Prof. Dr. Ersan Şen

Biber Gazı Kapsülü Sonucu Ölüm: Yaşam Hakkı

07.10.2015 / Prof. Dr. Ersan Şen

22.07.2014 tarihli Ataykaya - Türkiye kararında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), kafasına biber gazı kapsülü isabet edip ölen kişinin durumunu İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS) “Yaşam Hakkı” başlıklı m.2 kapsamında inceleyip değerlendirmiş ve ihlal kararı vermiştir.

Başvuruya konu olay: 24 Mart 2006 tarihinde Diyarbakır ilinde gerçekleştirilen askeri operasyon sonucu terör örgütü üyeleri hayatını kaybetmiştir. 28 - 31 Mart 2006 tarihleri arasında, operasyonda öldürülen kişiler için birçok izinsiz gösteri yürüyüşü düzenlenmiştir. Gösteriler sırasında dokuz kişi hayatını kaybetmiştir. Başvurucunun oğlu 29 Mart 2006 tarihinde çalıştığı işyerinden ayrıldığı sırada gösterilerin ortasında kalmıştır. Protestoları bertaraf etmek amacıyla polis tarafından atılan biber gazı kapsülü başına isabet eden Ataykaya olay yerinde hayatını kaybetmiştir. Uzman ekip tarafından yürütülen otopsi sonucunda, Ataykaya’nın ölümüne başına isabet eden 12 numaralı tip biber gazı kapsülünün sebep olduğu saptanmıştır. Ataykaya’ya isabet eden gaz kapsülünden alınan örnekte herhangi ayırt edici bir iz bulunmadığından, gaz kapsülünün hangi silahtan atıldığı tespit edilememiştir.

Başvurucu, 19 Nisan 2006 tarihinde gösteriler sırasında görev yapan polisler hakkında şikayette bulunmuş ve Diyarbakır Başsavcılığı olay hakkında soruşturma başlatmıştır. Olayda görgü tanığı olarak ifadesi alınan kişiler, yüzü maskeli bir polis memuru tarafından atılan gaz kapsülünün Ataykaya’ya isabet ettiğini beyan etmiştir. Soruşturmada öldürücü atışı yapan failin kimliği tespit edilememiştir.

Diyarbakır Valiliği tarafından olaylar sırasında görevli bulunan ve biber gazı kapsülü kullanan 14 polis memuru hakkında idari soruşturma başlatılmıştır. 30 Ocak 2008 tarihinde Polis Disiplin Kurulu, delil yetersizliği sebebiyle 14 polis memuru hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.

Başvurucunun iddiaları: Başvurucu, oğlunun orantısız güç kullanılması sebebiyle öldüğünü ve kamu makamları tarafından etkili soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle İHAS m.2’nin ihlal edildiğini iddia etmiştir.

Başvurucu, oğlunun ölümünde insanlık dışı ve aşağılayıcı muamelede bulunan polis memurları hakkında gerekli soruşturma yapılmadığını ve “İşkence yasağı” başlıklı İHAS m.3’ün ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

Etkili soruşturma yapılmaması neticesinde, İHAS m.13’te düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve oğlunun Kürt kökenli olması sebebiyle öldürülmesinin m.14’de düzenlenen ayrımcılık yasağına aykırı olduğunu iddia etmiştir. Son olarak başvurucu, “Hakları kötüye kullanma yasağı” başlıklı İHAS m.17’nin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi:

1- İHAS m.2 (Yaşam Hakkı)

Mahkeme ilk olarak etkili bir soruşturma yapılıp yapılmadığını ve polis tarafından orantısız güç kullanılıp kullanılmadığını değerlendirmiştir.

Mahkeme, ölümcül atışı yapan polis memurunun yüzünün maskeli olması ve kıyafetlerinde ayırt edici bir özellik bulunmaması sebebiyle tespit edilememesini, elverişli ve etkili soruşturma yapılmadığı hususunda yeterli bir gerekçe olarak görmemiştir.

Mahkeme, soruşturma sürecinin yavaş ilerlemesi ve ifadelerin uzun süre alınmaması sebebiyle esaslı bir gecikmenin yaşandığını belirtmiştir. Yetkililerin polis memurlarının kimliklerinin tespit edilmemesi ve haklarında etkili soruşturma yürütülmemesi için kasıtlı olarak dokunulmazlık ortamı oluşturduklarına hükmetmiştir.

Mahkeme, soruşturma yürütülürken polis memurlarının soruşturma sürecinden bağışık tutulmadığına ve soruşturma makamı ile polis memurları arasında sürtüşme yaşanmaması için gerekli önlemelerin alınmadığına dikkat çekmiştir.

Somut olayda Ataykaya’ya isabet eden gaz kapsülünün atılma şekli hakkında uzman raporu istenmemesinin hatalı olduğuna karar veren İHAM, bu eksikliğe rağmen tüm bulguların, yapılan atışın ölümcül nitelikte ve doğrudan olduğunu belirterek, olayda orantısız güç kullanıldığına karar vermiştir.

Mahkeme, Türk Hukuku’nda biber gazı kapsülünün gösteri yürüyüşleri sırasında kullanımını kapsamını ve gaz bombasının ne şekilde kullanılacağına ilişkin düzenlemenin mevcut olmadığını, dolayısıyla biber gazı kullanımı hakkında yasal boşluk olduğunu belirtmiştir. 

Mahkeme Ataykaya’ya karşı kullanılan ölümcül nitelikteki gücün mutlak gerekliliği ve orantılı olduğu yönünde ve polisin gerekli özeni gösterdiğine ilişkin bir bulguya rastlanmadığına işaret etmiştir.

Sonuç olarak,İHAS m.2’de düzenlenen yaşam hakkının, etkili ve elverişli soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle usulden, aşırı güç kullanımının var olması sebebiyle başvurucunun oğlunun ölümüne sebebiyet verilmesi gerekçesiyle de esastan ihlal edildiğine karar vermiştir.

2- İHAS m.13 (Etkili Başvuru Hakkı)

Mahkeme, etkili soruşturma yapılmaması ve aşırı güç kullanıldığının tespiti ile m.2’nin ihlal edildiğine karar verdiğini, m.13’de düzenlenen ayrımcılık yasağı hakkında karar verilemesine yer olmadığına karar vermiştir.

3- İHAS m.3-14-17

Mahkeme, ilgili maddelerin ihlali iddiası hakkında “açıkça dayanaktan yoksun olması” gerekçesi ile kabul edilemezlik kararı vermiştir.

Tazminat (İHAS m.41)

İHAM, Türkiye aleyhine 65.000 Euro manevi tazminat ve 5.000 Euro yargılama giderlerine hükmetmiştir.

Kararların Bağlayıcılığı ve İnfazı (İHAS m.46)

İHAM, Abdullah Yaşa - Türkiye ve İzci - Türkiye kararları ile oluşturduğu içtihadına bu kararında da yer vermiştir. Mahkeme, Türkiye’nin biber gazı kullanımından doğan ölüm ve yaralanma riskinin asgari dereceye düşürülmesi adına gecikmeksizin önlemler alması gerektiğini vurgulamıştır.

Mahkeme; Türkiye Cumhuriyeti’nin, Sözleşmenin “Yaşam hakkı” başlıklı m.2 kapsamında gereklerini yerine getirmediğini ve gösteri yürüyüşleri sırasında potansiyel ölümcül silahların kullanılması ile ilgili önlemleri almadığı takdirde benzer ihlal kararlarını vermeye devam edeceğini ifade etmiştir.