Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84
Prof. Dr. Ersan Şen
Doğa Ceylan
Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84
Bankalararası Kart Merkezi Çalışanlarının Hukuki Statüsü
23.10.2025 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Doğa Ceylan
Bankalararası Kart Merkezi A.Ş.’nin bankalar tarafından kurulduğu, ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının, Bankalararası Kart Merkezi A.Ş.’nin %51 hissesine sahip hakim ortağı olduğu, BKM olarak bilinen bu Anonim Şirketin internet sitesinde tarihçesine bakıldığında;
“1990 yılında 13 kamu ve özel Türk bankasının ortaklığıyla kurulan ve 2020 yılında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası A.Ş. (TCMB)’nin hakim hissedarı olduğu Bankalararası Kart Merkezi A.Ş. (BKM) ödeme sistemleri ekosistemine güvenli ve hızlı çözümler üreten teknoloji odaklı bir kurumdur.
Verimli operasyonları ve yüksek işlem hacmi ile dünyada alanında örnek gösterilen BKM, güçlü teknik donanım ve insan kaynaklarıyla ödeme sistemlerinde perakende sektörüne, kamuya ve bireylere en iyi hizmeti sunmaya odaklanmıştır. Bugün, dijital ödemelerin gelişimine katkıda bulunmayı görev edinen BKM, milli temel altyapılar ve sistemler geliştirerek ekosistemde verimlilik, kolaylık, hız, güvenlik ve güvenilirlik kazandırmayı hedeflemektedir.
Kredi kartı, banka kartı ve ön ödemeli kart uygulamaları içinde bulunan Üyeler ve işlem tarafları arasında uygulanacak prosedürleri geliştirmek, standardizasyonu sağlamaya yönelik çalışmalar yaparak kararlar almak, Türkiye genelinde Üyeleri ve BKM’den hizmet alan taraflar için uygulamalar ile yurt içi kuralları oluşturmak, Üyeler arasındaki takas ve hesaplaşmayı yürütmek, yurt dışı kuruluş ve komisyonlarla ilişkiler kurmak ve gerektiğinde Üyelerini bu kuruluşlarda temsil etmek, ödeme sistemleri içerisinde; nakit kullanımı gerekmeksizin her türlü ödemeyi veya para transferini sağlayan veya destekleyen sistem, platform ve altyapıları oluşturmak, işletmek ve geliştirmek, halen hizmet kullanıcıları tarafından devam ettirilen işlemleri daha güvenli, süratli ve daha az maliyetli tek bir merkezden yürütmek, BKM’nin ana faaliyetleri arasındadır.” açıklamasına yer verildiği,
Buna göre; BKM A.Ş.’nin özel bir şirket olduğu, kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğinde meslek teşekkülü niteliği taşımadığı, dolayısıyla yetkili ve çalışanlarının da kamu görevlisi sıfatı taşımadıkları, bu nedenle tabi oldukları özel kanunlarında özel hüküm niteliği taşıyan ceza hükümleri yoksa, hukuki statü ve durumları bakımından “Tanımlar” başlıklı Türk Ceza Kanunu’nun 6. fıkrasının (c) bendinde yer alan kamu görevlisi kapsamına girmedikleri,
BKM A.Ş. çalışanlarının hukuki statüsünü belirlemek için; 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu hükümleri ile 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun hükümlerinin incelenmesi gerektiği, nitekim BKM A.Ş.’nin açık kaynak tanıtımına bakıldığında bağlı oldukları mevzuat olarak 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile 6493 sayılı Ödeme Hizmetleri Kanununun gösterildiği,
5464 sayılı Kanun incelendiğinde; bu Kanunun amacının, banka kartları ile kredi kartlarının çıkarılmasına ve kullanılmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyerek, kartlı ödemeler sisteminin etkin çalışmasını sağlamak olduğu, Kanunun kapsamına, kartlı sistem kuran, kart çıkaran, üye işyeri anlaşması yapan kuruluşlar ile üye işyerlerinin ve kart hamillerinin girdiği,
Kanunun 3. maddesinde “Tanımlar” başlığına yer verildiği, BKM A.Ş.’nin bu tanımlar arasında m.3/1-h’de yer alan “Üye işyeri anlaşması yapan kuruluş” sayılabileceği, tanıma göre, banka kartı veya kredi kartı kabulünü sağlamak amacıyla işyerleri ile anlaşma yapan bankaların veya kuruluşların kastedildiği, BKM A.Ş.’nin bu kapsamda sayılmasında bir sakınca görülmediği,
5464 sayılı Kanunun 21. maddesinde “Üye işyeri anlaşması yapan kuruluş” kavramının tanımlandığı, her ne kadar BKM A.Ş.’nin bankalararası ödeme sistemlerini düzenleyici ve denetleyici rolünden bahsedilse de, sonuçta bir özel şirket olarak m.21 kapsamında sayılmasının gerektiği,
5464 sayılı Kanunun 35. ila 42. maddelerinde idari ve adli cezalarının düzenlendiği, bunlar arasında BKM A.Ş. çalışanlarının hukuki statüsü ile ilgili bir tanımlamanın bulunmadığı,
Asıl düzenlemenin 27.06.2013 yürürlüğe giren 6493 sayılı Ödeme Hizmetleri Kanunu olduğu, bu Kanuna bakıldığında, BKM A.Ş. ile yetkili ve çalışanlarının sıfat ve hukuki statülerinin belirlendiği,
6493 sayılı Ödeme Hizmetleri Kanunu incelendiğinde; bu Kanunun amacı ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemlerine, ödeme hizmetlerine, ödeme kuruluşlarına ve elektronik para kuruluşlarına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesinin olduğu, Kanunun kapsamının da bu şekilde açıklandığı,
BKM A.Ş.’ye ödeme sistemi işleticisi olarak faaliyet izni verildiğine ilişkin kararın, 19 Haziran 2015 tarih ve 29391 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı,
Buna göre; 6493 sayılı Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesine bakıldığında, m.3/1-v’de tanımlanan “Ödeme sistemi”, m.3/1-z’ye göre “Sistem” ve m.3/1-aa’da yer alan “Sistem işleticisi” kavramlarının BKM A.Ş.’yi kapsadığı,
“Ödeme sistemi” kavramının; üç veya daha fazla katılımcı arasındaki transfer emirlerinden kaynaklanan fon aktarımlarının gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla yapılan takas ve mutabakat işlemleri için gerekli altyapıyı sunan ve ortak kuralları olan yapıyı,
“Sistem” kavramının; ödeme sistemi ve menkul kıymet mutabakat sistemini,
“Sistem işleticisi” kavramının ise; sistemin günlük işleyişinden sorumlu olan ve sistem işletimi için gerekli olan faaliyet iznine sahip tüzel kişiyi,
İfade ettiği,
6493 sayılı Kanunun 27 ila 37. maddelerinde yaptırımların, soruşturma ve kovuşturma usullerinin düzenlendiği, bu maddelerde 6493 sayılı Kanun kapsamına giren şirketlerde çalışanların kamu görevlisi gibi sayılacaklarına ve değerlendirileceklerine dair herhangi bir hükmün bulunmadığı, BKM A.Ş.’nin ortaklarının, yetkililerinin ve çalışanlarının ödeme sistemi işleticisi sayılan şirket kapsamında değerlendirilmesinin gerektiği,
6493 sayılı Kanunun 32. maddesinde “Sırların açıklanması” suçunun tanımlandığı, buna göre; sistem işleticisinin, ödeme kuruluşunun ve elektronik para kuruluşunun ortaklarının, yönetim kurulu üyelerinin, mensuplarının, bunlar adına hareket eden kişiler ile görevlilerinin sıfat ve görevleri nedeniyle öğrendikleri tüm sırları, görevden ayrılsalar bile kanunen açıkça yetkili kılınan mercilerden başkasına açıklamalarının suç sayıldığı,
Görüleceği üzere; sistem işleticisi olan şirketin sorumlularının şirketin iş ve işlemlerinden doğan sorumlulukların ortaklarına, yönetim kurulu üyelerine, mensuplarına ve bunlar adına hareket eden kişiler ile şirket görevlilerine ait olduğu,
6493 sayılı Kanunun 36. maddesinde “Zimmet” suçunun düzenlendiği, maddenin başlığı her ne kadar “Zimmet” olsa da, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.247’de tanımlanan ve görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilen veya koruma ve gözetimi ile yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisinin işlediği zimmet suçu ile 6493 sayılı m.36’nın öngördüğü zimmet suçunun farklı olduğu, bu zimmet suçunun özel hüküm niteliği taşıdığı, buna benzer bir düzenlemenin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 160. maddesinde “Zimmet” başlığı altında yer aldığı, gerek Bankacılık Kanunu m.160’da ve gerekse 6493 sayılı Kanunun 36. maddesinde, ifa ettikleri görevlerin hassasiyetleri ve güvenilirliğinin ihlalinin yol açacağı ağır sonuçlar nedeniyle kanunun koyucunun, fail kamu görevlisi olmasa da konuyu, ceza sorumluluğu bakımından daha hafif olan ve kamu görevlileri dışında malvarlığı ile ilgili yapılan emanet suiistimallerini suç sayan “Güveni kötüye kullanma” başlıklı TCK m.155/2 kapsamı dışında tuttuğu, bu nedenle özel düzenleme yapma yolunu seçtiği,
Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilen veya koruma ve gözetimi ile yükümlü olduğu para ve para yerine geçen evrak veya senetleri veya diğer malları kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren 6493 sayılı Kanun kapsamına giren sistem işleticisinin, ödeme kuruluşunun ve elektronik para kuruluşunun ortaklarının, yönetim kurulu başkanlarının ve üyelerinin, mensuplarının, bunlar adına hareket eden kişiler ile görevlilerin, suçun basit zimmet kapsamına girmesi halinde 6 yıldan 12 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacakları, ayrıca ilgili kuruluşun uğradığı zararından tazmininden sorumlu olacakları, zimmet suçunun açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde bu suçu işleyen faile 12 yıldan az olmamak üzere 20 yıla kadar hapis ve 20 bin güne kadar adli para cezası verilebileceği, adli para cezasının miktarının “ihtilasen zimmet” olarak da bilinen nitelikli zimmette ilgili kuruluşun uğradığı zararın üç katından az olamayacağı, 6493 sayılı Kanunun zimmet suçlarını düzenleyen 36. maddesinin ilk iki fıkrasının devamında etkin pişmanlık ve değer azlığından kaynaklanan ceza indirimlerine yer verildiği,
6493 sayılı Kanunun 37. maddesinde soruşturma ve kovuşturma usulünün düzenlendiği, ancak Kanunun 32. ve 36. maddelerinde yer alan sırların açıklanması ve basit ve nitelikli zimmet suçlarının soruşturulmasının ve kovuşturulmasının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bu konuda ilgili başsavcılığa yazılı başvuruda bulunması şartına bağlı tutulmadığı, yani bu suçlar yönünden muhakeme şartının bulunmadığı, esasen Kanunun 28., 29. ve 31. maddelerinde tanımlanan suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturma şartının getirildiği, ancak belgelerin saklanması ve bilgi güvenliği yükümlülüğüne aykırı davranma suçu bakımından m.37/2’de muhakeme şartına bir istisna getirildiği, buna göre m.31’de belirtilen suçtan dolayı ilgililerin Cumhuriyet başsavcılığına başvurması halinde yazılı başvuru şartının aranmayacağının belirtildiği,
6493 sayılı Kanunun 37. maddesinin 3. fıkrasında TCMB yönünden genel bir muhakeme şartının öngörüldüğü, 37. maddenin ilk iki fıkrasında muhakeme şartına dahil olan suçların 1. fıkrada gösterildiği, 1. fıkraya göre 28., 29. ve 31. maddelerde belirtilen suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturma yapılmasının Merkez Bankası tarafından Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuru şartına bağlandığı, 37. maddenin 2. fıkrasında, 31. maddede sayılan suç yönünden bir istisnanın öngörüldüğü, 3. fıkrada sayılan genel düzenlemenin suç olarak tanımlanıp, maddenin ilk fıkrasında sayılan suçların kapsamına girmeyen suçları içine almadığı, 37. maddenin 3. fıkrasının 6493 sayılı Kanundan ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılacak yönetmelikte ve alt düzenlemelerde belirtilen görevlerin yerine getirilmesi sırasında yapılan iş ve işlemler yönünden Merkez Bankası personeli hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını, Merkez Bankasının Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunmasına bağlı tuttuğu,
Görülmektedir.


