Sanığın duruşmada hazır bulunması, hakkaniyete uygun bir yargılamanın ve bilhassa savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılmasının temel koşullarından birisidir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), sanığın duruşmada hazır bulunmasını “kural” kabul edip, sanığın hazır bulunmamasını veya duruşmadan bağışık tutulmasını ayrık durumlar olarak düzenlemiştir. Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) ile bağlantılı olarak kurulan ve 2013 yılından itibaren adliyelerde ve ceza infaz kurumlarında kullanılmaya başlanan Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS), ceza muhakemesinin bu temel kuralını ciddi ölçüde zayıflatmıştır. Gerçekten; uygulamada, sanığın duruşmaya SEGBİS yoluyla katılmasının adeta standart hale geldiği, sanığın duruşmaya fiilen katılmayı açıkça talep etmediği hallerde mahkemelerin birçok vakada gerekçe göstermeden SEGBİS yöntemine başvurdukları, sanığın huzurda dinlenmeyi açıkça talep ettiği bazı durumlarda dahi bu talebin gerekçesiz olarak reddedildiği görülmektedir. Bu uygulamanın CMK m.196/4’e aykırı olduğu açıktır. 2017 yılında 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile gerçekleştirilen ve 2018 yılında 7078 sayılı Kanunla aynı şekilde kabul edilen değişiklik sonucunda ancak “hakim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda” SEGBİS suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusunun yapılabileceği veya duruşmalara katılmasına karar verilebileceği kural altına alınmıştır. Dolayısıyla; sanığın duruşmalara SEGBİS yoluyla katılmasını zorunlu kılacak nedenlerin her halde hakimlik veya mahkeme tarafından açıklanması gerekmektedir. Sanığın duruşmaya bizzat katılma yönünde açık bir talebinin bulunmaması, bu yükümlülüğü ortadan kaldırmamaktadır. Çünkü “yüz yüzelik” kural, SEGBİS yoluyla katılım ise istisnadır.