Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84

Yabancılık Unsuru Taşıyan İş Sözleşmesinde Uygulanacak Hukukun Tespiti (Karar Özeti)

10.03.2025 / Stj. Av. Ümmühan Sun

Hukuk Genel Kurulu’nun 11.12.2024 tarihli 2024/160 Esas ve 2024/651 sayılı karar özeti:

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.12.2024 tarihli 2024/160 Esas ve 2024/651 sayılı kararında, işçilik alacağına ilişkin uyuşmazlık değerlendirilmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından dava kısmen kabul edilmiş, davalı vekili tarafından istinafa başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, karar ve ilâm harcına ilişkin hatalar tespit edilerek istinaf başvurusu kısmen kabul edilmiş, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilmiş ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmuştur. Davalı vekili tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından karar bozulmuş, ancak Bölge Adliye Mahkemesi tarafından aynı gerekçeyle karara direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu tarafından, Türk hukukunun uygulanması yönündeki direnme kararı farklı bir gerekçeyle oy çokluğuyla yerinde bulunarak, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 9. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Karardaki hukuki sorun, taraflar arasındaki iş ilişkisinin yabancılık unsuru taşıması nedeniyle kanunlar ihtilafı kuralları çerçevesinde hangi ülke hukukunun uygulanacağı hususudur. Kararda özellikle, sözleşmelerde yapılan yabancı hukuk seçiminin geçerliliği ve çalışma dönemleri açısından Türk hukuku mu yoksa çalışılan ülke hukuku mu uygulanacağı tartışılmakla beraber ayrıca, hukuk seçimi bulunmayan dönemler için ise daha sıkı ilişkili hukukun belirlenmesi meselesi olarak ortaya çıkmaktadır.

İlk derece mahkemesi, davanın kısmen kabulüne karar vererek davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığını, fazla çalışma yaptığını ve bakiye yıllık izin alacağının bulunduğunu değerlendirmiştir. Davacının fasılalı olarak davalının iş yerinde belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştığı, iş sözleşmesinin işin bitmesi nedeniyle davalı tarafından feshedildiği, hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı tespit edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi, İlk Derece Mahkemesi’nin yazılı şekilde bakiye karar ve ilâm harcına hükmetmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, davalı tarafın istinaf başvurusunu kısmen kabul etmiş, İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırıp düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi somut uyuşmazlıkta uygulanacak hukuk konusunda Türk hukukunun uygulanması gerektiğini değerlendirilmiştir.  5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un ("MÖHUK") 27/1. maddesine göre, taraflara irade özgürlüğü çerçevesinde uygulanacak hukuku seçme imkanı tanınmış olmakla birlikte, mahkeme öncelikle taraflar arasındaki sözleşmenin geçerliliği üzerinde durmuştur. Taraflar arasındaki iş sözleşmesinde çalışılacak ülkenin açıkça belirtilmemesi, çalışma koşullarına dair herhangi bir düzenleme yapılmaması ve davacı işçiye aydınlatma yapılmaması gibi sebeplerle genel işlem koşulu niteliğinde olduğu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (“TBK”) 21. maddesinin emredici hükmü gereği yazılmamış sayılacağına karar verilmiştir. Bu gerekçeyle, yabancı hukukun uygulanmasına yönelik sözleşme hükümlerinin geçersiz olduğuna karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi, MÖHUK 27/4. maddesine atıfta bulunarak daha sıkı ilişkili hukuk olarak Türk hukukunun uygulanması gerektiğini belirtmiştir. Davacının yerleşim yeri, sosyal çevresi, işverenin merkezi ve sosyal güvenlik sistemine Türkiye’de tabi olması dikkate alınarak Türk Hukuku’nun uygulanması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bu yönde görüş bildirildiği, aksi yönde bir kararın hukuki güvenlik ilkesine ve sürpriz karar verme yasağına aykırı olacağı belirtilmiş, davalının bu hususlardaki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, Bölge Adliye Mahkemesi kararını bozmuştur. Uyuşmazlığın, taraflar arasındaki iş akdinin yabancılık unsuru taşıması nedeniyle kanunlar ihtilafı kuralları çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararın gerekçesinde, maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmadan verilen kararın hatalı olduğuna karar verilmiştir. Yargıtay, davacının belirli tarihlerde yurt dışında çalıştığı ve bu dönemlere ilişkin yurt dışı iş sözleşmelerinin mevcut olduğu tespitiyle beraber MÖHUK 27. maddesi uyarınca, sözleşmede hukuk seçimi yapılmışsa bu sözleşmelerin bağlayıcı ve geçerli olduğunu ifade ederek ilgili dönemler için yabancı hukukun uygulanması gerektiğine karar verilmiştir. Sözleşme bulunmayan dönemler açısından ise, MÖHUK 27/2. maddesi gereği mutad işyeri hukukunun uygulanması gerektiği belirtilmiş. MÖHUK 27/4. maddesinde düzenlenen daha sıkı ilişkili hukukun yalnızca istisnai hallerde uygulanabileceği vurgulanmıştır.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından iş sözleşmesinin genel işlem koşulu niteliği taşıdığı gerekçesiyle Türk hukukunun uygulanmasına ilişkin verdiği kararın, MÖHUK 27. maddesinin açık hükümleriyle çeliştiğini tespit etmiştir. Ayrıca kararda, MÖHUK 5. maddesinde düzenlenen kamu düzenine aykırılık kavramının, yabancı hukukun işçiye Türk hukukundan daha az koruma sağlaması durumunun, tek başına kamu düzeni müdahalesi için yeterli bir sebep oluşturmadığı belirtilmiştir. MÖHUK 6. maddesinde yer alan doğrudan uygulanan kuralların, her emredici kural için geçerli olmadığı, devletin sosyal, ekonomik ve politik menfaatlerinin de göz önünde bulundurulması gerektiği ifade edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin bozma kararına karşı önceki gerekçelerini tekrar ederek direnme kararı vermiştir.

Hukuk Genel Kurulu, Bölge Adliye Mahkemesi'nin Türk Hukuku’nun uygulanması gerektiğine dair direnme kararını değişik gerekçeyle yerinde bulmuştur. Uyuşmazlık, MÖHUK 24/1 ve 27/1. maddeleri uyarınca geçerli bir hukuk seçimi yapılıp yapılmadığı ve sözleşme olmayan dönem için MÖHUK 27/2. maddesi gereği mutad işyeri hukukunun mu yoksa 27/4. maddesi uyarınca daha sıkı ilişkili hukukun mu uygulanması gerektiği hususlarında değerlendirilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu, kararda yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin bulunduğunu kabul etmiştir. Ancak, MÖHUK'un 24. maddesi gereğince, tarafların seçtiği ülke hukukunun geçerliliği için herhangi bir şekil şartı bulunmadığı ve hukuk seçiminin açık ya da zımni, yazılı ya da sözlü olabileceği ifade edilmiştir. Buna göre, somut uyuşmazlıkta davalı taraf, Türk hukukuna göre açılan davada en geç cevap dilekçesiyle yabancı hukukun uygulanması gerektiğine dair herhangi bir itirazda bulunmamış ve ön inceleme duruşmasında taraflar, hukuk seçimi konusunda anlaşamadıklarından dolayı davalının ön inceleme duruşmasından uzun bir süre sonra yabancı hukukun uygulanması savunmasının, tarafların Türk hukukunu zımnen seçmiş oldukları gerçeğini değiştirmeyeceği kabul edilmiştir.

Sonuç olarak, yabancılık unsuru taşıyan iş sözleşmelerinde, tarafların uygulanacak hukuku seçmeleri ve seçilen ülke hukukunu açıkça belirtmeleri önemlidir. Görülmektedir ki, Türk hukukuna göre açılmış bir davada tarafların en geç ön inceleme duruşmasına kadar hukuk seçimi konusunda açık bir irade beyanında bulunmadıkları ve çalışma koşullarına dair net düzenlemeler yapmadıkları takdirde, tarafların uyuşmazlığa uygulanacak hukuku zımni şekilde Türk hukuku olarak seçmiş sayılacakları yönünde kararlar verilmektedir.