TTK m.531 Kapsamında Ayrılma Akçesinin Ödenmesi

30.01.2024 / Stj. Av. Aleyna Zorlu

Ayrılma akçesinin ödenmesine ilişkin kanunda bir düzenleme bulunmamakla birlikte, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 531’de “…davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değeri ödenir…” ifadesi yer almaktadır. Kanunun ilgili maddesinde açıkça bir tarihin olmaması sebebiyle karar tarihine en yakın tarih olarak kararın kesinleştiği tarihin esas alınacağını belirtmek mümkündür.

Yargıtay 11. HD., 11.10.2018 tarihli, 2016/12350 E. ve 2018/6242 K. sayılı kararında, "Bu durumda Mahkemece, konusunda uzman bilirkişi heyeti oluşturulup davacının ayrılma payının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerinin tespiti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir” denmek suretiyle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir.

Yargıtay, önüne gelen başkaca bir uyuşmazlıkta; “Bu durumda, davacı talebinin 6102 sayılı TTK′nın 531. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekir. TTK′nın anılan maddesinde haklı sebeplerin bulunması ve şirketin feshine karar verilmesinin talep edilmesi halinde mahkemenin fesih yerine davacı pay sahiplerine paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verilebileceği düzenlendiğinden, mahkemenin haklı sebebin varlığını gözeterek neticeten çıkma payının belirlenmesine ilişkin görüşünde açıklanan hukuki nitelik itibariyle sonucu bakımından bir isabetsizlik bulunmamaktadır.”, “…bu kapsamda gerçek pay bedelinin bulunması ve bu bedele hükmedilmesi gerekirken, bu hususlarda yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın davalı şirket yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir[1].” denmek suretiyle karar tesis edilmesini bozma sebebi yapmıştır.

Yer verilen Yargıtay içtihatları incelendiğinde, ayrılma akçesinin ne olacağı konusunda gerçek değere vurgu yapılmış, sermayenin gerçek değerinin ise içtihatlarla belirleneceği ifade edilerek bu konuda bir esneklik yaratılmıştır.

TTK m.531’in son cümlesindeki “veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözümü karar bağlama” inisiyatifinin tamamıyla mahkemeye ait olduğu, ilgili maddenin gerekçesinde belirtilmiştir. Bu kapsamda Mahkemeye geniş bir takdir yetkisi verilmiştir. Nitekim aynı gerekçenin devamında, “İsviçre öğretisinde, mahkemenin kar dağıtma zorunluğunu karara bağlayabileceği; uygun bir yeni pay sahibinin şirkete alınmasını uygun bulabileceği, hatta şirketi sağlığa kavuşturabilecek kısmi tasfiyeye de hükmedebileceği” düzenlenmiştir.

Hal böyle iken; Mahkemenin davacının talebi ile bağlı olmaksızın kanunda öngörülmemiş farklı bir çözüme hükmedebileceği açıktır. İlgili hüküm çerçevesinde, mahkeme taraflarca ileri sürülmüş maddi vakıaları incelemek, değerlendirmek ve alternatif bir çözüm yolu aramakla yükümlüdür.

Ayrılma akçesinin ödenmesi hususunda nakit şekilde ödenmesi gerektiği görüşü mevcuttur[2]. Ancak TTK m.141 gerekçesinde, ayrılma akçesinin nakit olarak ödenmesinin zorunlu tutulmadığı ifade edilmiştir. Buna göre; “karşılık olarak başka bir şirketin payı ya da pay senedi veya bir diğer menkul değeri, mesela değiştirilebilir tahvil verilebileceği” belirtilmiştir. Bu da ayrılma akçesinin nakit olarak ödenmesinin zorunlu olmadığı görüşünü ortaya koymaktadır.

Belirtmeliyiz ki; ayrılma akçesinin nakit olarak ödendiği hallerde, bunun şirketin serbestçe tasarruf edilebileceği yedeklerinden karşılanması ve sermayenin iadesi şeklinde olmaması gerekir. Nitekim, yedek akçe bulunmaması halinde ayrılma akçesinin ödenmemesi gerektiği de ilgili maddenin gerekçesinde belirtilmiştir.

Bursa BAM, 5. HD., E. 2019/2104 K. 2022/899 T. 16.6.2022 sayılı kararında, “Yerel mahkeme tarafından yukarıda açıklanan ilkeler ve yine usuli kazanılmış haklar göz önüne alınarak davacının ayrılma akçesinin hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken eksik inceleme ile davacıya 21/07/2016 tarihli protokol ile paylaştıkları para haricinde şirketin başka bir malvarlığı olmadığından bahisle  ayrılma akçesi  verilemeyeceği kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.denmek suretiyle kararın kaldırılmasına karar vermiştir.

TTK m. 141 gerekçesinden farklı olarak ilgili mevzuatta ayrılma akçesinin nakit ödeneceğine ilişkin TTK m. 155/2-a ve BBT m. 12/3 hükümleri bulunmaktadır. Bu iki hüküm ayrılma akçesinin nakit olma zorunluluğu getirmektedir[3].

Bu hususlara ilişkin olarak; İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi, E. 2018/1177 K. 2022/448, T. 29.6.2022 sayılı kararının gerekçesinde,

“6102 sayılı TTK′nın 531. Maddesi ayrılma akçesinin nakden mi yoksa aynen mi ödeneceği hususunda susmaktadır. İsviçre Hukukunda davanın seyri sırasında tarafların anlaşması durumunda bu anlaşmaya uygun bir biçimde, böyle bir anlaşma yoksa hakimin takdir yetkisi çerçevesinde ayrılma akçesinin ödenme biçimi ve zamanını belirleyeceği belirtilmiştir. Buna göre herhangi bir anlaşma olmadığı taktirde kural olarak mahkeme nakden ödemeye hükmedecektir.”

Yine davalı yanca miktarı yüksek olduğundan taksitle ödemesi hususunda mahkemece karar verilmesi talep edilmiştir. Bu hususta emsal Yüksek mahkeme kararları araştırılmış taksitle ödenmesine dair hükmedilmiş bir karara rastlanmamıştır. Yukarıda ifade edildiği üzere kanunda ödenme şekline dair açık bir hüküm bulunmamaktadır Yargılama esnasında davacılar ve davalı arasında --- şekline dair bir irade uyuşması olmadığından nakden ve defaaten ödenmesi yolunda hüküm tesis edilmiştir. Söz konusu kararın kesinleşmesi ile davacılar ortaklık hak ve yetkilerini kaybettiklerinden davacıların iradesi dışında ayrılma taksitle ödenmesine dair hüküm tesisi kanun hükmünü davalı lehine genişletmek anlamına geleceği takdir edilmiştir. Doktrinde ifade edildiği üzere taraflar arasında açık bir irade uyuşması varsa mahkemenin uzlaşı doğrultusunda hükmedebileceği, yoksa nakden ve ödenmesi yolunda karar vermesi gerektiği belirtilmektedir.” demek suretiyle karar tesis etmiştir.

Davacı tarafa paranın kim tarafından ve nasıl ödeneceği, bu payları geçici olarak şirketin iktisap edip edemeyeceği hususları ise düzenlenmemiş olup, bu konular yargı kararlarına ve öğretideki görüşlere bırakılmıştır[4].

 


[1] Yargıtay 11. HD., 11.06.2015 tarihli, 2015/2255 E. ve 2015/8166 K. sayılı kararı

[2] Oruç; s.225,226.

[3] TURAN s. 589.

[4] Doç. Dr. İrfan AKIN, Dr. Öğr. Üyesi Anıl KÖROĞLU - Ayrılma Akçesinin Hesaplanması Bakımından Anonim Şirketin Feshi Davası İle Sorumluluk Davası Arasındaki İlişkinin Maddi Hukuk Ve Usul Hukuku Yönüyle Değerlendirilmesi