Tutuklu ve Hükümlü Kişilere Tebligat Usulü
03.04.2024 / Stj. Av. Bihter Ece Turan
Bu yazının konusu hükümlü ve tutukluya tebligatın nasıl yapılacağıdır. Tebligatın kime yapılacağının tespitinin önemine binaen Anayasa Mahkemesinin 22.03.2023 tarihli ve 2022/105 E., 2023/54 K. sayılı kararı ile iptal edilen Türk Medeni Kanunu’nun 407’nci maddesi öncelikli olarak incelenmiştir.
İlgili madde:
“Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her ergin kısıtlanır. Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür” şeklinde idi.
Türk Medeni Kanunu’nun 407’nci maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptalinden önce Tebligat Kanunu ve Yönetmeliği’ne göre hürriyeti bağlayıcı ceza almış muhataba tebliğ yapılabilmesi için muhatabın kısıtlanmayı gerektirmeyen (bir yıldan az) bir hürriyeti bağlayıcı cezayla mahkum olmuş olması gerekmekteydi. Ancak hükmün iptalinden sonra bu şekilde bir ayırım artık söz konusu değildir.
12.03.2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan ve aynı gün yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 5’inci maddesinde, Türk Medeni Kanunu’nun 407’nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir;
“Kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği üzerine kısıtlanır veya kendisine kayyım atanır. Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği bulunmasa dahi kişiliğinin veya malvarlığının korunması bakımından gerekli görülmesi hâlinde kısıtlanabilir. Cezayı yerine getirmekle görevli makam hapis cezasının infazına başlandığını derhâl vesayet makamına bildirir”.
Yeni yürürlüğe giren ilgili kanun maddesi; beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezası ile mahkum olan hükümlünün gerekli görülmesi halinde kısıtlanabileceği ifadesiyle, hükümlünün menfaatinin korunmasının ön planda tutmuştur. Ayrıca Anayasa Mahkemesinin iptal etmiş olduğu eski Kanun maddesinde sadece vasi atanması söz konusu iken yeni yürürlüğe giren kanun maddesinde kısıtlanma kararına ek olarak kayyım atanabileceğine de yer verilmiş olup, bu konuda hakime takdir hakkı tanınmıştır.
Hakim kendisine tanınan takdir hakkı kapsamında kanuni temsilci atanmasına karar vermesi durumunda, Tebligat Kanunu’nun 11’inci maddesinde belirtildiği üzere; tutuklu veya hükümlüye yapılacak tebligatta bizzat kendilerine yapılması gerekmedikçe, kanuni temsilciye tebligat yapılması gerekir.
Özetle; ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlüye gerçekleştirilecek olan tebligat işleminin usule uygun olarak gerçekleşebilmesi için tutuklu veya hükümlünün kısıtlı olup olmadığının tespiti önemlidir. Türk Medeni Kanunu’nun 407’nci maddesine göre hakimin vereceği karar doğrultusunda tebligatın bizzat muhataba mı yoksa kanuni temsilcisine mi yapılacağının tespit edilir. Hükümlü veya tutuklunun kısıtlandığı durumda tebligatın vasisine gerçekleştirilmesi gerekirken kısıtlanmadığı durumlarda tebligatın bizzat kendisine yapılması gerekir.
Tebligat Kanunu’na göre tebligat öncelikle şahsın bilinen en son adresine yapılır. Ancak tebligatın yapılacağı yer konusunda ilgili kanunda özel düzenlemelere yer verilmiş olup, tutuklu ve hükümlüye tebligat bu özel düzenlemeler arasında yer almaktadır. Ceza infaz kurumunda olan tutuklu ve hükümlünün normal adresine tebligat yapılamaz.
Tebligat Kanunu’nun 19’uncu maddesinde ve Tebligat Yönetmeliğinin 28’inci maddesinde tutuklu ve hükümlüye nasıl tebligat yapılacağı düzenlenmiştir. Yönetmeliğin ilgili maddesine göre tebligat, tebliğ görevlisi tarafından kurum müdürüne, müdür yoksa orayı idare eden memur veya görevli infaz koruma memuru gözetiminde doğrudan doğruya muhataba yapılmasını sağlamakla görevlidir. Ancak tutuklu veya hükümlü yerine, cezaevi müdürü veya idare memuruna tebligat yapılması söz konusu olamaz. Aksi takdirde gerçekleşen tebligat usulsüz olur. Yargıtay’a göre;
“[…] Bu açıklamalar ışığında yapılan incelemede; sanığın yokluğunda verilen kararın tebliği için çıkarılan davetiyenin, sanığın bulunduğu Bayrampaşa Cezaevine sevk edildiği ve burada, yukarıda belirtilen işlemler yerine getirilmeksizin, evrak memuruna teslim edilmesi suretiyle usulüne aykırı olarak tebliğ edildiğinin anlaşılması ve sanığın usulsüz bu tebligattan haberdar olup olmadığının da dosya kapsamından tespit edilememesi karşısında, yasaya uygun olarak tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş […]” [1]
“[…] Bu durumda, tutukevinde iken bölük komutanı imzasıyla davacıya yapılan tebligatın usulsüz tebligat niteliğinde olduğu […]” [2]
“[…] Mersin 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.03.2022 tarihli ve 2020/1276 Esas, 2022/396 Karar sayılı kararının, sanığın bulunduğu cezaevinde yukarıda belirtilen işlemler yerine getirilmeksizin, mernis adresine Tebligat Kanunu′nun 21. maddesine göre usule aykırı olarak tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında kanun yararına bozma talebine konu hükmün kesinleşmediği belirlenmiştir […]” [3]
Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlüye tebligat yapılamaması durumunda, tebliğ mazbatasına müdür veya memur tarafından hangi sebeple tebligat yapılamadığı şerh düşülür. Tutuklu veya hükümlünün hastanede bulunması halinde aynı şekilde tebliğ mazbatasına bu durum şerh edilir.
Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlünün borçlu olduğu durumda, takip işlemlerinin borçluya karşı devam edebilmesi için tebligat işlemlerinin, İcra İflas Kanunu’nun 54’üncü maddesi ve Tebligat Kanunu’nun 19’uncu maddeleri gereğince yerine getirilmesi gerekir.
İcra İflas Kanunu’nun 54’üncü maddesine göre tutuklu ve hükümlüye karşı gerçekleştirilen takipte, temsilcinin vesayet makamı tarafından atanması zorunlu olmadıkça, takibin devamı için icra memuru tutuklu ve hükümlüye temsilci tayin etmesi için süre verir. Tutuklu ve hükümlünün bu süre zarfı içinde temsilci atamaması halinde takip işlemlerine devam olunur.
“[…] Tutuklu olan borçluya bir temsilci tayin etmesi için süre verilerek sonucuna göre tebliğ işlemleri gerçekleştirilmek suretiyle takibe devam edilmesi gerekirken, bu düzenleme gözardı edilerek yapılan ödeme emri ve kıymet takdir raporuna ilişkin tebliğ işlemleri usulsüz olduğu gibi […]” [4]
Tutuklu ve hükümlüye yapılacak tebligat Ceza Muhakemesi Kanunu’nda ayrıca düzenlenmiş olup, ilgili kanunun 35’inci maddesi “Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hakim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur. İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır” şeklindedir. Buna ek olarak 37’nci maddede “Tebligat, bu Kanunda belirtilen özel hükümler saklı kalmak koşuluyla, ilgili kanunda belirtilen hükümlere göre yapılır” şeklinde ifadeye yer verilerek ilgili kanun ifadesiyle kast edilen tebligat Kanunu’dur. Yargıtay’a göre;
“[…] Sanık hakkında 23.04.2015 tarihli eylem nedeniyle, 08.06.2015 tarihinde karar verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sanığa, Ceyhan M Tipi Ceza İnfaz Kurumunda, 10.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği, tebligat metninin "kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı adı geçene tebliğ edilerek tebellüğ edilmiştir" şeklinde olduğu, kararın başka bir suçtan hükümlü bulunan sanığa cezaevinde tebliğ edilmesinde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 35 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince "ilgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar kendisine okunup anlatılır" düzenlemesi karşısında, kararın sanığa okunup anlatılmadığı, bu nedenle tebligatın 5271 sayılı Kanun′un 35 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca yöntemince yapılmadığı, bu husus gözetilmeksizin yapılan tebligatın usulsüz yapıldığı anlaşılmakla […]” [5]
Sanığın yargılama sürecinde mahkemede bulunmaması durumunda, hakkında hüküm tesis edildiği takdirde hükmün sanığa tebliği gerekir. Bu durumda sanığın hükümlü veya tutuklu olarak bulunduğu hallerde kişinin Anayasa da teminat altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edilmemesi için tebligatın usulüne uygun bir şekilde yapılması önem arz eder.
“[…] 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 19 uncu maddesinde “tebligatın yapıldığı tarihte kişinin cezaevinde hükümlü veya tutuklu olarak bulunması halinde tebligatın cezaevi müdür veya memuru aracılığıyla yapılması gerektiği’’ düzenlemesine yer verildiği; somut olayda, sanığın yokluğunda verilen hükmün 04.04.2014 tarihinde sanığın adresinde, sanığın ceza evinde bulunduğundan bahisle 7201 sayılı Tebligat Kanunu′nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasında göre yapıldığı, ancak UYAP sisteminden yapılan incelemede tebligat tarihinde sanığın Ordu E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunduğu, bu nedenle yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmakla; sanığın eski hale getirme talebinin yerinde ve öğrenme üzerine yaptığı 14.05.2020 tarihli temyizin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede […]” [6]
“[…] Kararın sanık tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 03.04.2018 tarihli ve 2013/12762 Esas, 2018/3181 Karar sayılı kararı ile, "06/05/2013 tarihinde yokluğunda verilen mahkûmiyet hükmünün, başka suçtan infaz kurumunda hükümlü bulunan sanığa ceza infaz kurumu aracılığı ile 05/06/2013 tarihinde "almak suretiyle" tebliğ edildiği, CMK′nın 35. maddesinin 3. fıkrası gereğince serbest olmayan veya tutuklu bulunan sanığa tebliğ edilen kararın, kendisine okunup anlatılması gerektiği, sanığa yapılan tebligatın usulüne uygun olmaması nedeniyle […]” [7]
Sonuç olarak; Hükümlü ve tutukluya yapılacak tebligat, tutuklu ve hükümlü hakkında kısıtlama ya da kayyım atanmasına karar verilmediği takdirde cezaevi müdürü ve diğer cezaevi görevlileri aracılığıyla bizzat kendisine yapılmalı, belli sebeplerden dolayı (tutuklunun hastanede olması gibi) tebligat yapılamadığı takdirde tebliğ mazbatasına bu durum şerh düşülmelidir. Hükümlü veya tutukluya gerçekleşecek olan tebligatın hakim veya mahkeme kararı olması durumunda sadece kararın tebliği usule uygun olmayıp, tebliğ edilen kararın ilgiliye okunup anlatılması gereklidir.
[1] Yarg. 10. CD., E. 2006/7353K. 2007/2137 T. 26.02.2007.
[2] Danıştay 12. D., E. 2021/4618 K. 2021/4668 T. 29.09.2021.
[3] Yarg. 7. CD., E. 2022/16378 K. 2023/27 T. 09.01.2023.
[4] Yarg. 12. HD., E. 2016/17855 K. 2016/22915 T. 3.11.2016.
[5] Yarg. 10. CD., E. 2021/2608 K. 2023/10282 T. 29.11.2023.
[6] Yarg. 8. CD., E. 2021/17385 K. 2023/10297 T. 20.12.2023.
[7] Yarg. 10. CD., E. 2023/12071 K. 2023/10217 T. 28.11.2023.