Prof. Dr. Ersan Şen

Doğa Ceylan

HAGB’de Dava Zamanaşımı

07.11.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Doğa Ceylan

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66. maddesinde düzenlenen ve suçun işlenmesinden sonra yargılamanın yapılması için belirlenen süreyi ifade eden dava zamanaşımının hangi durumlarda duracağına veya kesileceğine Kanunun 67. maddesinde yer verilmiş olup, bu düzenlemelerde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB’ye) konu edilen fiil yönünden dava zamanaşımının nasıl hesaplanacağına ilişkin açık hükmün bulunmadığı görülmektedir.

Bu yazımızda; kişi hakkında verilen HAGB kararının kesinleşmesinden sonra işlemeye başlayan 5 yıllık denetim süresinde, kişinin kasten yeni bir suç işlemesinin ve mahkeme tarafından yapılan ihbarın dava zamanaşımına etkisi incelenecektir.

I. Genel Açıklamalar ve Yargıtay’ın Değerlendirmesi

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.231’de; yargılama sonunda hükmolunan cezanın, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması ve CMK m.231/6’da sayılan şartların varlığı halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği, bu karara karşı istinaf kanun yolunun açık olduğu, sanık hakkında kurulan hükmün hukuki sonuç doğurmayacağı, fakat sanığın 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulacağı, denetim süresinde dava zamanaşımının duracağı, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde mahkemenin hükmü açıklayacağı ve açıklanan veya yeni kurulan hükme itiraz edilebileceği düzenlenmiştir.

Buna göre; HAGB kararının kesinleşmesiyle, hem denetim süresi işlemeye başlayacak ve hem de dava zamanaşımı duracaktır. Denetim süresinde kasten yeni bir suç işlenmesi halinde, kararın kesinleşmesi ile duran dava zamanaşımının ne zaman tekrar işlemeye başlayacağı hususunda ise açık bir düzenleme bulunmamaktadır.

Denetim süresinde yeni bir suç işlenmesi halinde dava zamanaşımının nasıl ele alınması gerektiği ilgili Yargıtay Ceza Genel Kurul kararları incelendiğinde[1];

  • Denetim süresinde kasten yeni bir suç işlenmesi halinde, dava zamanaşımının ne zaman durup ne zaman devam edeceği hususunda düzenlemeye yer verilmediği,
  • HAGB kararının kesinleştiği ve denetim süresinin başladığı tarihten itibaren dava zamanaşımının duracağında şüphe bulunmadığı,
  • Denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine aykırı davranılması halinde, yeni suçun işlendiği veya tedbirin ihlal edildiği tarihte dava zamanaşımı süresinin yeniden işlemeye başlayacağı,
  • Ancak suçsuzluk/masumiyet karinesi gözönünde bulundurularak, ihbar için denetim süresinde işlenen suç yönünden verilen cezanın kesinleşmesinin beklenmesinin gerektiği, fakat bunun dava zamanaşımını durduran izin, karar veya bekletici mesele (TCK m.67/1) olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, böyle bir kabulün kıyasa varan yorum teşkil edeceği,
  • Denetim süresinde işlenen suç tarihinden itibaren, bu suç nedeniyle verilen kararın kesinleşmesine kadar geçen sürede HAGB kararına suçun dava zamanaşımının işleyeceği, bu kabulün “hukuki güvenlik” ilkesine de daha uygun düştüğü,

Açıklamalarına yer verildiği ve bu şekilde kasten işlenen yeni suçla birlikte, HAGB’ye konu edilen suç yönünden duran dava zamanaşımının işlemeye devam edeceğinin kabul edildiği anlaşılmaktadır. Bir başka ifadeyle; denetimli serbestlik süresi boyunca duracağı öngörülen dava zamanaşımı, kasten işlenen bir başka suçun işlendiği tarihte kaldığı yerden işlemeye devam edecektir.

Buna göre; sonradan işlenen suç hakkında kurulan mahkumiyet kararının en kısa sürede kesinleşmesi ve kesinleşen mahkumiyet kararının, HAGB kararını veren mahkemeye derhal ihbar edilmesi önem ifade etmektedir. İhbarın geç yapılması veya hiç yapılmaması halinde, esasen kişinin suç işlediği mahkemece tespit edilmiş olmasına ve bundan hareketle HAGB verilmiş olmasına rağmen, dava zamanaşımının yeni suçun işlenmesinden itibaren işlemeye devam etmesi sebebiyle kişinin cezasız kalması gündeme gelebilecektir.

Örneğin;

Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 18.05.2021 tarihli, 2021/3027 E. ve 2021/5448 K. sayılı kararında; suç tarihi 07.02.2008 olan fiil ile ilgili HAGB kararı verilmiş, bu karar 27.11.2008 tarihinde kesinleşmiştir. Sanık denetim süresi içinde, yani 19.10.2010 tarihinde kasten yeni bir suç işlemiş, kurulan hükmün kesinleşmesi ile HAGB’yi veren mahkemeye ihbarda bulunulmuştur. Kararın kesinleştiği 27.11.2008 tarihi ile sanığın denetim süresi içinde yeni suç işlediği tarih olan 09.12.2010 tarihleri arasında zamanaşımının durduğu kabul edilmiş ve inceleme tarihine kadar olağanüstü zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile kamu davasının düşmesine karar verilmiştir.

Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 18.05.2021 tarihli kararının karşıoyunda ise;

  • Zamanaşımının durmasının, soruşturma veya kamu davasının yürütülememesi kriteri ile bağlantılı olduğu, bu nedenle HAGB kararının kesinleşmesi ile duran zamanaşımı süresinin, ihlale neden olan ikinci suçun işlendiği tarihte başlamasının, kanun koyucunun iradesine aykırı olacağı,
  • HAGB kararını veren mahkemenin hükmü açıklaması için, ikinci işlenen suç yönünden verilen kararı beklemek zorunda olduğu, karar kesinleşmeden hiçbir usul işlemine başlayamayacağı,
  • İkinci suçtan kesinleşmeyi bekleyen mahkemenin, kendi incelediği suç ile ilgili zamanaşımı süresinin neden işleyeceğinin anlaşılamadığı, ikinci suçtan yapılan yargılama süresinin zamanaşımı süresine eklenmesinin kabul edilemez olduğu,
  • HAGB kararı veren mahkemenin, ikinci hüküm kesinleşmeden hiçbir usul işleminde veya esaslı işlemde bulunamayacağı gözönünde bulundurulduğunda, kovuşturmaya devam edilmesi için diğer bir mercide çözülmesi gereken meselenin bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu durumun zamanaşımının hangi hallerde duracağını belirten TCK m.67/1 düzenlemesine de uygun olduğu,
  • İkinci hükmün kesinleşmesinin beklenmesinin suçsuzluk/masumiyet karinesine elbette uygun olduğu, fakat ilk karar için hüküm ifade etmeyen bir durumun varlığı gözetildiğinde, zamanaşımı devam etmesinin kabul edilemez olduğu, sanığın hem işlediği ikinci suçtan dolayı zamanaşımı sürelerinden yararlanıp ve hem de ilk suçtan dolayı zamanaşımı sürelerinden yararlanamayacağı,
  • Denetim süresinde yükümlülüklerle aykırı davrananlar hükmün açıklanması ile ilgili hemen harekete geçilmesi mümkünken, yeni suç işleyenlerde zamanaşımı süresinin yeni suç tarihi ile başlatılmasının ve ikinci suçtan verilen hükmün kesinleşmesine kadar işlemesinin “eşitlik” ilkesini ihlal ettiği,

Açıklamalarına yer verilerek, Yargıtay’ın yerleşik uygulaması eleştirilmiştir.

II. Değerlendirmemiz

HAGB’ye konu hüküm açıklandığında, açıklanan hükme karşı kanun yolunun mevcut olduğu gözönünde bulundurulduğunda; henüz kesinleşmemiş bir hükmün bulunduğu ve bu nedenle dava zamanaşımının devam edeceği anlaşılabilir olsa da, sonradan işlenen suç tarihinden itibaren bu dava zamanaşımı süresinin devam edeceğinin kabul edilmesi, uygulamada suçun cezası kalmasına yol açabileceğinden, denetim süresinde işlenen fiil hakkında yargılama yapılıp, mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi ile dava zamanaşımının devam etmesi daha isabetli olacaktır; zira hükmün açıklanması için, kişinin denetim süresinde işlediği fiilin kasten işlenen bir suç niteliğinde olduğunun kesin tespiti gerekmektedir.

Uygulamada; yeni suçtan dolayı verilen mahkumiyet kararı kesinleşince ihbarda bulunulmakta, bu sırada fiilin işlenmesi ile devam eden dava zamanaşımı ise HAGB’yi açıklamak için duruşma açılarak verilen hükmün kesinleşmesine kadar işlemektedir. Dolayısıyla; hükmün açıklanması için, sonradan işlenen suç yönünden kesinleşmiş mahkumiyet kararı şart olup, bu şartın sağlanıp sağlanmayacağının şüpheli olduğu fiilin işlendiği tarihten itibaren zamanaşımının işlemeye devam etmesi ve hüküm kesinleşinceye kadar da devam etmek zorunda olması, suçun cezasız kalması olasılığını güçlendirecektir.

Dava zamanaşımı bakımından hangi tarihin esas alınacağının kesin şekilde tespit edilemediği hallerde, kural olarak sanık lehine olacak zamanaşımı süresinin kabul edileceği bilinmekle birlikte, HAGB halinde suç oluşturduğu bir yargılama neticesinde ortaya koyulmuş fiil bulunmaktadır. Bu sebeple; zamanaşımının yeni fiilden itibaren işlemeye devam edeceği kabulü sanık lehine olsa da, HAGB kararı verilmesi sebebiyle açıklanmayan hükmün esasen önceki, yani suç oluşturduğu tespit edilen fiille ilgili olduğu, yeni fiilin işlendiği tarih dikkate alınarak, önceki suçun dava zamanaşımına uğramasının kolaylaştırılmaması gerektiği ve bu nedenle kurulan hükmün kesinleşmesinden itibaren zamanaşımının işlemeye devam etmesinin daha isabetli olacağı kanaatindeyiz.

Sonuç olarak;

Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 18.05.2021 tarihli kararının karşıoyuna katıldığımızı,

1- İkinci suçtan kurulan hükmün kesinleşmesinin beklenmesinin suçsuzluk/masumiyet karinesinin bir gereği olduğunu,

2- HAGB’ye konu suçun zamanaşımının, ikinci işlenen suça bağlı olarak belirlenmesinin, hem hukuki dayanağının bulunmadığını ve hem de suç olduğu tespit edilen bir fiilin cezasız kalmasına yol açabileceğini, ikinci fiilin zamanaşımı başlangıcının, ilk fiilin zamanaşımını etkileyeceğinin kanundaki hiçbir hükümden anlaşılmadığını, bu nedenle Yargıtay’ın neden böyle bir görüşü benimsediğinin de açıklanamadığını, sırf ikinci fiilin TCK m.67/1 kapsamında başka bir mercide çözülmesi gereken mesele kapsamında kabul edilemeyeceği argümanın, ikinci fiilin tarihinde zamanaşımının işlemeye devam edeceğine gerekçe olamayacağını,

3- Denetim süresinde yükümlülüğe aykırı davranan kişi yönünden hükmün açıklanması için hemen işlemde bulunularak hükmün açıklanması sağlanırken, denetim süresinde kasten yeni bir suç işleyen kişi bakımından kesinleşmiş mahkumiyet hükmünden itibaren değil, ikinci suç tarihi dava zamanaşımının hesabında dikkate alınarak, failin suçtan kurtulmasının kolaylaştırılması hakkaniyete ve eşitliğe aykırı olacağını, yani HAGB kararını bozanın denetim şartının ihlali olmayıp, kasten yeni suç işleme olduğunda, bu ihlalle ilgili bildirimin kesinleşmeden sonra sonuç ifade edip, HAGB kararını bozacağını, bu durumda suç zamanaşımı yönünden de benzer bir uygulamanın kabul edilmesi gerektiğini, aksi halde suç zamanaşımından yararlanmanın hakkaniyete aykırı olacağını,

4- HAGB kararı üzerine 5 yıllık denetim süresinin başladığını, bu denetim süresinde kasta dayalı bir suç işlendiği iddiası gündeme geldiğinde HAGB kararının hemen bozulmadığını, HAGB’yi bozma ihtimali bulunan iddia ile ilgili soruşturma ve kovuşturmanın yapılarak mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinin beklendiğini, ancak mahkumiyetin kesinleşmesinden sonra yapılan ihbarla HAGB kararını veren mahkemenin duruşma açıp, HAGB kararını kaldırmak suretiyle mahkumiyet kararını ilan ettiğini, görüleceği üzere burada HAGB kararını bozduğu iddia edilen fiilin icra tarihinde bu kararı veren mahkemeye bildirimde bulunulmadığını, kesinleşmenin beklendiğini, aynı şekilde HAGB kararına konu fiilin duran suç zamanaşımının işlemesinde de en azından ikinci suçtan mahkumiyet kararının kesinleşmesinin aranması gerektiğini, bunun uygulanmayıp, yerine ikinci fiilin icra tarihi itibariyle HAGB kararına konu suçun duran zamanaşımının tekrar işlemeye başlayacağına dair elverişli yasal düzenlemenin bulunmadığını, mevcut düzenlemeye ve HAGB kararının bozulması ile ilgili süreçlere bakıldığında, duran dava zamanaşımının tekrar işlemeye başlaması bakımından genel uygulamadan ayrılmayı mümkün kılabilecek açıklıkta yasal düzenlemenin bulunmadığını, bu nedenle Yargıtay’ın suç zamanaşımının HAGB kararını bozan ikinci suçtan mahkumiyetin kesinleşmesinden değil, icra edildiği andan itibaren başlamasını mümkün kılan genel geçer gerekçe dışında yasal dayanak bulunmadığını,

5- “Dava zamanaşımı süresinin durması veya kesilmesi” başlıklı TCK m.67/1’de; Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hallerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.” hükmüne yer verildiğini, burada bahsi geçen başka bir mercide çözülmesi gereken mesele kavramanın ne olduğu ile ilgili açık düzenlemenin bulunmadığını, bu nedenle ikinci suç hakkında verilmesi gereken kesinleşmiş hükmün bu kapsamda değerlendirilmesine engelin olmadığını,

6- Denetim süresi içinde işlenen suç ile ilgili verilecek kararın kesinleşmesinin, başka bir mercide çözülmesi gereken mesele kabul edilmesinin, CMK m.231/8’de yer verilen “Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.” ifadesi ile çeliştiği ileri sürülebilirse de, bu görüşe katılmadığımızı, zaten Yargıtay’ın kabulüne uygun olarak ikinci suç tarihinde zamanaşımı başlatıldığında da denetim süresi boyunca zamanaşımının durmamış ve denetim süresi içinde devam etmiş olduğunu, dolayısıyla CMK m.231/8’deki ifadenin aslında duran zamanaşımının ne zaman devam edeceği ile ilgili açık düzenleme içermediğini, bu nedenle ikinci suçtan verilen hükmün kesinleşmesi ile dava zamanaşımının işlemesi gerektiği kanaatinde olduğumuzu,

Belirtmek isteriz.

 

[1] Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 01.03.2016 tarihli, 2015/599 E. ve 2016/99 K. sayılı kararı; 04.05.2023 tarihli, 2021/38 E. ve 2023/256 K. sayılı kararı.