Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84

Ümmühan Sun


Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84

Çelişkili Savunmanın Islah Yoluyla Değiştirilemeyeceğine Dair Hukuk Genel Kurulu Karar Özeti

05.09.2025 / Stj. Av. Ümmühan Sun

Aşağıda özetlenen Hukuk Genel Kurulu kararında, menfi tespit davalarında ispat yükü kendisinde bulunmayan tarafın yaptığı savunma sonucunda ispat yükünün yer değiştirmesi hâlinde, bu savunmanın ıslah yoluyla değiştirilemeyeceği ve böyle bir durumun hakkın kötüye kullanılması niteliği taşıyacağı ortaya konulmuştur.

Karardaki hukuki sorun; kambiyo senetlerinden kaynaklanan menfi tespit davasında, senetlerin avans niteliğinde verilmesi ve bedelsiz kaldığı iddiası karşısında ispat yükünün hangi tarafa ait olduğu, davalının cevap dilekçesiyle yeni bir vakıa ileri sürerek bu yükü üzerine alıp almadığı ve sonrasında sunduğu ıslah dilekçesiyle ilk savunmasıyla tümüyle çelişmesi halinde, bu ıslahın ispat yüküne etkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

İlk derece mahkemesi tarafından, davanın reddine karar verilmiş olup, kambiyo senedinin bir ödeme aracı olduğu ve borcun ifası amacıyla verildiği yönündeki karine esas alınmıştır. Davacı tarafından ileri sürülen; senetlerin avans olarak verildiği, ticari alışverişin gerçekleşmediği için karşılıksız kaldığı yönündeki iddianın ise yazılı belgeyle ispatlanamadığı yönünde gerekçelendirilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Kural olarak menfi tespit davalarında ispat yükünün davalı alacaklı üzerinde bulunmasıyla beraber bu kuralın bazı istisnalarının olduğu ifade edilmiş; takibe konu kambiyo senedinin bedelsizliğini ileri süren davacının iddiasını yazılı delillerle ispatlaması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, davalı tarafından ıslah edilen savunma esas alınarak bonoların ihdas nedeninin değiştirilmediği, davacı tarafça senetlerin avans olarak verildiği iddiasının ise yazılı delillerle ispatlanmadığı, gerekçesiyle davanın reddinde hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi[1] tarafından, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bu karara gerekçe olarak, davacının söz konusu bonoların taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle avans olarak verildiğini ve bu ilişkinin gerçekleşmemesi nedeniyle bedelsizlik iddiasında bulunduğu, dolayısıyla kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın mevcut olmadığını ileri sürmüş olmasıyla beraber bu iddiasını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 200 ve 201 uyarınca yazılı delillerle ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Ancak davalı tarafın, bonodan doğan hukuki ilişkinin niteliği itibariyle soyut bir borç olarak kabul edilmesine rağmen, lehine olan karineyi kullanmayıp, dava konusu bonolarda borçlu davacı olmasına rağmen senet metninden anlaşılanın aksine kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın, dava dışı şirketin borcunun davacı tarafından üstlenilmesi nedeniyle verildiğini savunduğu ve bu vakıaya ilişkin deliller sunduğu tespit edilmiştir. Buna göre, taraflar arasında bononun düzenleme sebepleri bakımından çekişmeli bir durum oluşmuş olduğu, davacı temel ilişkide borcun varlığını inkâr ederken, davalı borcun varlığını kabul ettiği belirlenmiştir. Bu durum sonucunda ispat yükü yer değiştirerek davalı alacaklıya geçmiş olduğu ve davalının, davacının dava dışı şirketin borcunu üstlendiğini ispat ile yükümlü olduğu kabul edilmiştir.

Bozma kararının ardından, İlk Derece Mahkemesi tarafından önceki gerekçeler tekrar edilmiştir ve davalının ıslah dilekçesiyle savunmasını değiştirdiği göz ardı edilmemek suretiyle, bozma kararına karşı direnme kararı verilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu[2], davalının ıslah dilekçesiyle çelişkili savunmada bulunması nedeniyle İlk Derece Mahkemesi’nin direnme kararının usul ve yasaya aykırı olduğuna hükmederek kararın bozulmasına karar verilmiştir. Kararda, menfi tespit davalarında ispat yükünün kural olarak davalı alacaklıya ait olduğu, ancak kambiyo senetlerinin illetten mücerret niteliği gereği bedelsizlik iddiasında ispat yükünün davacı borçluya geçtiği belirtilmiştir. Ne var ki, davalı cevap dilekçesinde senedin davacıyla organik bağı bulunan üçüncü bir kişinin borcuna karşılık verildiğini ileri sürerek bu savunmayı protokol ve ticari kayıtlarla desteklemiş, böylelikle yeni bir vakıa ileri sürüp ispat yükünü üstlenmiştir. Fakat davalı, daha sonra verdiği ıslah dilekçesiyle önceki savunmasıyla çelişir şekilde davacının borçlu olduğunu ileri sürerek senedin lehine yarattığı karineyi yeniden canlandırmak istediği görülmüştür. Oysa ıslah kurumu yalnızca tarafların usul hatalarını gidermeye hizmet ettiği ve usul hilesi amacıyla kullanılamayacağı, çelişkili savunmanın ıslah yoluyla değiştirilmesinin dürüstlük kuralı ve gerçeğe uygun beyanda bulunma yükümlülüğüne aykırı olduğu, bu nedenle davalının ıslahına değer verilemeyeceği belirtilmiştir.

Sonuç olarak Yargıtay, ıslah kurumunun tarafların usulî hatalarını gidermeye ve hak kayıplarını önlemeye hizmet eden bir araç olduğunu, ancak çelişkili savunmalarla ispat yükünü değiştirme veya usul hilesine başvurma amacıyla kullanılamayacağını; bu bağlamda ıslah kurumunun sınırını dürüstlük kuralı ve gerçeğe uygun beyanda bulunma yükümlülüğünün oluşturduğu belirtilmiştir.

 


[1] Yargıtay 11. H.D. 23.11.2022 T., 2021/4112 E. ve 2022/8251 K.

[2] Yargıtay HGK 25.06.2025 T., 2024/11-121 E. ve 2025/390 K.