
Tuncay Yılmaz
Kambiyo Senedine Özgü Haciz Yolu İle Başlatılan İcra Takibine Karşı Borca Ve İmzaya İtiraz Ve Kambiyo Senedinden Kaynaklı Menfi Tespit Davaları
16.06.2022 / Av. Tuncay Yılmaz
Kambiyo senetleri, temel bir borç ilişkisine istinaden düzenlenen fakat bu temel borç ilişkisinden bağımsız olarak kayıtsız ve şartsız ödeme taahhüdünü içerir belgelerdir. Alacaklı olan taraf gerek senedin ispat gücü ve gerekse de 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nu 167 vd. maddelerinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolunda tanınan takip kolaylığı nedeniyle alacağına daha kolay ulaşabilmektedir.
Kambiyo senedine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılması için, alacaklı veya temsilcisi, zorunlu unsurları tam olan, kayıtsız ve şartsız ödeme taahhüdünü içeren kambiyo senedinin aslını takip talebine ekleyerek, yetkili icra dairesine başvurmalıdır. İcra memuru, senedin kambiyo senedi vasfını haiz olup olmadığını re’sen incelemek zorundadır. İcra memuru, senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse, borçluya senet sureti ile birlikte ödeme emri gönderir. Ödeme emrine senet suretinin eklenmemesi, ödeme emrinin iptali sebebidir. Borçlu ödeme emrinin tebliğinden itibaren, on gün içerisinde borcu ödeyebilir ya da beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine vereceği dilekçe ile borca veya imzaya itiraz edebileceği gibi hem borca itirazı hem de imzaya itirazı birlikte yapabilir. Ayrıca borçlu, senedin kambiyo vasfını haiz olmadığından bahisle, beş gün içerisinde icra mahkemesine şikayette de bulunabilir.
İMZAYA İTİRAZ EDİLMESİ
Borçlu, ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren beş gün içerisinde, icra mahkemesine dilekçe ile başvurarak, kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığı ileri sürebilir. Bu itiraz satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz. İcra mahkemesi duruşmadan önce re’sen yapacağı inceleme ile itirazı ciddi görmesi halinde, itirazla ilgili karar verilene kadar icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir.
İcra mahkemesince yapılacak imza incelemesinde ilk duruşmada, eğer borçluya yapılan tebligat icra dairesinin yetki çerçevesindeyse, borçlu mazereti bulunmadıkça bizzat hazır bulunmak zorundadır. Borçlunun icra mahkemesince veya istinabe yoluyla imza örnekleri alınır ve örnek imzaların bulunduğu tapu, banka, noter gibi kurumlarda müzekkere yazılarak borçluya ait örnek imzalar dosyaya getirtilir. İmzanın borçluya ait olmadığı açıkça tespit edilebilecek durumdaysa, icra mahkemesince itirazın kabulüne karar verilebilir fakat çoğu zaman uzmanınca imza incelemesi yapılması gerekmektedir. Uygulamada, icra mahkemelerinin genellikle bilirkişi listesine kayıtlı grafoloji uzmanlarından, Adli Tıp Kurumundan, Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığından, Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığından, güzel sanatlar fakültelerinden bilirkişi raporu talep ettiği görülmektedir.
Bu bilirkişi raporlarında incelenmesi gereken hususlar bakımından Yargıtay’ın istikrar kazanmış kararlarında belirlemiş olduğu kriterler mevcuttur. Bilirkişi incelemesinin konunun uzmanı olan kişilerce ve yeterli teknik donanıma sahip laboratuvar ortamında ve senedin aslı incelenerek yapılması gerekmektedir. İncelemede optik aletler ve incelemenin gerektirdiği cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlere uyularak, imzanın tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi özelliklerin kuşkuya yer vermeyecek şekilde borçluya ait olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
İmzanın borçluya ait olmadığına karar verilerek itirazın kabul edilmesi halinde icra takibi durur. Alacaklı, senedi takibe koymakta kötü niyetli veya ağır kusurluysa, icra mahkemesince takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasını ödemesine karar verilir.
İmzanın borçluya ait olduğuna karar verilmesi halinde ise itirazın reddine karar verilir. Eğer takip geçici olarak durdurulmuşsa, takibe devam edilir. İtiraz ile birlikte takibin durdurulmasına karar verilmişse, itirazın reddi kararıyla birlikte, borçlu takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilir.
İcra mahkemeleri inceleme yapma konusunda dar yetkilidir. İcra mahkemesince verilmiş kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmezler. Bu nedenle, genel mahkemelerde alacaklı tarafından alacağını ispatlamaya yönelik veya borçlu tarafından borçlu olmadığına yönelik dava açılması halinde, icra mahkemesince verilen tazminat ve para cezası yargılama sonuna kadar tehir edilir. Yargılama başvuranın lehine sonuçlanırsa, icra mahkemesi tarafından verilen tazminat ve para cezası kaldırılır.
BORCA İTİRAZ EDİLMESİ
Borçlu, ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren beş gün içerisinde, icra mahkemesine dilekçe ile başvurarak, borçlu olmadığını, borcun itfa edildiğini, borcu ödemesi için mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını veya yetki itirazını ileri sürebilir. Bu itiraz satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmaz. İcra mahkemesi, borçlunun itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz ettiği belgelerden, borcun itfa veya imhal edildiğini, senedin metninden zaman aşımına uğradığını, borçlunun borçlu olmadığını kanaatine varırsa, itirazla ilgili karar verilene kadar icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir.
Senet metninden senedin zamanaşımına uğradığı belliyse, alacaklı zamanaşımının kesildiğini veya tatil edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat edemezse, itirazın kabulüne; aksi takdirde itirazın reddine karar verilir.
Borca itirazda incelemenin duruşmalı olarak yapılması zorunludur. Borcun olmadığı, itfa veya imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatlanmalıdır. Bu takdirde icra mahkemesi davanın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü halinde takip durur. İtirazın reddi halinde takip işlemlerine devam edilir.
İtirazın kabulüne karar verilmesi halinde, alacaklı senedi takibe koymakta kötü niyetli veya ağır kusurlu ise takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilir. İtirazın reddine karar verilmesi halinde, icra takibi tedbiren durdurulmuşsa, alacaklının istemi üzerine borçlu, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmayan tazminatı ödemeye mahkum edilir.
Hem borca itirazda hem de imzaya itirazda, İİK 170/a.2 maddesi gereği, icra mahkemesi, süresinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla kendisine intikal eden işlerde, takip dayanağı olan senedin kambiyo senedi vasfını haiz olup olmadığını re’sen incelemek zorundadır ve senet kambiyo vasfını haiz değilse, kambiyo senedine özgü haciz yolu ile takip yapılamayacağından takibin iptaline karar verilir. Bu nedenle; her somut olayda senedin kambiyo vasfını haiz olup olmadığı incelenmelidir. Çünkü imza borçluya ait çıksa bile senedin kambiyo vasfını haiz olmaması sebebiyle kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamayacağından, icra mahkemesince takibin iptaline karar verilebilecektir.
Uygulamada karşılaşılan en önemli sorunlardan biri tedbir kararı bulunmaması nedeniyle icra işlemlerinin devam etmesidir. Kambiyo senedi nedeniyle başlatılan bir takibe istinaden üç şekilde tedbir kararı alınabilir. İlki; yukarıda anlatılan borca ve imzaya itiraz aşamasında icra mahkemesinin takibi geçici olarak durdurmasıdır. İkincisi; kambiyo senediyle alakalı suç şüphesi çerçevesinde yürütülen bir soruşturma veya kovuşturma dosyası bulunması halinde, bu dosyalardan ilgili icra dairesine, icra işlemlerinin durdurulmasına yönelik tedbir müzekkeresi yazılmasıdır. Üçüncüsü ise; borçlu tarafından menfi tespit davası açılması ve takip konusu alacağın yüzde yüz on beşi oranında teminatın yatırılması neticesinde, mahkeme tarafından icra işlemlerinin durdurulmasına yönelik tedbir kararı verilmesidir.
KAMBİYO SENEDİNE ÖZGÜ TAKİPLERDEN KAYNAKLANAN MENFİ TESPİT DAVALARI
Uygulamada genellikle borçluların öncelikle borca ve imzaya itiraz davası açtığı, bu davalar olumsuz sonuçlandığında menfi tespit davasını açtığı görülmektedir.
İcra mahkemesinde devam eden borca ve imzaya itiraz davası bulunsa bile menfi tespit davası ayrıca açılabilir. Çünkü borçlunun genel mahkemelerde borçlu olmadığını tespit ettirmekte her zaman hukuki yararı vardır. Böyle bir durumda menfi tespit yargılamasını yürüten mahkemece borca ve imzaya itiraz davasının bekletici mesele yapılmasına karar verilemeyeceği gibi derdestlik kararı da verilemez.
İcra mahkemelerince verilen kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemektedir. Bunun anlamı, dar yetkili icra hukuk mahkemesinde borcu olmadığını ispatlayamayan borçlu, genel mahkemelerde menfi tespit davası açarak borçlu olmadığını ispatlayabilecektir. Kural olarak menfi tespit davalarında ispat yükü davalıya yani alacaklı olduğunu iddia eden tarafa düşmektedir. Kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davalarındaysa ispat yükü davacı borçludadır. Kambiyo senedinin yaratmış olduğu hukuki güven nedeniyle, borçlu borcu olmadığını istisnai durumlar dışında senetle ispatlamakla yükümlüdür.
Menfi tespit davası bedelsizlik veya hükümsüzlük iddiasıyla açılabilir. Bedelsizlik nedeniyle açılan menfi tespit davalarında temel borç ilişkisi ya bulunmamaktadır ya da sona ermiştir. Bu nedenle alacaklının sebepsiz zenginleşmesinin önüne geçilmeye çalışılır. Hükümsüzlük iddialarıyla açılan menfi tespit davaları, ehliyetsizlik, sahtecilik, senet metninden anlaşılan defiler, senette tahrifat yapılması gibi sebeplere dayanmaktadır.
Menfi tespit davası açılması tek başına icra takibini durdurmaz. Mahkeme tarafından verilmiş bir tedbir kararı bulunması gerekir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında yüzde on beş oranında teminatla icra işlemleri durdurulabilirken, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında icra işlemlerinin durdurulması için icra dosyasının güncel borcunun tamamı icra dairesine depo edilmeli ve senet bedelinin yüzde on beşi oranında teminatın da mahkemenin veznesine yatırılması gerekmektedir. Dolayısıyla yüzde yüz on beş oranında teminatın yatırılması gerekmektedir. Bu teminatlar ilgili dosyalara yatırılmadan, icra takip işlemlerinin durdurulması yönünde karar verilemez fakat teminat yatırılmasa dahi yargılamaya devam edilir.
Menfi tespit davasına teminat yatırılmaksızın devam edilir ve borç alacaklıya ödenmiş olursa, menfi tespit davası istirdat davasına dönüşür.
Kambiyo senetlerinden kaynaklanan menfi tespit davaları açılmadan önce zorunlu ticari arabuluculuk sürecine başvurulup başvurulmayacağı hususu İstinaf ve Yargıtay mahkemelerince tartışılmış ve Yargıtay’ın güncel kararlarına göre, menfi tespit davasının amacı, bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat niteliğinde bir ticari dava olmadığından, menfi tespit davası açılmadan önce zorunlu ticari arabuluculuk başvurusu yapılmasının gerek olmadığına hükmedilmiştir.
Teknolojinin de gelişmesiyle, imza taklidi yapan makinelerin üretilmesi, bilgisayar ortamında sahte senetlerin, imzaların üretilebilmesi, pencere sahteciliği denilen yöntemle borçlu aslında başka bir belgeyi imzaladığını düşünürken kambiyo senedini imzalaması ve başka birçok yöntemle hukuka aykırı şekilde kambiyo senedi düzenlendiğine uygulamada sıklıkla karşılaşılmaktadır. Sahte senet düzenlemeyi meslek haline getirmiş kişilerce, kanundaki boşluklardan da faydalanmak suretiyle, hedef olarak belirlenen kişiler mağdur edilmektedir. Bu nedenle taraflar arasındaki ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı, senet üzerindeki bedelin büyüklüğü, senette malen veya nakden ibaresini içerir bedel kaydının bulunup bulunmadığı, tarafların ekonomik durumu ve yaptıkları iş, hayatın olağan akışı ve başka birçok durumun her somut olayda ayrı ayrı irdelenmesi gerektiği kanaatindeyiz (Bkz. Yargıtay HGK, 2017/19-827 E., 2017/689 K., 18.06.2019 tarihli kararı).
Senette ihdas nedeninin bulunması zorunlu olmamasına rağmen senet metninde bulunan malen veya nakden kaydının, alacaklı veya borçlu tarafından talil edilmesi halinde, ispat yükü talil eden tarafa geçmektedir. Örneğin; ihdas nedeni olarak “nakden” kaybı bulunan bir kambiyo senedine ilişkin süren yargılamada, alacaklı senedi mal sattığını iddia ederek aldığını söylerse, artık bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Menfi tespit davasının kabulü veya reddi halinde, bu karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil edecektir. Yani alacağın varlığı veya yokluğu kesin olarak sonuca bağlanmış olacak taraflar mahkeme kararının aksini iddia edemeyecektir.
Davanın kabulü halinde borçlunun talebiyle alacaklı aleyhine, davanın reddi halinde alacaklının talebiyle borçlu aleyhine, mahkemece yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine hükmedilir.
Kambiyo senedine dayalı haciz yoluyla icra takibi başlatıldığında, somut olayın durumuna göre borca itiraz, imzaya itiraz ve menfi tespit davası imkanlarından uygun olanlar seçilmelidir. Özellikle suç şüphesi altında, haksız kazanç elde etmek amacıyla yapılan kambiyo senedi takiplerinde, mutlaka ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasını tavsiye ederiz. Çünkü hukuk mahkemeleri yazılı delillere göre somut durumun hukuka uygunluğu tespit ederken, ceza mahkemeleri maddi gerçeği ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Yargıtay kararlarına göre de menfi tespit davasına konu kambiyo senediyle alakalı bir ceza yargılamasının yürütülmesi halinde, ceza yargılamasının sonucu bekletici mesele yapılmaktadır. Bu nedenle delil elde etmek için ceza soruşturmaları ve kovuşturmalarının çok büyük önem taşıdığı hususunu belirtmek isteriz.