m.253/3’e yapılması öngörülen ekleme ile; TCK m.125/2 uyarınca hakaret suçunun, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti aracılığıyla işlenmesi halinde, uzlaştırma hükümlerinin uygulanmayacağı kabul edilmekte, bu şekilde işlenen suçun önödeme kapsamına alınması amaçlanmaktadır. Uzlaşma teklifinde bulunulmasından itibaren üç gün içinde kararın bildirilmediği takdirde, teklifin reddedileceği kabulü bakımından süre yedi güne çıkarılarak, mağduriyetlerin önüne geçilmeye çalışılmıştır. Anayasa Mahkemesi; uzlaşmanın sağlanması halinde, o an mevcut olan veya olmayan zarar ayırımına gitmeksizin tazminat davası açılamayacağını düzenleyen hükmü, bunun mahkemeye erişim hakkını ölçüsüz şekilde kısıtlayacağı gerekçesiyle iptal etmiştir. Yapılması teklif edilen değişiklikte; uzlaşmanın sağlanması halinde, uzlaşma anında tespit edilemeyen veya uzlaşmadan sonra ortaya çıkan zararlar hariç olmak üzere, diğer zararlar hakkında soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davasının açılamayacağı, bu hususta açılmış davalardan ise feragat edilmiş sayılacağı düzenlenerek, hak arama hürriyeti kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı güvence altına alınmaktadır.
|
CMK m. 254 Mahkeme tarafından uzlaştırma (2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, |
Taslak m.36 Mahkeme tarafından uzlaştırma (2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, durma kararı verilir. Durma süresince zamanaşımı işlemez. Uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkemece yargılamaya kaldığı yerden devam olunur. |
Uzlaşma sonucunda sanığın edimi yerine getirmesinin ileri bir tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde; sanık hakkında HAGB kararı verilmesi yerine, durma kararının verileceği ve durma süresince zamanaşımının işlemeyeceğinin düzenlenmesi teklif edilmiştir. Böylece, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi durumunda; sanığın da lehine olduğu gözönünde bulundurularak, hükmün açıklanması değil, mahkemece yargılamaya kalındığı yerden devam edileceği öngörülmektedir.
|
CMK m.273 İstinaf istemi ve süresi (1) İstinaf istemi, hükmün
(3) Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, mahkemelerinin yargı çevresi içerisindeki asliye mahkemelerinin hükümlerine karşı, kararın o yer Cumhuriyet başsavcılığına geliş tarihinden itibaren (5) Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde açıkça gösterir. Bu istem ilgililere tebliğ edilir. İlgililer, tebliğ tarihinden itibaren |
Taslak m.37 İstinaf istemi ve süresi (1) İstinaf istemi, hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hakime onaylattırılır. Tutuklu sanık hakkında 263üncü madde hükmü saklıdır. (3) Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, mahkemelerinin yargı çevresi içerisindeki asliye mahkemelerinin hükümlerine karşı, kararın o yer Cumhuriyet başsavcılığına geliş tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna başvurabilirler. (5) Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde açıkça gösterir. Bu istem ilgililere tebliğ edilir. İlgililer, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde bu husustaki cevaplarını bildirebilirler. |
Anayasa Mahkemesi 26.07.2023 tarihli, 2022/144 E. ve 2023/137 K. sayılı iptal kararında; hükmün gerekçesini bilmeyen tarafın, kanun yoluna başvuru hakkını gereği gibi kullanamayacağını, hakkın etkin kullanımı için kararın taraflara bildirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu karara istinaden, CMK m.273/1’de yer alan “hükmün açıklanması” ifadesinin, “hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edilmesi” şeklinde değiştirilmesi teklif edilmiş, böylece uygulamada kendisine yer edinmiş olan ve muhakeme süjelerine emek ve masraf bakımından külfet olduğu kabul edilen süre tutum dilekçesi ve kararın tebliğinden sonra ayrıntılı istinaf/temyiz dilekçesi verilmesi uygulamasından uzaklaşılmaya çalışılmıştır. Hak kayıplarının önüne geçmek amacıyla, kanun yoluna ilişkin olup, “gün” olarak belirlenen sürelerin “hafta” ve “ay” olarak değiştirilmesi, bu suretle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) düzenlenen sürelerle uyumun sağlanması öngörülmüş, CMK m.273’de düzenlenen, kanun yoluna ilişkin sürelerin yedi günden, iki haftaya çıkarılması teklif edilmiştir. |
CMK m.291 Temyiz isteme ve süresi (1) Temyiz istemi, hükmün
|
Taslak m.38 Temyiz isteme ve süresi (1) Temyiz istemi, hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hakime onaylattırılır. Tutuklu bulunan sanık hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır.
|
CMK m. 294/1’e eklenmesi öngörülen cümle ile; Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın lehine veya aleyhine olduğunu açıkça belirtmesi gerektiği öngörülmüştür. Bu cümlenin eklenme sebebi, istinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru süresinin, kararın tebliğiyle başlayacağını öngören değişiklik teklifidir. Çünkü bu değişiklik, “temyiz gerekçesi” başlıklı CMK m.295 hükmünün yürürlükten kalkması sonucunu meydana getirecektir. Savcının sanık lehine veya aleyhine başvuruda bulunduğu konusundaki tereddütlerin giderilmesi için, buna ilişkin yükümlülüğünün CMK m.294/1’e eklenmesi teklif edilmiştir. |
CMK m.294 Temyiz başvurusunun içeriği (1) Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. |
Taslak m.39 Temyiz başvurusunun içeriği (1) Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça belirtir. |
CMK m. 294/1’e eklenmesi öngörülen cümle ile; Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın lehine veya aleyhine olduğunu açıkça belirtmesi gerektiği öngörülmüştür. Bu cümlenin eklenme sebebi, istinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru süresinin, kararın tebliğiyle başlayacağını öngören değişiklik teklifidir. Çünkü bu değişiklik, “Temyiz Gerekçesi” başlıklı CMK m.295 hükmünün yürürlükten kalkması sonucunu meydana getirecektir. Savcının sanık lehine veya aleyhine başvuruda bulunduğu konusundaki tereddütlerin giderilmesi için, buna ilişkin yükümlülüğünün CMK m.294/1’e eklenmesi teklif edilmiştir. |
|
Taslak m.40 Geçici Madde 6 (1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla bu Kanunda yapılan düzenlemelerin yürürlüğe girmesi bakımından aşağıdaki hükümler uygulanır: a) Eski hale getirme kurumuna ilişkin olarak 41 inci maddenin birinci fıkrasında yapılan değişiklik, 1/4/2024 tarihinde ve sonrasında kalkan engeller bakımından uygulanır. Bu tarihten önce kalkan engeller bakımından bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam olunur. b) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz süresine ilişkin olarak 173 üncü maddenin birinci fıkrasında yapılan değişiklik, 1/4/2024 tarihinde ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilen kararlar hakkında bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam olunur. c) Kanun yollarına başvuru şekli ve süreleri ile bu sürelerin tebliğden itibaren başlamasına ve cevap sürelerine ilişkin 268, 273, 276, 277, 291, 294, 296, 297, 308, 308/A, 319 ve 320 nci maddelerde yapılan değişiklikler, 1/4/2024 tarihinde ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilen kararlar hakkında bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan değişikliklerden önceki hükümler ile yürürlükten kaldırılan hükümlerin uygulanmasına devam olunur. ç) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla yürürlükten kaldırılan; 275 inci maddenin ikinci fıkrası, 293 üncü maddenin ikinci fıkrası ve 295 inci maddesi hükümlerinin, 1/4/2024 tarihinden önce verilen kararlar bakımından uygulanmasına devam olunur. d) Temyiz süresi ile bu sürenin kararın tebliğinden itibaren işlemeye başlamasına ve cevap süresine ilişkin 291, 296 ve 297 nci maddelerde yapılan değişiklikler, 23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında olup da 1/4/2024 tarihinde ve sonrasında verilen kararlar hakkında da uygulanır. (2) a) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla 231 inci maddenin onbirinci ve onikinci fıkrasında yapılan kanun yoluna ilişkin değişiklikler, 1/4/2024 tarihi ve sonrasında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları hakkında uygulanır. b) 1/4/2024 tarihinden önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları hakkında itiraz kanun yolunun uygulanmasına devam olunur. Bu itirazlar, bu maddeyi ihdas eden Kanunla 231 inci maddenin onikinci fıkrasında yapılan değişiklikten önceki hükümlere göre sonuçlandırılır. c) 1/4/2024 tarihinden önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarıyla ilgili olarak 231 inci maddenin onbirinci fıkrası gereğince hükmün açıklanması veya yeniden kurulması halinde, bu maddeyi ihdas eden Kanunla 231 inci maddenin onbirinci fıkrasında yapılan değişiklikten önceki kanun yoluna ilişkin hükümler uygulanır. ç) 1/4/2024 tarihinden önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları bakımından sanığın kabul etmesi şartı aranmaya devam olunur. (3) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla 251 inci ve 252 nci maddelerde yapılan düzenlemeler 1/4/2024 tarihinde yürürlüğe girer. (4) Soruşturma veya kovuşturma evresinde olup da bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla uzlaşmanın sağlanmış olduğu dosyalar bakımından bu maddeyi ihdas eden Kanunla 253 üncü maddenin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklik ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 75 inci maddesinin altıncı fıkrasında yapılan değişiklik uygulanmaz. Bu dosyalar, 253 üncü maddenin üçüncü fıkrasının değişiklikten önceki hükümlerine göre sonuçlandırılır. (5) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 254 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen dosyalar bakımından bu maddeyi ihdas eden Kanunla 254 üncü maddenin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik uygulanmaz. Bu dosyalar, 254 üncü maddenin ikinci fıkrasının değişiklikten önceki hükümlerine göre sonuçlandırılır. (6) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla 5237 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yapılan düzenleme, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla soruşturma veya kovuşturma evresine geçilmiş dosyalar bakımından uygulanmaz. (7) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla 272 nci maddede yapılan düzenleme 1/4/2024 tarihinde yürürlüğe girer. |
Teklifin kabulü halinde; düzenlemelerin yürürlüğe gireceği zaman, işbu geçiş hükmü ile belirlenmiştir. Dolayısıyla hükümde belirtilen tarihlere kadar mevcut düzenlemelerin tatbiki öngörülerek, uygulamada tereddüt ve hak kayıplarının yaşanmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
|
Madde 41 Eski hale getirme dilekçesi (1) Eski hale getirme dilekçesi, engelin kalkmasından itibaren |
Taslak m.50/5-a Eski hale getirme dilekçesi (1) Eski hale getirme dilekçesi, engelin kalkmasından itibaren iki hafta içinde, süreye uyulduğunda usule ilişkin işlemleri yapacak olan mahkemeye verilir. |
Eski hale getirme dilekçesi vermek için verilen süre; yeknesaklığın sağlanması için, engelin kalkmasında itibaren tanınan 7 günlük süre 2 haftaya çıkarılmıştır. |
Madde 173 Cumhuriyet savcısının kararına itiraz (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren |
Taslak n.50/5-b Cumhuriyet savcısının kararına itiraz (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine itiraz edebilir. |
KYOK kararına karşı itiraz süresi 15 günden 2 haftaya çevrilmiştir. Bunun sebebi de; Ceza Muhakemesi Kanunu m.39’da gün ve hafta olarak düzenlenen sürelerde, son başvuru anının farklılık göstermesidir. Yine bu düzenlemeyle de başvurular için yeknesaklık sağlanması için süre 2 hafta olarak değiştirilmiştir. |
Madde 251 Basit yargılama usulü (2) Basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği takdirde mahkemece iddianame; sanık, mağdur ve şikayetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını |
Taslak m.50/5-c Basit yargılama usulü (2) Basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği takdirde mahkemece iddianame; sanık, mağdur ve şikayetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını iki hafta içinde yazılı olarak bildirmeleri istenir. Tebligatta duruşma yapılmaksızın hüküm verilebileceği hususu da belirtilir. Ayrıca, toplanması gereken belgeler, ilgili kurum ve kuruluşlardan talep edilir. |
Basit yargılama usulünde; iddianame, mağdur ve şikayetçiye tebliğ edilmektedir, tebliğ sonrası beyan ve savunmaların alınması için tanınan süre 15 günden 2 haftaya çevrilmiştir. Burada da amaç yeknesaklığın sağlanmasıdır. |
Madde 268 İtiraz usulü ve inceleme mercileri (1) Hakim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hallerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hakim onaylar. 263 üncü madde hükmü saklıdır. |
Taslak m.50/5-ç İtiraz usulü ve inceleme mercileri (1) Hakim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hallerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren iki hafta içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hakim onaylar. 263 üncü madde hükmü saklıdır. |
Hakim ve mahkeme kararlarına karşı itiraz süresi yeknesaklığın sağlanması için 7 günden 2 haftaya çıkarılmıştır. Maddede sürenin, ilgililerin kararı öğrendiği tarihten itibaren başlayacağı düzenlenmektedir. Süreler bakımından yeknesaklık sağlanmaya çalışılmışsa da, bu ve diğer hükümlerde de sürenin öğrenmeden değil, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlaması gerektiğini düşünmekteyiz. |
Madde 272 İstinaf (3) Ancak; a) Hapis cezasından çevrilen adli para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen |
Taslak m.50/5-d İstinaf (3) Ancak; a) Hapis cezasından çevrilen adli para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen onbeşbin Türk Lirası dahil adli para cezasına mahkumiyet hükümlerine, |
İstinaf edilebilecek adli para cezalarının alt sınırı, bir önceki düzenlemeden bu yana değişen iktisadi durum sebebiyle, 3.000 liradan 15.000 liraya çıkarılmıştır. |
Madde 276 İstinaf isteminin hükmü veren mahkemece reddi (2) İstinaf başvurusunda bulunan Cumhuriyet savcısı veya ilgililer, ret kararının kendilerine tebliğinden itibaren |
Taslak m.50/5-e İstinaf isteminin hükmü veren mahkemece reddi (2) İstinaf başvurusunda bulunan Cumhuriyet savcısı veya ilgililer, ret kararının kendilerine tebliğinden itibaren iki hafta içinde bölge adliye mahkemesinden bu hususta bir karar vermesini isteyebilirler. Bu takdirde dosya bölge adliye mahkemesine gönderilir. Ancak, bu nedenle hükmün infazı ertelenemez. |
İstinaf başvurusu reddedilen ilgiliye, bu konuda bir karar vermesi için BAM’a başvuru hakkı tanınmıştır. Bu süre, ret kararının kendisine tebliğinden itibaren 7 günden 2 haftaya çıkarılmıştır. Bu düzenleme de yeknesaklık maksadıyladır ve başvurucu lehinedir. |
Madde 277 İstinaf isteminin tebliği ve cevabı (1) 276 ncı maddeye göre hükmü veren mahkemece reddedilmeyen istinaf dilekçesi veya beyana ilişkin tutanağın bir örneği karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı taraf, tebliğ tarihinden itibaren |
Taslak m.50/5-f İstinaf isteminin tebliği ve cevabı (1) 276 ncı maddeye göre hükmü veren mahkemece reddedilmeyen istinaf dilekçesi veya beyana ilişkin tutanağın bir örneği karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı taraf, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde yazılı olarak cevabını verebilir. |
İstinaf talebinde bulunan kişinin, istinaf talebi kabul edilirse, talepte bulunanın karşı tarafına cevap hakkı tanınmıştır. Karşı tarafın cevap süresi, başvuranın istinaf talebenin kendisine tebliğinden itibaren 7 günden 2 haftaya çıkarılmıştır. |
Madde 296 Temyiz isteminin kabule değer sayılmamasından dolayı hükmü veren mahkemece reddi (2) Temyiz eden, ret kararının kendisine tebliğinden itibaren |
Taslak m.50/5-g Temyiz isteminin kabule değer sayılmamasından dolayı hükmü veren mahkemece reddi (2) Temyiz eden, ret kararının kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtaydan bu hususta bir karar vermesini isteyebilir. Bu takdirde dosya Yargıtaya gönderilir. Ancak, bu nedenden dolayı hükmün infazı ertelenemez. |
Temyiz edenin, temyiz talebinin ilk derece veya istinafça reddedilmesi durumunda, Yargıtay tarafından bu konuda karar verilmesi için talepte bulunma hakkı vardır. Temyiz edenin talebi reddedilirse, reddin kendisine tebliğinden itibaren talepte bulunma süresi 7 günden 2 haftaya çıkarılmıştır. |
Madde 297 Temyiz dilekçesinin tebliği ve cevabı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının görevi (1) 296 ncı maddeye göre hükmü veren bölge adliye mahkemesince reddedilmeyen temyiz istemine ilişkin dilekçesinin bir örneği karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı taraf, tebliğ tarihinden itibaren (3) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname, hükmü temyiz etmeleri veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi halinde sanık veya müdafii ile katılan veya vekillerine ilgili dairesince tebliğ olunur. İlgili taraf tebliğden itibaren bir hafta içinde yazılı olarak cevap verebilir. |
Taslak m.50/5-ğ Temyiz dilekçesinin tebliği ve cevabı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının görevi (1) 296 ncı maddeye göre hükmü veren bölge adliye mahkemesince reddedilmeyen temyiz istemine ilişkin dilekçesinin bir örneği karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı taraf, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde yazılı olarak cevabını verebilir. (3) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname, hükmü temyiz etmeleri veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi halinde sanık veya müdafii ile katılan veya vekillerine ilgili dairesince tebliğ olunur. İlgili taraf tebliğden itibaren iki hafta içinde yazılı olarak cevap verebilir. |
Temyiz talebinde bulunan kişinin, temyiz talebi kabul edilirse, talepte bulunanın karşı tarafına cevap hakkı tanınmıştır. Karşı tarafın cevap süresi, başvuranın temyiz talebenin kendisine tebliğinden itibaren 7 günden 2 haftaya çıkarılmıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tebliğname düzenlenmesi durumda, hükmü temyiz edenlere veya hakkında olumsuz görüş bildirilen sanık veya müdafine tebliğ edilir. İlgilinin tebliğnameye yazılı olarak cevap süresi 1 haftadan 2 haftaya çıkarılarak yeknesaklık sağlanmaya çalışılmıştır. |
Madde 308 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi (1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re'sen veya istem üzerine, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren |
Taslak m.50/5-h Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi (1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re'sen veya istem üzerine, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren bir ay içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz. |
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının, Yargıtay ceza dairesinin kararına itiraz süresi (308 İtirazı), kararın kendisine verildiği tarihten itibaren 30 gün iken 1 aya çevrilmiştir. Böylelikle; CMK m.39 uyarınca, gün, hafta, ay şeklinde belirlenen sürelerin farklı sonuç oluşturmasının önüne geçmek için yeknesak düzenlemeler amaçlanmıştır. |
Madde 308/A Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının itiraz yetkisi (1) (Değişik cümle: 28/3/2023-7445/22 md.) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, re’sen veya istem üzerine, kararın kendisine verildiği tarihten itibaren 17/10/2019-7188/30 md.) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı itirazı incelemek üzere ceza daireleri başkanlar kuruluna gönderir. Kurula gönderilen itiraz hakkında, kararına itiraz edilen dairenin başkanı veya görevlendireceği üye tarafından kurula sunulmak üzere bir rapor hazırlanır. (Ek cümleler: 17/10/2019-7188/30 md.) Kurulun itirazın kabulüne ilişkin kararları, gereği için dairesine gönderilir. Kurulun verdiği kararlar kesindir. Dörtten fazla ceza dairesi olan bölge adliye mahkemelerinde Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından daire başkanları arasından belirlenen ve dört üyeden oluşan başkanlar kurulu bu incelemeyi yapar. Başkanlar kurulunun bu maddeye ilişkin çalışma usul ve esasları, Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir. |
Taslak m50/5-ı Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının itiraz yetkisi (1) (Değişik cümle: 28/3/2023-7445/22 md.) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, re’sen veya istem üzerine, kararın kendisine verildiği tarihten itibaren bir ay içinde kararı veren daireye itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz. (Ek cümleler: 28/3/2023-7445/22 md.) Sanık aleyhine itiraz edilebilmesi için kararı etkileyecek nitelikte esaslı bir hatanın bulunması zorunlu olup, bu itiraz sanık veya müdafiine daire tarafından tebliğ olunur. Tebligat, ilgililerin dava dosyasından belirlenen son adreslerine yapılmasıyla geçerli olur. İlgililer, tebliğden itibaren iki hafta içinde yazılı olarak cevap verebilir. (Değişik cümleler: 17/10/2019-7188/30 md.) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı itirazı incelemek üzere ceza daireleri başkanlar kuruluna gönderir. Kurula gönderilen itiraz hakkında, kararına itiraz edilen dairenin başkanı veya görevlendireceği üye tarafından kurula sunulmak üzere bir rapor hazırlanır. (Ek cümleler: 17/10/2019-7188/30 md.) Kurulun itirazın kabulüne ilişkin kararları, gereği için dairesine gönderilir. Kurulun verdiği kararlar kesindir. Dörtten fazla ceza dairesi olan bölge adliye mahkemelerinde Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından daire başkanları arasından belirlenen ve dört üyeden oluşan başkanlar kurulu bu incelemeyi yapar. Başkanlar kurulunun bu maddeye ilişkin çalışma usul ve esasları, Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir. |
BAM Cumhuriyet Başsavcısının, Yargıtay ceza dairesinin kararına itiraz süresi, kararın kendine verildiği tarihten itibaren 30 gün iken 1 aya çevrilmiştir. İlgililerin itirazın kendilerine tebliğ ile başlayan yazılı cevap verme süresi 7 günden 2 haftaya çıkarılmıştır. Böylelikle; CMK m.39 uyarınca, gün, hafta, ay şeklinde belirlenen sürelerin farklı sonuç oluşturmasının önüne geçmek için yeknesak düzenlemeler amaçlanmıştır. |
Madde 319 Yenileme isteminin kabule değer görülmemesi nedenleri ve kabulü halinde yapılacak işlem (2) Aksi halde yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa |
Taslak m.50/5-i Yenileme isteminin kabule değer görülmemesi nedenleri ve kabulü halinde yapılacak işlem (2) Aksi halde yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa iki hafta içinde bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunur. |
Yargılamanın yenilenmesi istemi hakkında bir diyeceğinin olup olmadığı hakkında Cumhuriyet savcısı ve ilgiliye verilen süre 7 günden 2 haftaya çıkarılmıştır. Bu sürenin, bildirimin ilgiliye tebliğ ile başlayacağı anlaşılmaktadır. |
Madde 320 Delillerin toplanması (3) Delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden |
Taslak m.50/5-j Delillerin toplanması (3) Delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden iki haftalık süre içinde görüş ve düşüncelerini bildirmeleri istenir. |
Yargılamanın yenilenmesinde delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısından ve hakkında hüküm kurulmuş kişiden görüşleri için verilen süre 7 günden 2 haftaya çıkarılmıştır. |
Madde 275 İstinaf başvurusunun etkisi (1) Süresi içinde yapılan istinaf başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller.
|
Taslak m.51 İstinaf başvurusunun etkisi (1) Süresi içinde yapılan istinaf başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller. |
CMK m.275/2 yürürlükten kaldırılmıştır. Böylelikle “süre tutum” dilekçesi adı ile bilinen usule gerek kalmadan, yalnızca istinaf talebinde bulunmak yeterli hale gelmiştir. |
Madde 293 Temyiz başvurusunun etkisi (1) Süresi içinde yapılan temyiz başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller.
|
Taslak m.51 Temyiz başvurusunun etkisi (1) Süresi içinde yapılan temyiz başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller. |
CMK m.293/2 hükmü iptal edilmiştir. Böylelikle “süre tutum” dilekçesi adı ile bilinen usule gerek kalmadan, yalnızca temyiz talebinde bulunmak yeterli hale gelmiştir. |
|
Taslak m.51 Temyiz gerekçesi |
CMK m.295 hükmü iptal edilmiştir. Böylelikle istinafa başvuruda olduğu gibi, temyiz başvurusunda da gerekçe gösterme zorunluluğu ortadan kalkmıştır. |
Madde 141 Tazminat İstemi (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında; k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkanlarından yararlandırılmayan, Kişiler, maddi ve manevi her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler. (2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.
|
Taslak m.52 Tazminat İstemi (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında; k) Yakalama, adli kontrol veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkanlarından yararlandırılmayan, l) Konutunu terk etmemek veya uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tabi olmak ve bunları kabul etmek şeklindeki adli kontrol yükümlülükleri uygulandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, Kişiler, maddi ve manevi her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler. (2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (l) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.
|
CMK m.141/1/(k) bendinde yapılan değişiklikle, yakalama ve tutuklama tedbirlerinin yanına “adli kontrol” tedbiri de eklenmiş ve adli kontrol tedbirine ilişkin kanunda öngörülen başvuru imkanlarından yararlandırılmayan kişilerin tazminat isteminde bulunabilecekleri kabul edilmiştir. CMK m.141 hükmüne (l) bendi eklenmek suretiyle; hakkında CMK m.109/3/(e) bendinde düzenlenen adli kontrol yükümlülüğü ile CMK m.109/3/(j) bendinde düzenlenen adli kontrol yükümlülüğü uygulanan kişiler bakımından da haklarında kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilmesi halinde, maddi veya manevi tazminat talebinde bulunma imkanı getirilmiştir. Son olarak CMK m.141/2’de yapılan düzenlemeyle; maddeye yeni eklenen (l) bendinde sayılan adli kontrol yükümlülükleri uygulandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlarına karar verilen kişilere, ilgili merciler tarafından tazminat haklarının bulunduğunun bildirileceği hüküm altına alınmıştır. |
Madde 142 Tazminat İsteminin Koşulları (2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır. (5) Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını (8) Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır. |
Taslak m.53 Tazminat İsteminin Koşulları (2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır. Ancak, 141 inci maddenin birinci fıkrasının (e), (f) ve (l) bentleri kapsamındaki istemler bakımından 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Tazminat Komisyonunun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Bu fıkra uyarınca 6384 sayılı Kanun kapsamında olmasına rağmen ağır ceza mahkemesine yapılan istemler, Komisyona gönderilir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren ve girmeyen istemler birlikte yapılmış ise ağır ceza mahkemesi görev alanına girmeyen istemleri ayırmak suretiyle Komisyona gönderir. Bu hallerde ağır ceza mahkemesine yapılan istem tarihi esas alınır. (5) Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını iki hafta içinde yazılı olarak bildirmesini ister. (8) Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır. Karar yerinde görülmezse bölge adliye mahkemesince işin esası hakkında karar verilir. Bölge adliye mahkemelerince bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir. |
CMK m.142/2’de yapılan değişiklikle; CMK m.141/1/(e)-(f)-(l) bentleri bakımından CMK m.142 değil, 6384 sayılı Tazminat Komisyonunun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kanun hükümleri uygulanması öngörülmüştür. Kanunun açık hükmüne rağmen 6384 sayılı Kanun kapsamına giren ve Tazminat Komisyonunca karara bağlanması gereken tazminat istemleri hakkında yetkili ağır ceza mahkemesine başvuru yapılması halinde ise bu istem Komisyona gönderilecektir. Buna ek olarak, şüpheli veya sanığın Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren ve girmeyen istemleri birlikte yapması halinde de ağır ceza mahkemesi, görev alanına girmeyen istemleri ayırmak suretiyle yine Tazminat Komisyonu’na gönderecektir. Bu hallerde ağır ceza mahkemesine yapılan istem tarihi esas alınacaktır. CMK m.142/5’de yapılan değişiklikle; yetkili ağır ceza mahkemesinin Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine dilekçe ve eklerinin bir örneğini tebliğ ettikten sonra, temsilcinin var olan beyan ve itirazlarını on beş günlük bildirme süresi iki hafta olarak düzenlenmiş ve böylece işbu Teklifte yer alan sürelerin yeknesaklaştırılmasına ilişkin düzenlemelere uyum sağlanması amaçlanmıştır. CMK m.142/8’e yapılan eklemeyle; karara karşı istemde bulunan Cumhuriyet Savcısı veya Hazine Temsilcisinin istinaf yoluna başvurmaları ve kararın yerinde görülmemesi halinde, Bölge Adliye Mahkemesi’nin işin esası hakkında karar vereceği ve verilen bu kararın da kesin hüküm teşkil edeceği öngörülmüştür. |
Madde 144 Tazminat İsteyemeyecek Kişiler (1) Kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişilerden aşağıda belirtilenler tazminat isteyemezler:
e) Adli makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar. |
Taslak m.54 Tazminat İsteyemeyecek Kişiler (1) Kanuna uygun olarak yakalanan, adli kontrol altına alınan veya tutuklanan kişilerden aşağıda belirtilenler tazminat isteyemezler: e) Adli makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına, adli kontrol altına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar. |
Tazminat isteyemeyecek kişileri düzenleyen CMK m.144/1’de yapılan düzenlemeyle; “Taslak 52. madde” uyarınca CMK m.141’de yapılan değişikliğe uygun olarak “adli kontrol altına alınan” ibaresi eklenmiş ve böylece usulüne uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişilerin yanında usulüne uygun olarak adli kontrol altına alınan kişilerin de tazminat isteyemeyeceği öngörülmüştür.
|
|
Taslak m.55 GEÇİCİ MADDE 7 (1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla 142’nci maddede yapılan değişiklikler, 1/4/2024 tarihinde ve sonrasında yapılan istemler bakımından uygulanır. Bu tarihten önce yapılan istemler yargı mercilerince kesinleşinceye kadar bu maddeyi ihdas eden Kanunla 142’nci maddede yapılan değişiklikten önceki hükümlere göre sonuçlandırılır. (2) Bu maddede ve bu maddeyi ihdas eden Kanunla Ceza Muhakemesi Kanununun 142’nci maddesinde yapılan değişiklikler, 7/5/1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun uyarınca yapılan veya yapılacak olan istemler hakkında da kıyasen uygulanır. |
“Taslak 55.Madde” uyarınca 5271 sayılı Kanun’a “Geçici Madde 7” eklenmesi öngörülmüş; böylece CMK m.142’de yapılan değişikliklerin 01.04.2024 tarihinde ve sonrasında yapılan istemler bakımından uygulanacağı, bu tarihten önce yapılan istemlerin ise yargı mercilerince kesinleşinceye kadar, CMK m.142’de yapılan değişiklikten önceki hükümlere göre sonuçlandırılacağı hüküm altına alınmıştır.
|
5275 SAYILI CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN |
||
MEVCUT MADDE |
TASLAK MADDESİ |
DEĞERLENDİREMELERİMİZ |
Madde 76 Öğretimden Yararlanma (1) Açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin
|
Taslak m.41 Öğretimden Yararlanma (1) Açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin tüm öğretim türlerinden; diğer ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin ise kurum içinde verilebilen yaygın, dışarıdan ve açık öğretim programlarından yararlanmaları sağlanır. (2) Kapalı ceza infaz kurumunda bulunan iyi halli hükümlüler, kurum içinde açılan örgün öğretim programlarına kurum disiplin, düzen ve güvenliğini tehlikeye düşürmeyecek şekilde, kurumsal kapasite ve imkanların uygunluğu ölçüsünde devam edebilir. Yaş, eğitim düzeyi, sosyal ve ekonomik durum ile benzeri ölçütlere göre ihtiyacı olan hükümlülere öncelik verilir. (3) Kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin sınavları, kişi ve kurum güvenliği ile kurum disiplin ve düzeninin bozulmasını önleyici tedbirler alınarak aşağıda belirtilen usule göre ceza infaz kurumu içinde yapılır: a) Kayıtlı oldukları ortaöğretim, ön lisans, lisans, yüksek lisans, doktora ve benzeri öğretim programları kapsamındaki sınavlar ile tez savunması ve mesleki yeterlilik gibi yazılı veya sözlü sınavlar, ilgili kurum ile koordinasyon sağlanarak öncelikle çevrim içi, bunun mümkün olmaması halinde ise ilgili eğitim kurumu görevlisinin gözetiminde yüz yüze yapılır. b) Hükümlüler, merkezi sınavlar ile açık öğretim kurumları sınavlarına, sınav merkezi olarak belirlenen ceza infaz kurumlarında katılır. (4) Kurum ve kuruluşlar ile üniversiteler, sınavlara ilişkin olarak üçüncü fıkrada belirtilen konularda gerekli düzenlemeleri yapmak ve tedbirleri almakla yükümlüdür. (5) Açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin öğretimden yararlanması veya sınavlara katılması, hükümlünün; başarısız olması, devamsızlık göstermesi, eğitim ve sınav alanlarında bu Kanunda yazılı disiplin cezasını gerektiren eylemlerden birini gerçekleştirmesi veya öğretim programının ceza infaz kurumunun işleyişine yer ve zaman itibarıyla uygun olmaması halleri dışında engellenemez. (6) Bu maddenin uygulanmasına ve sınavlara ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. |
Anayasa Mahkemesi’nin 22.09.2021 tarihli, 2017/17 E. ve 2021/59 K. sayılı kararıyla, kapalı ceza infaz kurumu dışına çıkma hallerini düzenleyen 5275 sayılı Kanun m.92/1’de yer alan “kurum dışına çıkmaları Cumhuriyet başsavcılığı tarafından kısıtlanabilir.” ibaresi kapsam açısından belirsiz olduğu gerekçesiyle iptal edilmiş olup; öğretim de bu haller kapsamında olduğu için, değişiklik teklifi ile Anayasa Mahkemesi kararı dikkate alınarak açık ve kapalı ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin öğretimden yararlanma hakkının kapsamlı olarak yeniden düzenlenmesi öngörülmektedir. Değişiklik neticesinde; açık ceza infaz kurumlarında ve çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin tüm öğretim türlerinden yararlanabilmesi, diğer ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin ise kurum içinde verilebilen öğretim programlarından yararlanabilmesi amaçlanmaktadır. Kapalı ceza infaz kurumundaki hükümlülerin, iyi halli olmaları koşuluyla, kurum disiplinine, kapasite ve imkanlara uygun olarak kurum içerisindeki öğretim programlarına katılabilmesi; kurum kapasitesine uygun olarak ihtiyacı olan hükümlülere öncelik verilmesi öngörülmektedir. Kapalı ceza infaz kurumundaki hükümlülerin sınavlarının da kurum içerisinde; öncelikle çevrimiçi, mümkün değilse ilgili eğitim kurumu görevlisinin gözetiminde yüz yüze yapılması; merkezi sınavlar ve açık öğretim kurumu sınavlarının, sınav merkezi olarak belirlenen ceza infaz kurumunda gerçekleştirilmesi düzenlenmektedir. Sınavların kanunda öngörülen şekilde gerçekleştirilmesine ilişkin gerekli düzenlemelerin kurumlarca yapılacağı düzenlenmektedir. Açık ceza infaz kurumları ve çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin öğretim hakkının engellenebileceği haller; hükümlünün başarısız olması, devamsızlık göstermesi, eğitim ve sınav alanında Kanunda yer alan disiplin cezasını gerektiren eylemlerden birini gerçekleştirmesi veya öğretim programının kurumun işleyişine uygun olmaması durumları ile sınırlanarak, bu haller dışında öğretim hakkının engellenemeyeceği düzenlenmektedir. Uygulamaya ve sınavlara ilişkin usul ve esasların Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği düzenlenmektedir. |
Madde 105/A Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı (1) Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla, açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitimevinde bulunan (3) Yukarıdaki fıkralarda düzenlenen infaz usulünden; a) Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan b) Maruz kaldıkları ağır bir hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen diğer şartları da taşımaları halinde yararlanabilirler. Ağır hastalık, engellilik veya kocama hali, Adli Tıp Kurumundan alınan veya Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adli Tıp Kurumunca onaylanan bir raporla belgelendirilmelidir. |
Taslak m.42 Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı (1) Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla, koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürenin beşte dördünü ceza infaz kurumunda geçiren ve açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitimevinde bulunan iyi halli hükümlülerin talebi halinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, hükmün infazına ilişkin işlemleri yapan Cumhuriyet başsavcılığının bulunduğu yer infaz hakimi tarafından karar verilebilir. Bu fıkra uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz süresi üç yılı geçemez. (3) Yukarıdaki fıkralarda düzenlenen infaz usulünden; a) Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan kadın ve yetmiş yaşını bitirmiş hükümlüler, b) Maruz kaldıkları ağır bir hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen hükümlüler, koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürenin beşte üçünü ceza infaz kurumunda geçirmeleri ve diğer şartları da taşımaları halinde yararlanabilirler. Ağır hastalık, engellilik veya kocama hali, Adli Tıp Kurumundan alınan veya Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adli Tıp Kurumunca onaylanan bir raporla belgelendirilmelidir. Bu fıkra uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz süresi dört yılı geçemez. |
Mevcut Kanunda yer alan denetimli serbestlik düzenlemesinin, belli bir miktara kadar olan hapis cezaları bakımından hükümlülerin ceza infaz kurumlarında çok kısa bir süre kalmalarına, bu nedenle cezaların infazında adaletsiz sonuçların ortaya çıkmasına ve cezasızlık algısının oluşmasına neden olduğu gerekçesiyle yapılan değişiklik teklifi ile; hükümlülerin maktu bir süreyle denetimli serbestlikten yararlanması hali ortadan kaldırılarak, koşullu salıverilme süresi ile orantılı olarak denetimli serbestlikten yararlanmaları amaçlanmaktadır. Birinci fıkrada yapılan değişiklikle, her hükümlü bakımından eşit olarak “koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalması” şeklinde uygulanan süre koşulu ortadan kaldırılarak; hükümlülerin, koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürenin beşte dördünü ceza infaz kurumlarında geçirmesi halinde denetimli serbestlikten yararlanabileceği kabul edilmekte, böylece her hükümlünün belirli süre ceza infaz kurumunda kalmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Ayrıca birinci fıkranın sonuna eklenen cümleyle; denetimli serbestlik için üç yıllık azami süre öngörülmekte, böylece ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezaları bakımından denetimli serbestlik süresinin çok uzun olmaması amaçlanmaktadır. Belirli hükümlüler bakımından denetimli serbestlik şartlarının hafifletildiği üçüncü fıkrada yapılan değişiklikle; kadın hükümlülerin koşullu salıverilmelerine iki yıl veya daha az süre kalması halinde denetimli serbestlikten yararlanabilmelerini sağlayan ibare yürürlükten kaldırılmakta, yetmiş yaşını bitirmiş hükümlüler de bu fıkra kapsamına alınmakta ve bu fıkra uyarınca denetimli serbestlikten yararlanabilmek bakımından, koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlarında geçirilmesi gereken sürenin beşte üçünün ceza infaz kurumunda geçirilmiş olması koşulu düzenlenmektedir. Ayrıca üçüncü fıkranın sonuna eklenen cümleyle; bu fıkra uyarınca denetimli serbestlik uygulanması açısından dört yıllık azami süre öngörülmektedir. |
Madde 108 Mükerrirlere ve bazı suç faillerine özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbiri (1) Tekerrür halinde işlenen suçtan dolayı mahkum olunan; a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının otuzdokuz yılının, b) Müebbet hapis cezasının otuzüç yılının, c) Birden fazla süreli hapis cezasına mahkumiyet halinde en fazla otuziki yılının, d) Süreli hapis cezasının üçte ikisinin, İnfaz kurumunda iyi halli olarak çekilmesi durumunda, koşullu salıverilmeden yararlanılabilir. Ancak, koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından tabi oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır. (2) Tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamaz. (3) İkinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda |
Taslak m.43 Mükerrirlere ve bazı suç faillerine özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbiri (1) Tekerrür halinde işlenen suçtan dolayı mahkum olunan; a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının otuzdokuz yılının, b) Müebbet hapis cezasının otuzüç yılının, c) Birden fazla süreli hapis cezasına mahkumiyet halinde en fazla otuziki yılının, d) Süreli hapis cezasının üçte ikisinin, İnfaz kurumunda iyi halli olarak çekilmesi durumunda, koşullu salıverilmeden yararlanılabilir. Ancak, koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından tabi oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır. (2) Tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamaz. İkinci defa tekerrür halinde bu fıkra hükmü uygulanmaz. (3) İkinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda birinci fıkradaki koşullu salıverilme süreleri uygulanır. Ancak, süreli hapis cezaları bakımından koşullu salıverilme oranı dörtte üç olarak uygulanır. Hükümlü hakkında ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanacağı hükümde belirtilir. |
Mevcut Kanunda yer alan, ikinci defa tekerrür halinde koşullu salıverilmenin uygulanmayacağına ilişkin düzenlemenin, verilen cezanın neticeleri bakımından adaletsiz sonuç doğurduğu gerekçesiyle, ikinci defa tekerrür halinde de koşullu salıverilmeye imkan sağlayan değişiklik teklifi yapılmaktadır. İkinci fıkranın sonuna eklenen cümleyle; tekerrür nedeniyle koşullu salıverilme süresine eklenecek miktarın tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamayacağına ilişkin sınırlamanın, ikinci defa tekerrür halinde uygulanmayacağı düzenlenmektedir. Değişiklikle; üçüncü fıkrada yer alan, ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması halinde hükümlünün koşullu salıverilmeyeceğine ilişkin ibare yürürlükten kaldırılmaktadır. Üçüncü fıkraya yapılan eklemeyle; ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması halinde, birinci fıkrada yer alan koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanacağı, ancak süreli hapis cezaları bakımından koşullu salıverilme oranının dörtte üç olarak uygulanacağı düzenlenmektedir. Buna göre; ağırlaştırılmış müebbet, müebbet ve birden fazla süreli hapis cezasına mahkumiyet halinde uygulanacak sürenin birinci fıkradaki gibi olması, süreli hapis cezası halinde ise birinci fıkrada belirlenen üçte iki oranı yerine dörtte üç oranın uygulanması öngörülmektedir. |
|
Taslak m.44 GEÇİCİ MADDE 11- (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenen suçlar nedeniyle verilen mahkumiyet kararları bakımından 105/A maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak, bu maddeyi ihdas eden Kanunla söz konusu maddede yapılan değişiklikten önceki (geçici 6ncı madde dahil) ve sonraki hükümler bir bütün olarak ayrı ayrı değerlendirilir ve hükümlünün lehine olan düzenleme uygulanır. |
TCK m.7/3’de hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili hükümler hariç infaz rejimine ilişkin hükümlerin derhal uygulanacağının düzenlendiği, denetimli serbestlik ile ilgili düzenlemeler hakkında infaz rejimine ilişkin olduğu için derhal uygulanması gerektiği ve koşullu salıverilmeye ilişkin olduğu için lehe hükümlerin uygulanması gerektiği şeklinde iki farklı görüş bulunduğu gerekçesiyle; uygulamada birlik sağlamak amacıyla, Kanun’a eklenen geçici madde ile bir geçiş hükmü öngörülmektedir. Maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenen suçlar açısından, değişiklikten önceki ve sonraki hükümlerin ayrı ayrı değerlendirilerek lehe olan düzenlemenin tespit edilmesi ve uygulanması öngörülmektedir. Değişiklikten önceki düzenleme bakımından, mevcut 105/A maddesi ile Geçici m.6 hükümlerinin birlikte ele alınması gerekmekte olup, değişiklikten sonraki düzenleme bakımından, sadece 105/A maddesinin değişiklik sonrası halinin dikkate alınması gerekmektedir. |
Geçici Madde 1 (1) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki diğer kanunlarda yer alan adli para cezasının ödenmemesi halinde, hükümlüler bir gün |
Taslak m.50/6 (1) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki diğer kanunlarda yer alan adli para cezasının ödenmemesi halinde, hükümlüler bir gün beşyüz Türk Lirası hesabı ile hapsedilirler. |
Adli para cezasını ödememesi halinde hükümlülerin hapsedilmesinde adli para cezasından mahsup edilen tutar 100 liradan 500 liraya çıkarılmıştır. Bir önceki düzenlemeden bu yana değişen iktisadi durum sebebiyle, tutarda artırıma gidilmiştir. |
Geçici Madde 10 (8) Koşullu salıverilmenin geri alınması nedeniyle 31/7/2023 tarihi itibarıyla cezası aynen infaz edilen |
Taslak m.51 (8) Koşullu salıverilmenin geri alınması nedeniyle 31/7/2023 tarihi itibarıyla cezası aynen infaz edilen hükümlülerin bu cezalarının infazı bakımından altıncı fıkra hükümleri uygulanmaz. Bu hükümlülerin 31/7/2023 tarihi itibarıyla kesinleşmiş ancak infaz edilmemiş diğer hapis cezaları bakımından altıncı fıkra hükümleri uygulanır. |
İnfaz Kanunu Geçici Madde 10/8’in “veya ikinci defa mükerrir olup 31/7/2023 tarihi itibarıyla bu cezanın infazı için ceza infaz kurumunda bulunan” hükmü iptal edilerek, koşullu salıverilmenin uygulama alanı genişletilmiştir. |
5235 SAYILI ADLİ YARGI İLK DERECE MAHKEMELERİ İLE BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YETKİLERİ HAKKINDA KANUN |
||
MEVCUT MADDE |
TASLAK MADDESİ |
DEĞERLENDİREMELERİMİZ |
|
Taslak m.27 Hukuk daireleri iş bölümü incelemesi MADDE 35/A: İstinaf incelemesi için dosya kendisine gönderilen ilgili hukuk dairesi, bir ay içinde yapacağı ön inceleme sonucunda iş bölümü bakımından kendisini görevli görmez ise gerekçesiyle birlikte dosyayı görevli olduğu kanısına vardığı ilgili hukuk dairesine gönderir. Bir aylık sürenin bitiminden sonra veya duruşma günü verilen dosya hakkında gönderme kararı verilemez. Gönderme kararı üzerine dosya kendisine gelen hukuk dairesi, iki hafta içinde yapacağı ön inceleme sonucunda görevli olmadığı kanaatine varırsa, varsa geçici hukuki koruma tedbirlerine dair talepler hakkında da karar vermek suretiyle dosyayı hukuk daireleri başkanlar kuruluna gönderir. İki haftalık sürenin bitiminden sonra gönderme kararı verilemez. Kurul tarafından yapılan ön inceleme sonunda verilen iş bölümüne ilişkin karar kesindir. |
Maddeyle; istinaf kanun yolunda, hukuk daireleri arasında doğan iş bölümü uyuşmazlıklarının hızlı bir şekilde giderilmesi ve hak düşürücü süreler getirilerek süreler bakımından belirlilik sağlanması amaçlanmıştır. |
Madde 44 Cumhuriyet Başsavcısı ve Savcılarının Nitelikleri ve Atanmaları Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcıları birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş; Cumhuriyet savcıları ise hakimlik ve savcılık mesleğinde fiilen en az sekiz yıl görev yapmış ve üstün başarısı ile bölge adliye mahkemesinde yararlı olacağı anlaşılmış bulunan adli yargı hakim ve savcıları arasından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca atanır. |
Taslak m.28 Cumhuriyet Başsavcısı, Başsavcıvekili ve Savcılarının Nitelikleri ve Atanmaları Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcıları ve Cumhuriyet başsavcıvekilleri birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş; Cumhuriyet savcıları ise hakimlik ve savcılık mesleğinde fiilen en az sekiz yıl görev yapmış ve üstün başarısı ile bölge adliye mahkemesinde yararlı olacağı anlaşılmış bulunan adli yargı hakim ve savcıları arasından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca atanır. |
İlgili kanunun 30. maddesinde yapılan değişikliğe bağlı olarak Cumhuriyet başsavcıvekili olarak atanacakların niteliklerinin belirlenmesine ihtiyaç duyulmuştur. |
5395 SAYILI ÇOCUK KORUMA KANUNU |
|||
MEVCUT MADDE |
TASLAK MADDESİ |
DEĞERLENDİREMELERİMİZ |
|
Madde 33 Sosyal çalışma görevlileri (2)
|
Taslak m.45 Sosyal çalışma görevlileri (2) Adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüğü bünyesinde görev yapmakta olup da mahkemelere görevlendirilen veya bu Kanun kapsamındaki tedbirleri uygulayan sosyal çalışma görevlilerine almakta oldukları aylıklarının brüt tutarının yüzde ellisi oranında ödenek verilir. Bu ödenek aynı birimde aynı unvanlı kadroda çalışan ve hizmet yılı aynı olan emsali personel esas alınarak sözleşmeli personele de verilir. Bu fıkra kapsamında verilecek ödenek, sosyal çalışma görevlisinin bağlı olduğu kurum tarafından ödenir. |
Değişiklikle, Çocuk Koruma Kanunu uyarınca ödenek verilen sosyal çalışma görevlileri detaylı olarak belirlenmekte, aynı şartları taşıyan sözleşmeli personele de ödenek sağlanmakta ve ödeneğin görevlinin bağlı olduğu kurum tarafından ödenmesi düzenlenmektedir. |
|
MADDE 41/E Şikayet ve itiraz 3) Şikayet üzerine verilen karara karşı, tebliğ tarihinden itibaren İtiraz mercii, bir hafta içinde kararını verir. Merci, itirazı yerinde görürse işin esası hakkında karar verir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. |
Taslak m.50/9 (3) Şikayet üzerine verilen karara karşı, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde itiraz edilebilir. Mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde aile mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması halinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde aile mahkemesinin tek dairesi bulunması halinde asliye hukuk mahkemesine, aile mahkemesi hakimi ile asliye hukuk mahkemesi hakiminin aynı hakim olması halinde ise en yakın aile mahkemesine veya asliye hukuk mahkemesine ivedilikle gönderir. İtiraz mercii, bir hafta içinde kararını verir. Merci, itirazı yerinde görürse işin esası hakkında karar verir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. |
Çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair hususlar, şikayet üzerine verilen karara karşı itiraz süresi, 1 haftadan 2 haftaya çıkarılarak yeknesaklığın tatbiki amaçlanmıştır. |
|
6087 SAYILI HAKİMLER VE SAVCILAR KURULU KANUNU |
|||
MEVCUT MADDE |
TASLAK MADDESİ |
DEĞERLENDİREMELERİMİZ |
|
|
Taslak m.46 EK MADDE 3- (1) Ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kadrolar ihdas edilerek bu Kanuna eklenmiştir. (2) Bu Kanuna ekli cetvellerde gösterilen dolu kadrolarda derece değişikliği ile boş kadrolarda unvan ve derece değişikliği Genel Kurul tarafından yapılır.
|
Anayasa Mahkemesi’nin 04.05.2023 tarihli, 2022/36 E. ve 2023/84 K. sayılı kararı dikkate alınarak, değişiklikle kadro ihdas edilmesi öngörülmektedir. Değişiklikle; 60 adet birinci derece Kurul Başmüfettişi, 43 adet ikinci derece Kurul Başmüfettişi, 45 adet üçüncü derece Kurul Müfettişi, 45 adet dördüncü derece Kurul Müfettişi, 26 adet birinci derece Tetkik Hakimi, 20 adet ikinci derece Tetkik Hakimi, 14 adet üçüncü derece Tetkik Hakimi kadrosu ihdas edilmektedir. |
|
6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN |
|||
MEVCUT MADDE |
TASLAK MADDESİ |
DEĞERLENDİREMELERİMİZ |
|
Madde .9 İtiraz (2) Hakim tarafından verilen tedbir kararlarına itiraz üzerine dosya, o yerde aile mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması halinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde aile mahkemesinin tek dairesi bulunması halinde asliye hukuk mahkemesine, aile mahkemesi hakimi ile asliye hukuk mahkemesi hakiminin aynı hakim olması halinde ise en yakın asliye hukuk mahkemesine gecikmeksizin gönderilir.
|
Taslak m.48 İtiraz (2) Hakim tarafından verilen kararlara yapılan itiraz üzerine dosya, o yerde aile mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması halinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde aile mahkemesinin tek dairesi bulunması halinde asliye hukuk mahkemesine, aile mahkemesi hakimi ile asliye hukuk mahkemesi hakiminin aynı hakim olması halinde ise en yakın asliye hukuk mahkemesine gecikmeksizin gönderilir.
|
Danıştay 10. Dairesi’nin 27.04.2023 tarihli, 2020/1521 E. ve 2023/2252 K. sayılı kararıyla, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği m.34/1’de yer alan “tedbir kararlarına aykırılık dolayısıyla verilen zorlama hapsi kararlarına karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebilir.” ibaresinin, Kanun’da zorlama hapis kararlarına itirazın düzenlenmediği gerekçesiyle iptal edilmesi üzerine sözkonusu değişikliğin yapılması öngörülmektedir. Değişiklikle, Kanun’da yer alan “tedbir kararlarına” ibaresi yürürlükten kaldırılmakta, onun yerine “kararlara yapılan” ibaresi eklenmekte, böylece hakim tarafından verilen tüm kararlara karşı itiraz yolu düzenlenmektedir. |
|
4675 SAYILI İNFAZ HAKİMLİĞİ KANUNU |
|||
MEVCUT MADDE |
TASLAK MADDESİ |
DEĞERLENDİREMELERİMİZ |
|
Madde 6 İnfaz hakimliğince şikayet üzerine verilen kararlar (6) İnfaz hakiminin kararlarına karşı şikayetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren
|
Taslak m.50/2 İnfaz hakimliğince şikayet üzerine verilen kararlar (6) İnfaz hakiminin kararlarına karşı şikayetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren iki hafta içinde Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. Kanunlarda infaz hakiminin onayına tabi olduğu belirtilen hususlarda da bu hüküm uygulanır. |
İnfaz hakiminin kararına karşı itiraz edilebilecek süre, kararın ilgiliye tebliğden itibaren 7 günden 2 haftaya çıkarılmıştır. |
|
5252 SAYILI TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN |
|||
MEVCUT MADDE |
TASLAK MADDESİ |
DEĞERLENDİREMELERİMİZ |
|
Madde 5 Ağır para cezasının dönüştürülmesi (2) Bu kanunlarda Türk Ceza Kanununda belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar, (…) alt veya üst sınırlar arasında uygulama yapılmasını gerektirir nitelikteki adli para cezalarında cezanın alt sınırı (3) Ağır para cezasından dönüştürülen adli para cezasının ödenmemesi halinde, 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106 ncı maddesi hükümlerine göre hapis süresinin belirlenmesinde bir gün karşılığı olarak |
Taslak m. 50/4 Ağır para cezasının dönüştürülmesi (2) Bu kanunlarda Türk Ceza Kanununda belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar, (…) alt veya üst sınırlar arasında uygulama yapılmasını gerektirir nitelikteki adli para cezalarında cezanın alt sınırı ikibinbeşyüz, üst sınırı beşyüzbin Türk Lirası olarak uygulanır. Bu fıkra hükümleri, nispi nitelikteki adli para cezaları hakkında uygulanmaz. (3) Ağır para cezasından dönüştürülen adli para cezasının ödenmemesi halinde, 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106 ncı maddesi hükümlerine göre hapis süresinin belirlenmesinde bir gün karşılığı olarak beşyüz Türk Lirası esas alınır. |
Altı sıfır atılmadan önce yapılan düzenlemeden kalan eski hükümde, adli para cezası için öngörülen alt sınır 450 milyon lira iken yeni hüküm ile 2.500 liraya, üst sınır 100 milyar iken 500.000 liraya çıkarılmıştır. 3. fıkrada yer alan 100 milyon, 500 liraya çevrilmiştir. Yargılama makamları tarafından “dörtyüzellimilyon” söyleminden 450 TL anlaşılsa da, doğru kullanıma geçiş için tutarlar TL olarak sabitlenmiştir. Bir önceki düzenlemeden bu yana değişen iktisadi durum sebebiyle de, tutarların alt ve üst sınırlarında artırıma gidilmiştir. |
|
5320 SAYILI CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN |
|||
MEVCUT MADDE |
TASLAK MADDESİ |
DEĞERLENDİREMELERİMİZ |
|
Geçici Madde 2 (1) Bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen |
Taslak m.50/7 (1) Bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen onbeşbin Türk Lirası dahil adli para cezasına mahkumiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamaz. |
Temyiz edilebilecek adli para cezalarının alt sınırı, bir önceki düzenlemeden bu yana değişen iktisadi durum sebebiyle, 3.000 liradan 15.000 liraya çıkarılmıştır. |
|
5326 SAYILI KABAHATLER KANUNU |
|||
MEVCUT MADDE |
TASLAK MADDESİ |
DEĞERLENDİREMELERİMİZ |
|
Madde 28 Başvurunun incelenmesi (10) |
Taslak m. 50/8-a Başvurunun incelenmesi (10) Onbeşbin Türk Lirası dahil idari para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir. |
Kabahatler Kanunu uyarınca idari para cezalarına karşı yapılan başvuruların kesinlik sınırı, bir önceki düzenlemeden bu yana değişen iktisadi durum sebebiyle 3.000 liradan 15.000 liraya çıkarılmıştır. |
|
Madde 29 İtiraz Yolu (1) Mahkemenin verdiği son karara karşı, Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği tarihten itibaren en geç |
Taslak m.50/8-b İtiraz Yolu (1) Mahkemenin verdiği son karara karşı, Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği tarihten itibaren en geç iki hafta içinde yapılır. |
Kabahatler Kanunu uyarınca mahkemenin verdiği son karar karşı itiraz süresi kararın tebliğinden itibaren 7 gün iken 2 haftaya çıkarılarak, yeknesaklığın sağlanması amaçlanmıştır. |
|
6384 SAYILI AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE YAPILMIŞ BAZI BAŞVURULARIN TAZMİNAT ÖDENMEK SURETİYLE ÇÖZÜMÜNE DAİR KANUN |
||
MEVCUT MADDE |
TASLAK MADDESİ |
DEĞERLENDİREMELERİMİZ |
Madde 1 Amaç (1) Bu Kanunun amacı, |
Taslak m.56 TAZMİNAT KOMİSYONUNUN GÖREVLERİ İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA KANUN Madde 1 Amaç (1) Bu Kanunun amacı, Tazminat Komisyonunun görevleri ile çalışma usul ve esaslarını belirlemektir. |
“Taslak 56.Madde” ile 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanunun” adı “Tazminat Komisyonunun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kanun” şeklinde değiştirilmiş ve 1. maddede yapılan düzenlemeyle kanunun amacında değişiklik yapılmıştır. |
Madde 2 (2) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokoller kapsamında korunan haklara ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yerleşik içtihatları doğrultusunda Ülkemiz aleyhine verilen ihlal kararlarının yoğunluğu dikkate alınmak suretiyle, diğer ihlal alanları bakımından da Cumhurbaşkanı kararıyla bu Kanun hükümleri uygulanabilir. |
Taslak m.57 (2) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokoller kapsamında korunan haklara ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yerleşik içtihatları doğrultusunda Ülkemiz aleyhine verilen ihlal kararlarının yoğunluğu dikkate alınmak suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış başvurulara ilişkin diğer ihlal alanları bakımından da Cumhurbaşkanı kararıyla bu Kanun hükümleri uygulanabilir. |
“Taslak 56. madde” ile yapılan düzenlemeyle adı “Tazminat Komisyonunun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kanun” olarak değişen 6384 sayılı Kanun’un “Kapsam” başlıklı 2.maddesinin 2.fıkrasında yapılan düzenlemeyle “...Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış başvurulara ilişkin” ibaresi eklenmiş ve böylece Komisyonun görev alanı genişletilmek istenmiştir. 6384 sayılı Kanun m.2’ye üçüncü bir fıkra eklenerek (a) ve (b) bentleri uyarınca 6384 sayılı Kanun’un, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı sebebiyle talep edilen manevi tazminat ile CMK m.142/2’de öngörülen koruma tedbirleri sebebiyle talep edilen maddi ve manevi tazminat istemleri uyarınca Komisyon’a yapılan müracaatları da kapsayacağı öngörülmüştür. Nitekim daha önce, 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanunla 6384 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinde değişiklik yapılarak, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmesi ve mahkeme kararlarının geç, eksik ya da hiç icra edilmemesine yönelik bireysel başvuruların Komisyon tarafından sonuçlandırılmasına imkan tanınmış; ayrıca CMK m.141/1/(e)-(f) bentlerinde yer alan koruma tedbirleri ile işbu Teklifle aynı kapsama dahil edilen (l) bendindeki koruma tedbirlerinden kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemleri bakımından da Komisyon’a müracaat imkanı getirilmesi öngörülmüştür. Böylece bazı tazminat istemlerinin hızlı şekilde sonuçlandırılması hedeflenmiştir. |
Madde 3 Tanımlar (1) Bu Kanunun uygulanmasında; a) Bakanlık: Adalet Bakanlığını, b) Başvuran: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuş olanları, c) Başvuru: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış olan başvuruyu, ç) Komisyon: Tazminat talebi hakkında karar vermek amacıyla kurulan Komisyonu, d) Müracaat: Komisyona iletilen talebi, e) Müracaat eden: Komisyondan tazminat talebinde bulunanları, ifade eder. |
Taslak m.58 Tanımlar (1) Bu Kanunun uygulanmasında; a) Bakanlık: Adalet Bakanlığını, b) Başvuran: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuş olanları, c) Başvuru: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış olan başvuruyu, ç) Komisyon: Tazminat talebi hakkında karar vermek amacıyla kurulan Tazminat Komisyonunu, d) Müracaat: Komisyona iletilen talebi, e) Müracaat eden: Komisyondan tazminat talebinde bulunanları, ifade eder. |
Bu değişiklik ile 6384 sayılı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3.maddesinin (ç) bendinde yer alan “Komisyonu” ibaresi “Tazminat Komisyonunu” şeklinde değiştirilmiş ve böylece işbu Teklifle “Taslak 56” ve “Taslak 57”ye paralel şekilde Kanunun adı, kapsamı ve amacının değiştirilmesine bağlı olarak uyum düzenlemesi yapılmıştır.
|
Madde 4 Komisyon ve çalışma esasları (4) Komisyonun sekretarya hizmetleri Bakanlık tarafından yürütülür. (5) Kamu kurum ve kuruluşları ile yargı mercileri, Komisyonun görevi kapsamında ihtiyaç duyduğu her türlü bilgi ve belgeyi gecikmeksizin Komisyona göndermek zorundadır. |
Taslak m.59 Komisyon ve çalışma esasları (4) Komisyonun sekretarya hizmetleri Bakanlık tarafından yürütülür. Komisyon tarafından yapılan giderler, Bakanlık bütçesinden karşılanır. (5) Kamu kurum ve kuruluşları ile yargı mercileri, Komisyonun görevi kapsamında ihtiyaç duyduğu her türlü bilgi ve belgeyi gecikmeksizin Komisyona göndermek zorundadır. (6) Müracaatın ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve verilecek tazminat miktarının saptanmasında Komisyon, bilirkişi incelemesi dahil gerekli gördüğü araştırmayı yapmaya veya üyelerinden birine yaptırmaya yetkilidir.
|
Taslak ile; 6384 sayılı Kanun’un (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun) m.4/4’e “Komisyon tarafından yapılan giderler, Bakanlık bütçesinden karşılanır.” ifadesinin eklenmesi öngörülmekte, bu sayede başvuruyu yapacak komisyonun yapmış olduğu giderlerin başvurucuya yükletilmemesi amaçlanmaktadır. Yine aynı maddeye eklenmesi planlanan 6.fıkra ile; yapılan başvurulara karar verecek olan Komisyona, gerekli gördüğü takdirde bilirkişi incelemesi yapma yetkisi tanınmakta, bu sayede verilecek tazminat miktarında ortaya çıkabilecek adaletsizliklerin önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Bu araştırmaların yapılabilmesi için yapılan giderler de Adalet Bakanlığı’nın bütçesinden karşılanması öngörülmektedir. |
Madde 5
|
Taslak m.60
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuş olanların Komisyona yapacağı müracaatın şekli ve süresi (5) Müracaat, elektronik ortamda da yapılabilir. Müracaatların elektronik ortamda yapılmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından belirlenir. (6) Müracaatlara ilişkin düzenlenecek kağıtlar damga vergisinden, yapılacak işlemler harçlardan müstesnadır.
|
6384 sayılı Kanun’un 5. maddesinin başlığına “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuş olanların Komisyona yapacağı” şeklinde bir ibare eklenmiştir. Bu eklemeyle, Teklifle eklenmesi planlanan 5/A ve 5/B maddeleri ile başvuruya ilişkin belirlenen yeni usullerin, 5.madde kapsamında olduğunun açıklanması amaçlanmaktadır. Yine aynı Kanun maddesine eklenmesi öngörülen 5. fıkrayla; Komisyona yapılacak müracaatların elektronik ortamda da yapılabileceği hususu düzenlenmekte, bu sayede başvurucuların daha pratik ve masrafsız şekilde müracaati yapabilmesi amaçlanmaktadır. |
|
Taslak m.61 MADDE 5/A Yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla yapılacak müracaatın şekli ve süresi (1) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca Komisyona müracaat, soruşturma, kovuşturma veya yargılama sürecinde ve en geç bunların kesin bir kararla sonuçlandığının öğrenilmesinden itibaren bir ay içinde yapılır. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde müracaat edemeyenler, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte müracaat edebilirler. (2) Müracaatta bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir. (3) Komisyon, dilekçedeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi halde istemin reddedileceğini ilgiliye bildirir. Dilekçedeki eksikliğin süresinde tamamlanmaması halinde müracaat, Komisyonca reddolunur. (4) Bu madde uyarınca yapılacak müracaatlar hakkında 5 inci maddenin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları uygulanır. |
“Taslak 61. madde” uyarınca yapılan düzenlemeyle; 6384 sayılı Kanun 5. maddesinden sonra gelmek üzere 5/A maddesi eklenmiş ve “Taslak 57. madde” ile 6384 sayılı Kanun’un m.2/3-a bendinde düzenlenen, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla manevi tazminat isteminin şekli ve süresine yönelik düzenleme yapılması amaçlanmaktadır. 6384 sayılı Kanun m.5/A/1 uyarınca; m.2/3-a bendi kapsamında kalan ceza hukuku alanındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku alanındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasına dayanarak talep edilen manevi tazminat müracaatlarının soruşturma, kovuşturma veya yargılama sürecinde ve en geç bunların kesin bir kararla sonuçlandığının öğrenilmesinden itibaren bir ay içinde yapılacağı hükme bağlanmıştır. Bu maddeyle; 6384 sayılı Kanun m.5/A/2’de yapılan düzenlemeyle; tazminat isteminin müracaat dilekçesinde hangi hususların ve belgelerin eklenmesi gerektiği belirtilerek bu konuda bir belirlilik sağlanmak istenmektedir. 6384 sayılı Kanun m.5/A/3’de yapılan düzenlemeyle ise; manevi tazminat istemine ilişkin müracaat dilekçesindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği ihtimalinde nasıl bir sürecin işleyeceği hususu düzenlenmektedir. Son olarak 6384 sayılı Kanun m.5/A/4’de yapılan düzenlemeyle m.5/4-5-6’nın, bu madde uyarınca yapılacak müracaatlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek müracaatların hem Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla ve hem de elektronik ortamda gerçekleştirilebileceği düzenlenmektedir. |
|
Taslak m.62 MADDE 5/B Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemine ilişkin usul ve esaslar (1) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasının (b) bendi uyarınca Komisyona müracaat, karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde yapılır. (2) Ceza Muhakemesi Kanununun 142 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ağır ceza mahkemesinin görevi kapsamında olmasına rağmen Komisyona yapılan istemler, ağır ceza mahkemesine gönderilir. Komisyonun görev alanına giren ve girmeyen istemler birlikte yapılmış ise Komisyon görev alanına girmeyen istemleri ayırmak suretiyle ağır ceza mahkemesine gönderir. Bu hallerde Komisyona yapılan istem tarihi esas alınır. Komisyon ile ağır ceza mahkemesi arasında görev konusunda anlaşmazlık çıkması halinde Komisyonun görevine giren işlerin tespiti amacıyla ağır ceza mahkemesi veya Komisyon, kesin olarak karar verilmek üzere Ankara Bölge Adliye Mahkemesine başvurur. (3) Komisyon, tazminat istemlerine ve tazminatın geri alınmasına ilişkin yapacağı değerlendirmede Ceza Muhakemesi Kanununun 141 inci, 143 üncü ve 144 üncü maddelerini uygular. (4) Komisyon tarafından verilen tazminatlarla ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununun 143 üncü maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısının tazminatın geri alınmasına ilişkin yazılı istemleri Komisyona yapılır. (5) Bu madde uyarınca yapılacak müracaatlar hakkında 5 inci maddenin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları ile 5/A maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uygulanır. |
“Taslak 62. madde” uyarınca yapılan düzenlemeyle; 6384 sayılı Kanun 5/A maddesinden sonra gelmek üzere 5/B maddesi eklenmiş ve “Taslak 57. madde” ile 6384 sayılı Kanun m.2/3-b’ye eklenmesi planlanan, koruma tedbirleri nedeniyle manevi tazminat isteminin şekli ve süresine yönelik düzenleme yapılması amaçlanmaktadır. 6384 sayılı Kanun m.5/B/1 uyarınca; yine aynı Kanun’un m.2/3-b bendi kapsamında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142. maddesi ikinci fıkrası uyarınca koruma tedbirleri nedeniyle maddi ve manevi tazminat müracaatlarının şekli ve süresine yönelik düzenleme yapılması amaçlanmaktadır. 6384 sayılı Kanun m.5/B/2’de yapılan düzenlemeyle; Komisyon’a yapılan müracaatlarda göreve ilişkin bir sorun çıktığı takdirde, Komisyon’ca nasıl bir yol izleneceği hususu açıklanmaktadır. 6384 sayılı Kanun m.5/B/3’de yapılan düzenlemeyle ise; tazminat istemlerine ve geri alınmasına ilişkin, CMK m.141 ila m.144 hükümlerinde düzenlenen koruma tedbirleri nedeniyle verilen tazminat hükümlerin uygulanmasına gidilmiştir. 6384 sayılı Kanun m.5/B/4’de yapılan düzenlemeye göre; CMK m.143 uyarınca, Cumhuriyet savcısı tarafından, tazminatın geri alınmasına ilişkin istem, kurulacak Komisyona yapılacaktır. Son olarak 6384 sayılı Kanun m.5/B/5’de; müracaatlar bakımından uygulanacak usul belirlenmiştir. |
Madde 7 Müracaat hakkında karar ve karara itiraz (1) Komisyon, müracaat hakkında dokuz ay içinde karar vermek zorundadır. (2) Komisyon, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin emsal kararlarını da gözetmek suretiyle müracaat konusunda gerekçeli olarak karar verir. (4) Ödenmesine karar verilen tazminat, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde |
Taslak m.63 Müracaat hakkında karar ve karara itiraz (1) Komisyon, 2 nci maddenin birinci ve ikinci fıkraları kapsamında yapılan müracaatlar hakkında dokuz ay içinde karar vermek zorundadır. (2) Komisyon, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin emsal kararlarını da gözetmek suretiyle müracaat konusunda gerekçeli olarak karar verir. (4) Ödenmesine karar verilen tazminat, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde Hazine tarafından ödenir. Ödemeye ilişkin düzenlenecek kağıtlar damga vergisinden, yapılacak işlemler harçlardan müstesnadır. |
6384 sayılı Kanun m.7/1’e eklenen “2nci maddenin birinci ve ikinci fıkraları kapsamında yapılan müracaatlar” ibaresi ile Komisyon’un hangi müracaatlara 9 ay içinde karar vereceğinin kapsamı daraltılmıştır. “a) Ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı, b) Mahkeme kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği, iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış başvuruları kapsar. (2) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokoller kapsamında korunan haklara ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yerleşik içtihatları doğrultusunda Ülkemiz aleyhine verilen ihlal kararlarının yoğunluğu dikkate alınmak suretiyle, (…) diğer ihlal alanları bakımından da Cumhurbaşkanı kararıyla bu Kanun hükümleri uygulanabilir. Komisyon bu hususlara ilişkin müracaatları 9 ay içinde karara bağlamak zorundadır. Yine aynı maddenin 2. fıkrasına eklenen “Anayasa Mahkemesi ve” ibaresiyle Komisyon’un karar verirken sadece İHAM kararlarını değil, Anayasa Mahkemesi kararlarını da dikkate alması sağlanmıştır. 4. fıkradaki değişiklik ise, Devletin bütçe planlamasına ilişkin bir düzenleme olup, Bakanlık kelimesi yerine Hazine ifadesi getirilmiştir. |
Madde 9 Süre (1) Bu Kanun, 23/9/2012 tarihi itibarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde kaydedilmiş başvurular hakkında uygulanır. |
Taslak m.64 Süre (1) Bu Kanun, 2 nci maddenin birinci ve ikinci fıkraları kapsamında yapılan müracaatlar bakımından 23/9/2012 tarihi itibarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde kaydedilmiş başvurular hakkında uygulanır. |
Kanunun 9. maddesine “2 nci maddenin birinci ve ikinci fıkraları kapsamında yapılan müracaatlar bakımından” şeklinde bir ibare eklenmiş ve maddenin kapsamı sınırlanması amaçlanmıştır.
|
|
Taslak m.65 GEÇİCİ MADDE 3 (1) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasının (a) bendi kapsamında olup; a) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesinde inceleme süreci devam eden bireysel başvurular, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren, b) Anayasa Mahkemesinin incelemenin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmediği gerekçesiyle düşme kararı verdiği bireysel başvurular, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten veya düşme kararının tebliğinden itibaren, üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine Komisyon tarafından incelenir. (2) Müracaat, müracaatta bulunan kişinin kimlik bilgileri ile Anayasa Mahkemesine başvuru tarihi ve numarasını içeren imzalı bir dilekçeyle yapılır. Dilekçeye, Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruya ilişkin form, kabul edilemezlik veya düşme kararı ve bu kararın tebliğine dair belge ile ihlal iddiasına ilişkin diğer bilgi ve belgeler eklenir. (3) Komisyon, dilekçedeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi halde istemin reddedileceğini ilgiliye bildirir. Dilekçedeki eksikliğin süresinde tamamlanmaması halinde müracaat, Komisyonca reddolunur. (4) Komisyona gelecek işlerin sayısı dikkate alınarak Adalet Bakanı tarafından, Komisyon bünyesinde ilave heyetler oluşturulması amacıyla üye ataması yapılabilir ve bu üyeler Komisyon üye tam sayısına dahil edilir. Bu durumda oluşturulacak ilave heyet sayısı üçü geçemez. Bu fıkra hükmü, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle uygulanır. Adalet Bakanı bu süreyi iki yıl daha uzatabilir. |
6384 sayılı Kanuna bu Teklif ile “Geçici Madde 3” eklenmiştir. Maddeyle, 6384 sayılı Kanuna geçici bir madde eklenmektedir. Maddenin birinci fıkrasının (a) bendiyle, Kanunun 2. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi kapsamında kalan ve Anayasa Mahkemesinde inceleme süreci devam eden bireysel başvurular hakkında, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilecek kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde Komisyona müracaat edilebileceği ve bu durumda Komisyonun sözkonusu müracaatları inceleyeceği hüküm altına alınmaktadır. Maddenin birinci fıkrasının (b) bendiyle Kanunun 2. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi kapsamında kalan ve Anayasa Mahkemesinin incelemenin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmediği gerekçesiyle düşme kararı verdiği bireysel başvurular hakkında, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten veya düşme kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde Komisyona müracaat edilebileceği ve bu durumda müracaatların Komisyon tarafından inceleneceği düzenlenmektedir. Maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarıyla, söz konusu müracaatlar ve bunların incelenmesine ilişkin usul hükümleri düzenlenmektedir. Maddenin dördüncü fıkrasıyla, Komisyona gelecek işlerin sayısı dikkate alınarak iş yükü dengesini ve Komisyonun verimli bir şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla ilave heyetlerin oluşturulabilmesine imkan sağlanmaktadır.
|
|
TASLAK GEÇİCİ MADDE |
DEĞERLENDİRMELERİMİZ |
|
GEÇİCİ MADDE 1 (1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla; a) 2004 sayılı Kanunda itiraz yolu ile istinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru süreleri ve bu sürelerin tebliğ veya ilandan itibaren başlamasına, b) 4675 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde yer alan itiraz yoluna başvuru süresine, c) 5326 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinde yer alan itiraz yoluna başvuru süresine, ç) 5395 sayılı Kanunun 41/E maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan itiraz yoluna başvuru süresine, d) 6100 sayılı Kanunda itiraz yolu ile istinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru süreleri ve bu sürelerin tebliğden itibaren başlamasına, e) 6502 sayılı Kanunun 70 inci maddesinde yer alan itiraz yoluna başvuru süresine, ilişkin yapılan değişiklikler, 1/4/2024 tarihinde ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilen kararlar hakkında bu Kanunla yapılan değişikliklerden önceki hükümlerin uygulanmasına devam olunur. (2) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesinde yapılan düzenleme 1/4/2024 tarihinde yürürlüğe girer. |
Geçici Madde ile yapılan düzenlemeye göre; itiraz, istinaf ve temyiz kanun yoluna başvuru süreleri, kararın tebliği veya ilanı ile başlayacaktır, tefhim ile sürenin başlaması usulünden vazgeçilmiştir. Kanunun uygulamaya giriş tarihi 1 Nisan 2024 olarak belirtilmiştir. |
[1] TCKYUŞHK m.5/2: “(2) Bu kanunlarda Türk Ceza Kanunu’nda belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar, (…) 4 alt veya üst sınırlar arasında uygulama yapılmasını gerektirir nitelikteki adli para cezalarında cezanın alt sınırı dörtyüzellimilyon, üst sınırı yüzmilyar Türk Lirası olarak uygulanır. Bu fıkra hükümleri, nispi nitelikteki adli para cezaları hakkında uygulanmaz”