Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84
Prof. Dr. Ersan Şen
Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84
Borsada Manipülasyon Suçunda Pişmanlık Hükmünün Sınırı
24.10.2025 / Prof. Dr. Ersan Şen
Her ne kadar yazı başlığında bilinen adıyla borsada manipülasyon suçunu kullansak da bu suçun yasal adının piyasa dolandırıcılığı suçu olduğunu, suçu tanımlayıp cezasını gösteren 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 107. maddesinin başlığının da “Piyasa dolandırıcılığı” olarak düzenlendiğini ifade etmek isteriz.
Daha önce; 19.08.2024 tarihinde “Sermaye Piyasası Kurulu’nun Başvuru Şartı ve Pişmanlığın Başvuruya Etkisi”, 04.06.2025 tarihinde ise “Piyasa Dolandırıcılığı (Borsada Manipülasyon) Suçu” başlıklı yazıları kaleme almıştık.
Bu yazılarımızda; 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda düzenlenen veya bu Kanunun atıfta bulunduğu suçların soruşturulmasına ilişkin özel soruşturma usulleri ve bu usullerin pişmanlık hükümlerinin uygulanması bakımından önemi,
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun kamuoyunda borsa manipülasyonu olarak bilinen 107. maddesinde piyasa dolandırıcılığı suçu, 108. maddesinde hangi hallerin bilgi suistimali ve piyasa dolandırıcılığı sayılamayacağı, 115. maddesinde ise Cumhuriyet savcısına karşı kelepçe olarak nitelendirebileceğimiz ve bazı kanunlarda Cumhuriyet savcısının soruşturma başlatmasını engelleyen ve onu izin veya karar şartına bağlayan bir takip usulü,
İncelenmiştir.
Bu yazımızda ise, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu m.107’de düzenlenen piyasa dolandırıcılığı suçu yönünden pişmanlık hükmünün sınırı ile Sermaye Piyasası Kurulu’nun yazılı başvurusunun ve özel soruşturma usulünün detaylarına yer verilecektir.
6362 sayılı Kanunun 107. maddesinin ilk iki fıkrasında piyasa dolandırıcılığı suçlarının düzenlendiği, 3. fıkrasında ise, sadece maddenin 1. fıkrasında tanımlanan suçu işleyen kişi yönünden pişmanlık hükmünün öngörüldüğü, bu fıkrada üç bende yer verilerek, soruşturma başlamadan önce elde edilen veya elde edilmesine sebep olunan menfaatin iki katı kadar paranın Hazineye ödenmesi halinde cezasızlık, soruşturma başladıktan sonra ödenmesi halinde verilecek cezanın yarı oranında indirilmesi ve kovuşturma evresinde hüküm verilinceye, yani ilk derece mahkemesinden karar çıkma aşamasına kadar para ödendiği takdirde ise verilecek cezanın üçte biri oranında indirileceğinin belirtildiği,
6362 sayılı Kanun m.107/3’de öngörülen paranın (elde ettiği veya elde edilmesine sebep olduğu menfaatin) ödenmesi zamanına göre değişen, şahsa bağlı cezasızlıktan veya ceza indiriminden bahsedildiği, ancak bu pişmanlık uygulamasının sadece m.107/1’de öngörülen manipülatif alım satım yapmak, emir vermek, emir iptal etmek, emir değiştirmek veya hesap hareketleri gerçekleştirmek fiillerini işleyen faillerle sınırlı olduğu,
Pişmanlık hükmünün; m.107/2’de tanımlanan kararları etkilemek amacıyla yalan, yanlış veya yanıltıcı bilgi vermeyi ve yaymayı, bu yolla menfaat sağlamayı kapsamadığı, yani kanun koyucunun m.107/3’de yer verdiği pişmanlığı m.107/1’de tanımlanan suçla sınırlandığı,
Buna göre; 6362 sayılı Kanun m.107’nin ilk iki fıkrasında belirtilen suçların, her ne kadar cezaları aynı olsa da unsurlarının birbirinden farklı olduğu, somut olayda bu fıkralarda belirtilen özel kastla ve seçimlik hareketlerle suçların işlendiğinin tespitinin gerektiği, m.107/1’de tanımlanan suçta failin yanlış veya yanıltıcı izlenim uyandırma amacıyla hareket etmesi gerektiği ve m.107/2’de ise fiyatları, değerleri ve yatırımcıların kararlarını etkilemek için failin yalan veya yanlış veya yanıltıcı bilgi yaymasının arandığı,
107. maddede düzenlenen iki ayrı suç tipinden birisinin oluştuğunun tespiti için, ilgili hükümlerde yer alan unsurların gerçekleşmesinin gerektiği, aksi halde sırf m.107/3’de yer alan pişmanlık hükmünün bertaraf edilebilmesi amacıyla, yasal şartları ve unsurları oluşmadan fail hakkında m.107/2’den hüküm tesis edilmesinin mümkün olmadığı,
Söylenmelidir.
Ayrıca;
Sermaye Piyasası Kanunu’nun “Yazılı başvuru ve özel soruşturma usulleri” başlıklı 115. maddesinin 1. fıkrasına göre, “Bu Kanunda tanımlanan veya atıfta bulunulan suçlardan dolayı soruşturma yapılması, Kurul tarafından Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır. Bu başvuru muhakeme şartı niteliğindedir”.
Bu hüküm incelendiğinde; 6362 sayılı Kanunda tanımlanan veya atıfta bulunulan suçlardan dolayı soruşturma yapılmasının, muhakeme şartı niteliği taşıyan Sermaye Piyasası Kurulu’nun yazılı başvurusuna bağlı olduğu, buna göre Kurulun yazılı başvuru şartı gerçekleşmediği takdirde 6362 sayılı Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı soruşturma yapılmasının mümkün olmadığı, bu durumda “suç” mu, yoksa “fiil” mi kavramına önem verilmesi gerektiğinin tespitinin zorunlu olduğu, çünkü CMK m.225’e göre, mahkemenin iddianamede gösterilen fiil ve faille bağlı olduğu, fakat fiilin suça dönük hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmadığı,
Kovuşturma aşamasının yanında, soruşturmayı yürütecek Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunan Kurulun başvuruda yer verdiği suçun mu, yoksa fiilin mi dikkate alınması gerektiğinin de önem kazandığı, Kurulun yazılı başvurusunda suça dönük bağlayıcı bir kısıtlamayı Cumhuriyet başsavcılığına getiremeyeceği, soruşturmayı yönetecek Cumhuriyet savcısının Sermaye Piyasası Kurulu’nun yazılı başvurusunda yer alan fiilin suç olup olmadığı, bunun hukuki nitelendirmesinin ne olacağı konusunda serbest olacağı, bunun aksinin düşünülemeyeceği, çünkü CMK m.160/1 uyarınca, işlendiği iddia olunan suçla ilgili soruşturma yapma yetkisinin münhasıran Cumhuriyet savcısına ait olduğu,
Takibi şarta bağlı olan suçlar bakımından ise; bu şartın gerçekleşmesi kaydıyla soruşturma yapma hak ve yetkisinin yine Cumhuriyet savcısına ait olduğu, Cumhuriyet savcısının yaptığı soruşturmada şüphelinin lehine veya aleyhine olacak delilleri toplayıp soruşturma dosyasını alacağı, bunları serbestçe değerlendirdikten sonra iddianame düzenleyebileceği gibi, iddianame düzenlemesi için yeterli şüpheyi gösteren somut delillere ulaşmadığı durumda, şüpheli veya şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar da verebileceği, bu nedenle 6362 sayılı Kanun m.115/1’de geçen “suçlardan dolayı” ibaresini “fiil” olarak anlamak gerektiği, aksi durumun yargı erkine ve soruşturmayı yapacak Cumhuriyet savcısına müdahale sayılacağı, bunun kabul edilemeyeceği,
Sonuçta; 6362 sayılı Kanunda düzenlenen piyasa dolandırıcılığı suçundan dolayı soruşturma yapılması her ne kadar Sermaye Piyasası Kurulu’nun işlendiğini düşündüğü bu suç nedeniyle soruşturma yapılması için hazırladığı raporla birlikte Cumhuriyet başsavcılığına başvuruda bulunduğunda Cumhuriyet başsavcılığı tarafından soruşturma açılması gerekse de, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısının soruşturmayı bitirdikten sonra KYOK verebilmesinin mümkün olduğu, Kurul yazılı başvurusunda 6362 sayılı Kanunda yer alan suçun işlendiğini ileri sürse de, bu suçun hukuki nitelendirmesi konusunda Cumhuriyet savcısının serbest olduğu, fakat muhakeme şartı niteliği taşıyan Kurulun yazılı başvurusunda gösterilen fiilin net bir şekilde Cumhuriyet savcısını bağladığı,
Cumhuriyet savcısının; Kurulun suça konu olduğunu düşündüğü ve yazılı başvurusunda yer verdiği fiilin dışına çıkarak hakkında yazılı başvuru yapılmayan suça konu olan fiille ilgili kendiliğinden soruşturma başlatamayacağı, bunun için fiille ilgili yazılı başvuruya ihtiyacı olduğu, Kurul tarafından usule uygun yazılı başvurunun Cumhuriyet başsavcılığına[1] yapılmasının ardından, Kurulun muhakeme şartını taşıyan yazılı başvurusu yapıldığından, suça konu fiille ilgili delilleri araştırmakta ve toplamakta serbest olduğu, Sermaye Piyasası Kurulu’ndan gelen rapor, bilgi, belge ve delillerle sınırlı hareket etmeyeceği, CMK m.160/2’nin ve m.161’in gereklerini yapmak suretiyle şüphelinin lehine ve aleyhine delilleri toplayarak soruşturmayı sonuçlandırması gerektiği,
Açıktır.
[1] Sermaye Piyasası Kurulu’nun “muhakeme şartı” niteliği taşıyan yazılı başvuruları, yer itibariyle yetkiden dolayı münhasıran İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılmakta ve dava açıldığında kovuşturmada İstanbul Adliyesinde görülmektedir. Başka başsavcılıklara yapılan şikayetlerin ve yazılı başvuruların soruşturmaların yapılacağı yer, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı olarak belirlenmiştir.


