Blog

Beyza Başer Berkün, LL.M.

YAZARIN MAKALELERİ
Terör Suçu Sayılan TCK m.314’ün Eski ve Yeni 3. Fıkralarının İnfaz Rejimi
15.11.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Failin terör örgütüne yardım ettiği gerekçesiyle mahkumiyetine karar verildiği durumda, cezasının infazında 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu m.17 atfı ile Ceza İnfaz Kanunu m.107/4 ve m.108 uygulanacak, ancak koşullu salıverilme oranı 3713 sayılı Kanun m.17 gereğince 3/4 olarak tatbik edilecektir. Failin mahkumiyetine konu fiil; terör örgütüne yardım olmayıp, terör örgütünün faaliyeti kapsamında işlenen bir suç olduğunda, hiyerarşik yapısına dahil olmadığı terör örgütünün faaliyet suçuna iştirak eden failin cezasının infazı neye göre yapılacaktır?

Örgüt Suçlarında Kavramsal Sorunlar ve Bu Sorunların İnfaza Etkisi
15.11.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Çıkar amaçlı suç örgütleri ile ilgili Maddi Ceza Hukuku ve İnfaz Hukukunu ilgilendiren düzenlemeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; bu düzenlemeler, hem cezalandırma ve hem de cezaların infazı yönünden “şahsilik” ve “öngörülebilirlik” ilkelerine aykırı uygulamalara sebep olmaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun; 6/1-j hükmünde “örgüt mensubu suçlu” tanımına yer verildiği, 58/9 hükmünde örgüt mensubu suçlular hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin (yani 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.108’in) uygulanacağının düzenlendiği, 220. maddesinde ise örgüt kurma, yönetme, örgüte üye olma, örgüt faaliyeti çerçevesinde suç işleme, üyesi olmadığı örgüt adına suç işleme ve hiyerarşik yapısına dahil olmadığı suç örgütüne yardım etme kavramlarının kullanıldığı ve ceza sorumluluğunun belirlendiği görülmektedir. Buna karşılık; 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu m.107/4’de, örgüt kurma, yönetme ve örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan mahkumiyet halinde koşullu salıverilmenin tatbiki düzenlenmektedir. Bu hükümde; örgüt üyeliğine yer verilmediği gibi, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan mahkumiyet ifadesinin kullanılması, TCK m.220’nin sistematiğine ve “şahsilik” ilkesine aykırı uygulamalara sebep olabilmektedir.

Altın İthalatı ve Ceza Sorumluluğu Esasları
16.10.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Altın ithalatı; mevzuatımızda sıklıkla değişikliğe uğrayan esaslara tabi tutulan, ceza sorumluluğunun tayininde fail hakkında hangi kanun kapsamında yaptırım uygulanması gerektiği ile ilgili uygulamada birçok farklı görüşün ileri sürüldüğü bir prosedür olma özelliğini sürdürmektedir. Özellikle; altın ithalatında beyan yükümlülüğünün yerine getirilmemesinin Yargıtay’ın güncel uygulamasına göre 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu m.3/1 kapsamında değerlendirildiği, karşı görüş olarak bu durumda sadece “özel kanun” niteliği taşıyan 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun m.3/1 uyarınca idari yaptırımın gündeme gelebileceğinin öne sürüldüğü, bu temel tartışmaların yanında ayrıca altın ithalatında “beyan” yükümlülüğünün Gümrük Mevzuatı ile 5607 sayılı Kanun ve 1567 sayılı Kanun çerçevesinde hukuki niteliği, altın ithalatında gümrük vergisi doğup doğmadığı, gümrük vergisinin doğmadığı hallerde kamu zararı olmadığından bahisle 5607 sayılı Kanun m.3’ün tatbik edilip edilmeyeceği, altın ithalatında bir yükümlülük olarak Kaynak Kullanımı Destekleme Fonunun gümrük vergisi niteliği taşıyıp taşımadığı, ceza sorumluluğunun tayininde gümrük vergisi doğup doğmamasının önemi olup olmadığı şeklinde birçok hukuki tartışmaya konu olan altın ithalatı ile ilgili daha önce 2013 yılında kaleme aldığımız “Altın İthalatında Ceza Sorumluluğu” başlıklı makalemize ek olarak, bu alanda halen devam eden tartışmaları güncel koşulları da gözeterek işbu yazımızda değerlendireceğiz.

Koşullu Salıverilmenin Geri Alınması ve Ceza Zamanaşımı
03.10.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Ceza zamanaşımı iki halde işlemeye başlar: 1.    Hüküm kesinleştiğinde, 2.    İnfaz herhangi bir sebeple “kesintiye” uğradığında. Ceza zamanaşımı iki halde kesilir: 1.    Hükmün infazı için tebligat yapılması veya hükümlünün yakalanmasıyla, 2.    Bir suçtan dolayı mahkum olan kişi, üst sınırı iki yıldan fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlediği takdirde.

Yeni İlamı İnfaza Verilen Hükümlü Fiilen Cezaevine Alınmadan, Önceki Denetimli Serbestlik Dosyası Kapatılabilir mi?
21.08.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.105/A’da düzenlenen, Geçici m.6 ve Geçici m.10 ile süre yönünden iyileştirmelere tabi tutulan “denetimli serbestlik” tedbirinin tatbikinde; hükümlü hakkında koşullu salıverilme tarihine kadar kesinleşip infaza giren yeni ilamlar, İnfaz Kanunu m.99’a göre toplama (içtima) kararına tabi tutulmakta, yeni gelen ilamla birlikte hükümlünün ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken bakiye süre varsa, denetimli serbestlik dosyası kapatılarak hükümlü ceza infaz kurumuna alınmaktadır.

Duruşmaya Katılmayan Sanığa Tebligat
22.07.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Sanığın yokluğunda duruşma yapılması ve sanığın duruşmada hazır bulundurulmasına ilişkin hükümler, CMK m.176 ile m.193 ila 199’da ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu hükümler bir bütün olarak; sanığın savunma hakkının korunması ve yoklukta yargılamanın önüne geçilmesi amacıyla getirilmiş olmakla birlikte, bir taraftan da yargılamanın sürüncemede kalmamasını sağlamaya yöneliktir. Daha önce kaleme aldığımız yazılarda, bu hükümlerle ilgili ayrıntılı açıklamalar yapılmış idi. Bu yazımızda; kanun yoluna başvuru imkanı olarak kararların sanığa tebliği ile ayrıca sanık hazır bulunmaksızın yapılan celselerde yapılan işlemlerin de sanığa tebliği hakkında uygulama ve görüşlerimize yer verilmiştir.

Firar Eden Hükümlünün Özel İzin Yasağı ve Uygulama Sorunları
23.05.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün, Stj. Av. Doğa Ceylan

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.95’de düzenlenen özel izin, hükümlülerin aileleri ile bağlarını sürdürmeleri veya güçlendirmeleri ve dış dünyaya uyum sağlamaları amacıyla getirilmiştir. Bu hükme göre; açık ceza infaz kurumlarında bulunanlarla, kapalı ceza infaz kurumunda olup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazananlara, kurum en üst amirinin önerisi ve Cumhuriyet başsavcılığının onayı ile üç ayda bir, yol hariç 7 güne kadar izin verilebilecek, hastalık veya doğal afet gibi zorunlu hallerde bu izinler birleştirilerek kullandırılabilecektir.

Kentsel Dönüşüm Kanunu Değişikliklerinde Mülkiyet Hakkına Ölçüsüz Müdahale Riski
21.02.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Adı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun olan ve kamuoyunda bilinen adıyla Kentsel Dönüşüm Kanunu olarak adlandırılan 6306 sayılı Kanunda 2023 yılının sonunda yapılan değişiklikler; kişilerin mülkiyet ve miras haklarının özüne müdahale edebilecek niteliğe sahip, mülkiyet hakkına dönük keyfi müdahale ihtimali içeren, öngörülebilirlikten ve ölçülülükten uzaklaşmış Anayasaya aykırı hükümler içermektedir. Kentsel dönüşüm ve depreme karşı güvenli binalar inşa etme saikleri ile hareket edildiği söylense dahi, gerek varılan sonucun bu amaca hizmet etmeyeceği ihtimali ve gerekse mülkiyet ile onun ayrılmaz bir parçası olan miras haklarının özüne müdahale içeren imkanlara sahip Kentsel Dönüşüm Kanunu muhakkak gözden geçirilmelidir. Aşağıda, bu net ve sert tespitimizin nedenlerini açıklayacağız. Yazımız; Kentsel Dönüşüm Kanununun kapsamı ve sonuçları ile mülkiyet hakkının özüne yönelik müdahale içerip içermediği, yani mülksüzleştirmenin gündeme gelip gelmeyeceği bakımından net tespitler içermektedir. Elbette 6306 sayılı Kanunun tüm hükümlerini ve olası uygulama sorunlarını bir yazıda derlemek mümkün olmamakla birlikte; işbu yazımızda, özellikle 2023 yılı sonunda yapılan değişiklikler üzerine kamuoyunda oluşan haklı tepkilerin yoğunlaştığı alanlar ve sorunlar değerlendirilmiştir.

Mükerrirlere Özgü İnfazın Tatbiki Şartı Olarak Savunma Hakkı
12.02.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün, Stj. Av. Doğa Ceylan

Bu yazımızda; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. maddesinin hukuki niteliği ile özel tehlikeli suçlular yönünden, TCK m.58/9’un tatbiki için sanığa ek savunma hakkı verilmesinin zorunlu olup olmadığı değerlendirilecektir.

30.03.2020 Tarihine Kadar İşlenen Örgütlü Suçlarda Denetimli Serbestlik ve Örgütten Ayrılmanın Tespitinde Temadinin Kesilmesi Sorunu
02.02.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

30.03.2020 tarihinden önce işlenen örgüt suçlarından (terör hariç) mahkum edilen hükümlüler hakkında; koşullu salıverilme oranı 2/3, denetimli serbestlik süresi ise 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (İnfaz Kanunu) Geçici m.6/1 uyarınca üç (3) yıl olarak uygulanır. İnfaz Kanunu Geçici m.6/1’de; (terör hariç) örgütlü suçlar istisna kapsamına alınmadığından ve Geçici m.6/3 uyarınca açık ceza infaz kurumuna ayrılma veya ayrılmayı hak etme şartı aranmadığından, bu hükümlüler hakkında üç (3) yıl denetimli serbestlik uygulanması mümkündür.

Dörtte Dört İnfaz Sorunu
26.01.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Dörtte dört infaz, yani bihakkın/koşullu salıverilme hakkı tanınmaksızın hapis cezasının tümünün kapalı ceza infaz kurumunda çektirilmesi; ikinci kez mükerrir sıfatına giren tüm hükümlülerin bir anlamda başının belası gözükmekte, dörtte dört/tam infaz; Ceza Hukukunun fonksiyonlarından olan uslandırma imkanı/uslanma hakkını hükümlülere tanımadığından ve umut hakkı da vermediğinden bahisle sert eleştirilere maruz kalarak, bu konuda Anayasa Mahkemesi’nin önünde somut norm denetimi kapsamında itiraz yoluyla iptal davasının açıldığı, bu şekilde dörtte dört infazdan kurtulmanın mümkün olacağı söylenirken, kanun koyucunun harekete geçtiği, kamuoyunda 8. Yargı Paketi olarak bilinen Teklif Taslağında ikinci kez mükerrirler bakımından dörtte dört infaz yerine dörtte üç infaz imkanı tanınıp, iyi halli olarak geçirilen bu süre zarfında hükümlünün koşullu salıverilmesinin yolu açılacağı, hatta denetimli serbestlik imkanın dahi ve hatta İnfaz Kanunu Geçici madde 10’dan dahi dörtte dört infazlı olanların yararlanabileceği düşünülmektedir.

Örgütlü Suçlarda İnfaza Dair Mevzuat Değişikliği Önerisi
25.01.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Örgütlü suçlarda cezaların infazı konusunda; Türk Ceza Kanunu’nun 6/1-j, 58/9 ve 220 hükümleri ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107/4 hükmünde yer alan kavramların farklılığından kaynaklanan, belirli ve öngörülebilir niteliği taşımayan, çelişkili ve adil olmayan uygulamalarla karşılaşılabilmektedir. Sorunun çözümü; 5275 sayılı Kanun m.107/4, TCK m.6/1-j ve m.220 hükümlerinin, birbirlerine uygun çatı kavramlar kullanılarak yeniden düzenlenmesi ile mümkün olabilecektir. Aksi halde; örgütlü suçların infazında, hem adaletsizlik ve hem de yeknesaklıktan uzak uygulamalar varlığını sürdürecektir.

8. Yargı Paketi Taslağında İnfaz Değişiklikleri
14.12.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

“8. Yargı Paketi Taslağı” olarak bilinen Yargı Hizmetlerinin Etkinliğinin Artırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Taslağı ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 76, 105/A, 108, Geçici m.1, Geçici m.10 hükümlerinde değişiklik yapılması ve Geçici m.11 olarak Kanuna yeni madde eklenmesi öngörülmektedir. Ayrıca; hükümlüye vasi atanması ile ilgili olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.407 ve 471’de yapılan değişiklikler de, cezaların infazını ilgilendiren hükümlerdir.

Örgütlü Suçların İnfazında TCK m.58/9 ile İnfaz Kanunu m.107/4 Tartışması
04.12.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Örgütlü suçların infazında yaşanan ve özellikle madde metinlerinin tutarsızlığından, yeterli açıklığa sahip olmamasından, hakkaniyete ve yeknesaklığa aykırı uygulamalara sebebiyet vermesinden kaynaklanan, daha önce birçok yazımızda değerlendirdiğimiz bu sorunlarla ilgili Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 24.05.2023 tarihli, 2020/403 E. ve 2023/296 K. sayılı kararı verdiği, aşağıda bu kararın alakalı bölümlerine yer vererek, önce görüşümüzü ve ardından YCGK kararını eleştiren farklı bir bakış açısını, Türk Ceza Kanunu m.58/9 ile İnfaz Kanunu m.107/4 tartışmasında ortaya koyacağız.

Denetimli Serbestlikte Yükümlülük İhlali
31.10.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Hükümlünün koşullu salıverilme tarihinden daha önce ceza infaz kurumu dışına çıkabilmesine imkan sağlayan denetimli serbestlik müessesesinin temel şartları, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (İnfaz Kanunu) m.105/A’da düzenlenmiştir. Ayrıca; İnfaz Kanunu Geçici m.6 ve Geçici m.10 hükümlerinde de, denetimli serbestlik süreleri ile ilgili geçici düzenlemelere yer verilmiştir. Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği m.77 ila 88’de, denetimli serbestlikle ilgili İnfaz Kanunu hükümlerinin uygulanmasını sağlamak üzere ayrıntılı hükümler yer almaktadır.

İdari Yaptırıma İtirazda “Silahların Eşitliği” İlkesi
14.10.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Bu yazımızda; kamu görevlileri tarafından düzenlenen idari yaptırım kararlarının ve bu kararlara dayanak yapılan, yaptırım uygulanmasını gerektiren durumu tespit eden tutanakların hukuki değeri ile kişilerin bu yaptırımlara karşı ileri sürdüğü itiraz ve delillerin yargı mercileri tarafından “silahların eşitliği” ilkesine uygun şekilde değerlendirilmesi zorunluluğu, Anayasa Mahkemesi’nin 24.05.2023 tarihli ve 2020/34667 başvuru numaralı Yunus Acar kararı ışığında incelenecektir.

Yargı Mensupları Yönünden Havaalanı Güvenlik Kontrolleri
29.09.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Kişilerin üstünün, eşyasının, konutunun ve aracının aranması; İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m.8, Anayasa m.20 ve 21 ile korunan özel hayatın gizliliği ve korunması hakkına yönelik müdahaledir. Bu hakka yapılacak müdahalelerin sınırları, “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı Anayasa m.13’de belirtilen şartlara uygun olarak ve kanunla belirlenmelidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.6/1-d hükmünde; yüksek mahkemelerin, adli ve idari mahkemelerin üye ve hakimleri ile cumhuriyet savcıları ve avukatlar “yargı görevi yapan” olarak tanımlanmıştır. Yargı mensubu olan hakimlerin, savcıların ve avukatların aranması, kendi özel kanunları ile düzenlenmiştir. 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu m.88’de; ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü halleri dışında suç işlediği ileri sürülen hakimlerin ve savcıların üstlerinin ve konutlarının aranamayacağı, bu zorunluluğa aykırı hareket eden kolluk görevlileri hakkında yetkili Cumhuriyet savcılığı tarafından genel hükümlere göre doğrudan doğruya soruşturma ve kovuşturma yapılacağı düzenlenmiştir. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu m.58’de ise, ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üstünün aranamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir.

7456 Sayılı Kanunla Getirilen Geçici İnfaz Usulü
03.08.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

15 Temmuz 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanunun 15. maddesiyle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a toplam sekiz fıkradan ibaret Geçici 10. madde eklenmiştir. Geçici 10. madde Resmi Gazete’de yayımlanmakla yürürlüğe girmiştir.

Hakimlerin ve Savcıların Mali Haklarında “Kıstas Aylık” Kriteri
10.07.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Seyyanen zamlara ilişkin hüküm içeren ve 08.07.2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen 2-1264 Esas numaralı Kanun Teklifi, yargı mensuplarının mali haklarının özel kanunları olan 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nda ayrıca ve bağımsız şekilde düzenlenmemesi ve “kıstas aylık” kriterine tabi tutulması sorununu yeniden gündeme getirmiştir. Adalet Bakanlığı tarafından; Kanun Teklifinin 13. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenmesi öngörülen Ek 40. maddede “mali hakları ilgili mevzuatı uyarınca en yüksek Devlet memurunun mali haklarına göre belirlenenlere” seyyanen zam uygulanacağı belirtildiğinden, yargı mensuplarının da bu ödemenin kapsamında olduğu açıklanmıştır. Seyyanen zammın hakimlere ve savcılara ödenmesinde bir sorun gözükmemektedir.

Covid-19 İzninde Bulunan Hükümlüler ile Kapalı İnfaz Kurumunda Bulunan Hükümlülerin Durumu
08.07.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Sosyal medyaya yansıyan; 31.07.2023 tarihi itibariyle Covid-19 salgın hastalığı kapsamında izinde bulunan hükümlüler ile 31.07.2023 tarihi itibariyle kapalı ceza infaz kurumunda bulunanlarla ilgili Kanun Teklifi metninin adil olmadığını, karmaşık olduğunu, infaz işlerini zorlaştıracağını, bazı suçlar yönünden toplumun adalet duygusunu zedeleyeceğini,

Hükümlüye Vasi Atanması Hakkında Anayasa Mahkemesi’nin İptal Kararı
23.06.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Anayasa Mahkemesi; hükümlüye vasi atanmasını ve vasiliğin sona ermesini düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.407 ve 471’in iptaline karar vermiş olup, bu karar 23.06.2023 tarihli ve 32230 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. İptal kararı, yayım tarihinden dokuz (9) ay sonra yürürlüğe girecektir.

4483 sayılı Kanuna Göre Soruşturma İzninin Kesinleşmesi Şartı
02.05.2023 / 4483 sayılı Kanuna Göre Soruşturma İzninin Kesinleşmesi Şartı

Anayasa m.129/6 uyarınca; memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı ceza yargılaması yapılabilmesi, kanunda belirlenen istisnalar saklı kalmak kaydıyla, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır. Anayasa m.129/6’da yer verilen ve memurlarla diğer kamu görevlilerinin yargılanmasına dair usulün düzenlendiği kanun, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’dur. 4483 sayılı Kanunun 1. maddesinde, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin verilmesi usulü düzenlenmektedir. Madde metninden açıkça anlaşıldığı üzere; bu Kanun kapsamına giren kişilerin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı haklarında yargılama yapılabilmesi, bir başka ifadeyle soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin yürütülmesi, haklarında usule uygun şekilde verilen soruşturma izninin varlığına bağlıdır.

Anayasa Mahkemesi Kararı Işığında “Terör Suçu” ve “Terör Suçlusu” Kavramları
18.04.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün, Av. Berra Berçik

Bu yazımızda; Anayasa Mahkemesi’nin 26.01.2023 tarihli ve 2021/34231 başvuru numaralı Yunis Karataş bireysel başvuru kararı çerçevesinde, “terör suçu” ile “terör suçlusu” kavramları incelenecektir.

Örgütlü Suçlarda Kavramsal Sorunlar ve Bunların İnfaza Etkisi
17.04.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Çıkar amaçlı suç örgütleri ile ilgili Maddi Ceza Hukuku ve İnfaz Hukukunu ilgilendiren düzenlemeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; bu düzenlemeler, hem cezalandırma ve hem de cezaların infazı yönünden “şahsilik” ve “öngörülebilirlik” ilkelerine aykırı uygulamalara sebep olmaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun; 6/1-j hükmünde “örgüt mensubu suçlu” tanımına yer verildiği, 58/9 hükmünde örgüt mensubu suçlular hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin (yani 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.108’in) uygulanacağının düzenlendiği, 220. maddesinde ise örgüt kurma, yönetme, örgüte üye olma, örgüt faaliyeti çerçevesinde suç işleme, üyesi olmadığı örgüt adına suç işleme ve hiyerarşik yapısına dahil olmadığı suç örgütüne yardım etme kavramlarının kullanıldığı ve ceza sorumluluğunun belirlendiği görülmektedir. Buna karşılık; 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu m.107/4’de, örgüt kurma, yönetme ve örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan mahkumiyet halinde koşullu salıverilmenin tatbiki düzenlenmektedir. Bu hükümde; örgüt üyeliğine yer verilmediği gibi, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan mahkumiyet ifadesinin kullanılması, TCK m.220’nin sistematiğine ve “şahsilik” ilkesine aykırı uygulamalara sebep olabilmektedir.

Bakanların Milletvekili Adayı Olabilmeleri İçin İstifa Etmeleri Gerekir mi
24.03.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Bu yazımızda; milletvekili adayı olmak isteyen bakanların mevcut görevlerinden istifa etmelerinin gerekip gerekmediği, bu iki sıfatın birleşip birleşmeyeceği, bu konuda 2017 yılı Anayasa değişikliği öncesi ve sonrası durum itibariyle bir farklılık olup olmadığı konusu ile 10.03.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan seçimlerin yenilenmesine dair Cumhurbaşkanı kararından itibaren yedi günlük istifa süresinin ne zaman başlayıp sona ereceği incelenecektir.

Terörle Mücadele Kanunu m.17/2 ve 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu m.48/2 Çerçevesinde Terör Suçundan Hükümlünün Üç Kez Hücre Cezası Alması Sebebiyle Koşullu Salıverilme Yasağı
21.03.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Cezaların infazında koşullu salıverilme yasağı öngören hallerden bir kısmı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu m.17/2’de düzenlenmiştir. Bu hükme göre; “Tutuklu veya hükümlü iken firar veya ayaklanma suçundan mahkum edilmiş bulunanlar ile disiplin cezası olarak üç defa hücre hapsi cezası almış olanlar, bu disiplin cezaları kaldırılmış olsa bile şartla salıverilmeden yararlanamazlar”. Elbette bu hükmün tatbiki için; hükümlünün, 3713 sayılı Kanun kapsamına giren bir suçtan mahkumiyeti bulunması gerekir. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da, sadece disiplin cezasına bağlı olarak bu şekilde bir koşullu salıverilme yasağı öngörülmemiştir. 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanununda koşullu salıverilme için aranan “iyi halli olma” şartı yönünden dikkate alınan hükümlünün disiplin cezası olmaması veya daha evvel verilen cezaların kaldırılmasından farklı olarak; 3713 sayılı Kanun m.17/2’de, bu Kanun kapsamına giren suçlardan mahkum olan hükümlülerin disiplin cezası olarak üç defa hücre hapsi cezası almaları halinde, bu disiplin cezaları kaldırılsa bile koşullu salıverilmeden yararlanamayacakları düzenlenmiştir.

Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sıfatlarının Aynı Kişide Birleşmesi Mümkün mü?
11.03.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

2023 Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken sıklıkla değişen Ülke gündemimizde; bu kez, belediye başkanının aynı zamanda Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanmasının mümkün olup olmadığı tartışılmaktadır.

Siyasi Parti Kapatma Davalarında Esasın İncelenmesi ve Karar Usulü
09.03.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Anayasa m.69/5 uyarınca; siyasi partilerin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açtığı dava üzerine, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararlar kesindir. Anayasa m.149/2’ye göre, siyasi parti kapatma davalarında karar Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu tarafından verilir. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun m.52/2 hükmü de; siyasi parti kapatma davalarının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun davanın mahiyetine uygun hükümleri uygulanarak, dosya üzerinden Genel Kurul tarafından inceleneceğini ve kesin olarak karara bağlanacağını düzenlemektedir.

Depremin 2023 Seçimlerine Olası Etkileri
27.02.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

I- 2023 Seçimleri Ertelenebilir mi? 18 Haziran 2023 günü yapılması gereken, ancak 14 Mayıs 2023 tarihine çekilmesi gündemde olan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin deprem nedeniyle geri bırakılması mümkün değildir. Anayasa m.78; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilme yetkisini, sadece savaş haline bağlı tutmuştur ki, böyle bir durumda seçimin geri bırakılması için savaş halinin yanısıra, bu savaşın seçimlerin yapılmasını imkansız hale getirmesi gerekir. Bunun dışında yalnızca; en az 400 milletvekilinin oluru ile en geç 18 Haziran 2023 tarihine kadar yapılması gereken seçimlerin, ileride belirli bir tarihe bırakılması Anayasaya eklenecek geçici bir madde ile mümkün olabilir. Anayasaya eklenecek geçici bir maddenin halkoylamasına ihtiyaç duyulmadan yürürlüğe girebilmesinin yegane yolu, en az 400 milletvekilinin böyle bir kanun teklifine evet demesidir.

Hukuki Perspektifle Depreme Hazırlık ve Bina Güvenliği
14.02.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

İmar ve Bina Güvenliği Mevzuatımız bugüne kadar sayısız değişikliğe uğramış olup; temel maddelerin yanında birçok ek maddeler ve geçici maddeler içermektedir. Hukuk elbette zaman içerisinde değişebilir, gelişen ihtiyaçlara göre mevzuat güncellenebilir. Ancak konu can ve mal güvenliği olduğunda, istikrarlı ve uygulanabilir bir mevzuatın ve bu mevzuatın tavizsiz şekilde uygulanmasının zorunluluk olduğu da bir gerçektir. Özellikle “imar barışı” gibi geçici düzenlemeler, “istikrarlı ve uygulanabilir mevzuat” ve “tavizsiz uygulama” gerekliliklerinin yerine getirilmesinin önünde bir engeldir. Örneklemek gerekirse; aynı vergi barışında olduğu gibi, “nasılsa imar barışı çıkar” gibi düşüncelere ve “imar barışı ne zaman çıkacak” şeklinde beklentilere sebep olduğu gözönüne alındığında, Ülkemizin deprem kuşağında yer aldığı ve depremin Ülkemizin bir gerçeği olduğu unutulabilmekte, vatandaşlarımız maddi zorluklar ve imkansızlıklar sebebiyle binalarında yenileme yaptıramamakta ve imar barışı gibi can güvenliği yönünden faydasız uygulamalara yönelebilmektedir. Günümüzde, barınmanın ciddi bir iktisadi sorun haline geldiği gözardı edilemez bir gerçektir. Bu iktisadi sorun, “güvenli bina” zorunluluğunu ne yazık ki geri plana atmaktadır.

Tutuklu veya Hükümlü Yabancının Cezaevinde Ziyareti
07.02.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Tutuklu ve hükümlülerin ziyaretine ilişkin usul ve esaslar; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.83 ila 86 ve Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik hükümlerinde düzenlenmiştir. Yabancı tutukluların ve hükümlülerin ziyaretine dair uygulama şartları, İnfaz Kanunu m.84’de ve Yönetmelik m.27 ila 33’de yer almaktadır. Bu hükümlere göre;

Pasaport Tahdidinde “Memleketten Ayrılmalarında Mahzur Görülenler” Kriterinin Anayasaya Aykırılığı
29.01.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

İşbu yazıda ilk olarak pasaport iptali ibaresini tercih etsek de, inceleme konumuzun iptali kapsayacak şekilde bireyin pasaport alma ve kullanma hakkına sınırlamayı içermesi sebebiyle pasaport tahdidi kavramını başlıkta kullanmayı uygun gördük.

Belediye Başkanının Terör İddiası Nedeniyle Görevden Uzaklaştırılması
27.12.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Mahalli idare organlarının veya bu organların üyelerinin, görevleri ile ilgili suçlardan dolayı haklarında açılan soruşturma veya kovuşturma nedeniyle kesin hükme kadar görevden uzaklaştırılabilmelerinin yasal dayanağı, Anayasa m.127/4 ve 5393 sayılı Belediye Kanunu m.47/1 hükümleridir. Bu durumda olanları görevden uzaklaştırma yetkisi, İçişleri Bakanına aittir. İçişleri Bakanının görevden uzaklaştırma yetkisini kullanması zorunluluk olarak öngörülmemiş olup; anılan hükümlerde “görevden uzaklaştırılabilir” ibaresine yer verilerek, İçişleri Bakanına görevden uzaklaştırma konusunda takdir yetkisi verilmiştir.

Sahipsiz Hayvanların Korunması
30.11.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Sahipsiz hayvanlara yönelik şiddet vakaları ve mevzuata aykırı uygulamalar devam ediyor. Vicdanları sızlatan görüntüler, toplumu derinden yaralıyor. Oysa tüm eksikliklerine rağmen, yürürlükte olan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu hükümleri sahipsiz hayvanların korunmasını teminat altına alıyor. Hem insanların ve hem de sahipsiz hayvanların korunmasında sorun; hayvanların varlığından veya 5199 sayılı Kanundan değil, Kanunun uygulanmasında yaşanan eksikliklerden ve ihmallerden kaynaklanıyor.

Mahkumiyetlerin Seçilme Yeterliliğine Etkisi
08.11.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Anayasa m.101/1’de; Cumhurbaşkanının “milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olması” şartı aranmaktadır. 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun “Seçilme yeterliği” başlıklı 6. maddesine göre; “Kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip her Türk vatandaşı Cumhurbaşkanı seçilebilir”.

Çıkar Amaçlı Suç Örgütlerinde Bazı İnfaz Sorunları
18.10.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Çıkar amaçlı suç örgütleri ile ilgili koşullu salıverilme hesabında; Türk Ceza Kanunu m.6/1-j’de yer alan “örgüt mensubu” tanımının, örgüt mensubu olanlar hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanacağını öngören TCK m.58/9’un ve örgütlü suçlarda koşullu salıverilmeyi düzenleyen 5275 sayılı İnfaz Kanunu m.107/4’ün dikkate alınması gerekir.

5651 sayılı Kanun Kapsamında İçeriğin Çıkarılması ve Erişimin Engellenmesi ile Yeni Kanun Teklifi Hakkında Bilgi Notu
06.10.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Erişimin engellenmesi: Alan adından erişimin engellenmesi, IP adresinden erişimin engellenmesi, içeriğe (URL) erişimin engellenmesi ve benzeri yöntemler kullanılarak erişimin engellenmesidir (5651 sayılı Kanun m.2/1-o). İçeriğin yayından çıkarılması: İçerik veya yer sağlayıcılar tarafından içeriğin sunuculardan veya barındırılan içerikten çıkarılmasıdır (5651 sayılı Kanun m.2/1-ö). Sosyal ağ sağlayıcı: Sosyal etkileşim amacıyla kullanıcıların internet ortamında metin, görüntü, ses, konum gibi içerikleri oluşturmalarına, görüntülemelerine veya paylaşmalarına imkân sağlayan gerçek veya tüzel kişilerdir (5651 sayılı Kanun m.2/1-s).

Bihakkın ve Fiili İnfaz Sürelerini Aşan Tutuklulukta Tazminat
03.10.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Giriş: “Tutukluluğun Değerlendirilmesinde ‘Fiili İnfaz Süresi’ Kriteri” ve “Kadir Şeker’in Tahliyesi ile Gündeme Gelen Tutuklulukta ‘Fiili İnfaz Süresi’ Sorunu” başlıklı yazılarımızda, kesinleşmiş hapis cezalarının fiili infaz sürelerini geçen tutukluluklardan kaynaklanan sorunları ve çözüm önerilerini daha önce ortaya koymuştuk. Bu defa; bihakkın tahliye ve fiili infaz süresini aşan tutukluluktan kaynaklanan tazminat sorunu ile bu sorunun giderilmesi için ne yapılması gerektiği hakkında görüşlerimizi ortaya koyacağız.

Sahipsiz Hayvan Tartışması Üzerine Düşünceler
14.09.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

“Sokak hayvanları” ifadesini kullanmak istemiyoruz. Ne demek “sokak hayvanları”? Sokaklarda yaşayan veya sokaklara terk edilmiş hayvanlar, düpedüz sahipsiz, kimsesiz bırakılmış, korumasız, güvenceden yoksun, yaşam hakları sürekli şekilde tehdit altında bulunan şanssız, kadersiz hayvanlardır. Kadersiz, bizim gibi nefes alıp veren, acı duyan, yaşayan canlılardır, varlıklardır.

Sahte Telekomünikasyon Aboneliği Suçunda Yeni Düzenleme ve Muhtemel Uygulama Sorunları
26.07.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

05.07.2022 tarihinde yürürlüğe giren 7417 sayılı Kanunun 52. maddesiyle; 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’na eklenen Geçici m.7’de, 31.12.2021 tarihine kadar işlenen, kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi veya işlemi yapmak veya yaptırmak suçundan dolayı kamu davasının açılmasının, kovuşturmanın ve cezanın infazının ertelenmesi düzenlenmiştir.

Kadir Şeker’in Tahliyesi ile Gündeme Gelen Tutuklulukta “Fiili İnfaz Süresi” Sorunu
08.07.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

07.07.2022 tarihi itibariyle; Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin bozma kararı sonrasında bu defa hakkında 12,5 yıl yerine 10 yıl 10 ay hapis cezası verilen Kadir Şeker’in tutukluluğuna müdafileri ve Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan itirazın kabul edilerek, tutukluluğun kaldırıldığı ve yerine “ölçülülük” ilkesi gereğince adli kontrolün tatbik edildiği anlaşılmıştır. Kamuoyunun yakından takip ettiği bu davada verilen tahliye kararı birçok kişiyi memnun ettiği kadar, olayda hayatını kaybedenin ailesini de üzmüştür. Aşağıda kısaca verilen tahliye kararının gerekçesine değinilecek ve esasen birçok kişiyi mağdur eden tutukluluğun değerlendirilmesinde “fiili infaz süresi” meselesinde yaşanan sorun gündeme getirilecektir. Umarız bu usul, tahliye olmayı hak eden diğer sanıklar yönünden de uygulanır.

Yatırım Esasına Dayalı Türk Vatandaşlığının Hukukiliği
23.06.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün, Stj. Av. Alperen Gözükan

Bu yazıda; yatırım esasına dayalı vatandaşlığın tanımı ve kapsamı ile yetkili merci kararıyla istisnai olarak Türk vatandaşlığının kazanılması konularına değinilerek, Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 20. maddesinde öngörülen, yatırım yapmak suretiyle vatandaşlığın kazanılmasının hukukiliği hakkında değerlendirme yapılacaktır.

HAGB Çerçevesinde Müsadere Kararının Hukuki Sonuçları
18.06.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün, Stj. Av. Berra Berçik

11.06.2022 tarihli “HAGB Kararı ile Birlikte Verilen Müsadere Kararının İnfazı” başlıklı yazımızda; sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve müsadere kararı verildiği durumda, müsaderenin derhal infazına başlanmasını mülkiyet hakkı çerçevesinde değerlendiren Anayasa Mahkemesi’nin iki kararı incelenmiş olup, bu yazıda ise Anayasa Mahkemesi’nin görüşü doğrultusunda mülk kavramı kısaca değerlendirildikten sonra, hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, müsaderesine karar verilen eşyanın akıbeti incelenecektir.

HAGB Kararı ile Birlikte Verilen Müsadere Kararının İnfazı
11.06.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün, Stj. Av. Berra Berçik

Anayasa Mahkemesi; 07.10.2021 tarihli ve 2018/1879 başvuru numaralı Ahmet Yavaşer kararında, müsadere kararının hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştirilmesiyle birlikte infazı nedeniyle mülkiyet hakkının ihlali iddiasını, 20.06.2019 tarihli ve 2015/6164 başvuru numaralı Süleyman Başmeydan kararı çerçevesinde incelemiştir. Bu yazımızda, iki karar birlikte incelenerek değerlendirme yapılacaktır.

Açık Kuruma 1-10 Oranında Erken Ayrılmanın Fiili İmkansızlığı
07.06.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Hükümlülerin açık ceza infaz kurumlarına kapalı kurumda geçirmeleri gereken sürenin 1/10’una kadar daha erken ayrılabilmesine imkan sağlayan düzenleme; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.14/6 dayanak alınarak çıkarılan, Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik m.32/9’da yer almaktadır. Bu Yönetmelik hükmü; fiilen kapalı ceza infaz kurumunda bulunan, gelişim puanı 80 puanın üzerinde olan ve erken iyileşme gösterdiği kanaatine varılan iyi halli hükümlüler hakkında uygulanabilmektedir. Hükümlünün gelişim puanının 80’in üzerinde olması ve belirtilen diğer şartları taşıması halinde, mutlaka kapalı kurumda yasal olarak geçirilmesi gereken sürenin 1/10’u kadar erken ayrılma kararı verilmesi zorunluluk teşkil etmemektedir. İdare ve gözlem kurulu, hükümlünün açık kuruma erken ayrılabileceği süreyi daha az olacak şekilde de belirleyebilir. Elbette idare ve gözlem kurullarının, bu yönde verdiği kararların somut gerekçe içermesi gereklidir. Yönetmeliğin 17. maddesi, idare ve gözlem kurulu kararlarının gerekçeli olma zorunluluğunu açıkça düzenlemiştir.

Basit Yargılama Usulü ile Verilen Cezalar Tekerrüre Esas Alınır mı?
19.03.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.251’de düzenlenen basit yargılama usulünde; asliye ceza mahkemesi tarafından iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit ceza yargılaması usulünün tatbik edilebileceği düzenlenmiştir. Bu usule göre; mahkemece iddianame, sanık, mağdur ve şikayetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını 15 gün içinde yazılı olarak bildirmeleri istenecektir. Kararın mahkumiyet olması durumunda, sonuç ceza dörtte bir oranında azaltılacaktır. CMK m.252’de ise, basit yargılama usulü ile ilgili itiraz kanun yolu öngörülmüştür. Maddeye göre; basit yargılama usulü uyarınca verilen karara itiraz edilebilecek, itiraz üzerine duruşma açılacak ve bu yolla verilecek karara karşı genel hükümlere göre kanun yoluna başvurulabilecektir.

Adli Sicil ve Arşiv Kaydının Silinmesi ile Yasak Hakların İadesi Etkisi
15.03.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün, Stj. Av. Fatma Koç

01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu; adli sicil ve arşiv kayıtlarının tutulması ile bu kayıtların silinmesi konularında, 3682 sayılı mülga Adli Sicil Kanunu’na göre birçok farklı düzenleme içermektedir. Eski adli sicil sisteminde, kesinleşen ve adli sicile kaydedilen mahkumiyetlerin silinmesine ilişkin kendiliğinden işleyen bir sistem bulunmamakta idi. Yeni adli sicil sisteminde ise; ilgilinin talebi ve mahkeme kararına gerek olmaksızın, infazın bihakkın tamamlanması, ceza mahkumiyetini tüm sonuçları ile ortadan kaldıran şikayetten vazgeçme veya etkin pişmanlığın bulunması, genel af olması ve zamanaşımı süresinin sona ermesi hallerinde adli sicil kayıtlarının re’sen silinerek arşiv kaydına alınması için Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’ne (“İdare”) sorumluluk yüklenmiştir . Ayrıca; 3682 sayılı mülga Kanun döneminde, adli sicil kayıtlarının silinmesi için belli sürelerin geçmesi şartı aranmakta iken, 5352 sayılı Kanunla getirilen yeni sistemde, adli sicil kayıtları infazın bihakkın tamamlanması halinde ayrıca bir süre geçmesi beklenmeksizin silinmektedir.

Belçika′dan Türkiye′ye Nakledilen Hükümlünün Ceza İnfazı
16.02.2022 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Belçika′nın Gent şehrinde 11.11.2004 günü eşi ve hamile kardeşinin de aralarında bulunduğu dört kişiyi öldüren ve iki kişiyi de ağır yaralayan Osman Ç.’nin Belçika’da yargılandığı ve ömür boyu hapse mahkum edildiği, mahkumiyetin kesinleşmesinden 5 yıl sonra, cezasının geri kalanının Türkiye′de infaz edilmesi için başvuru yaptığı, 28.06.2013 günü Türkiye′ye getirildiği, 2014 yılı itibariyle Belçika Ulusal Adli Sicilinden kaydının silindiği, Türkiye’de 10.11.2020 günü koşullu salıverildiği basına yansıyan Osman Ç.’nin geçirdiği hukuki süreç, kamuoyunda ve hukukçular arasında tartışmalara sebep oldu.

Hükümlülerin İyi Hal Değerlendirmesinde Yeni Kriterler
29.05.2021 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 14. maddesine eklenen 6. fıkraya göre; hükümlülerin, suç ve ceza türlerine göre, açık ceza infaz kurumlarına ayrılıp ayrılmamalarına, açık ceza infaz kurumlarında geçirecekleri sürelere, kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmelerine, doğrudan açık ceza infaz kurumlarına alınmalarına, doğrudan açık ceza infaz kurumlarına alınanların kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmelerine ve diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte düzenlenecektir. Kanun maddesinde belirtilen açık ve kapalı ceza infaz kurumlarında geçirilecek süreler ile açık kurumlara ayrılma, kapalı kuruma gönderilme ve sair konulara ilişkin usul ve esaslar, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nde yer almaktadır.

Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği
05.05.2021 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği; 30 Nisan 2021 tarihinde, 3935 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile yürürlüğe girmiş olup, 17 Eylül 1982 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

Kripto Para
24.04.2021 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Kripto para değeri, kullanıcıların arz ve talep durumuna göre değişkenlik gösterebilmektedir. Bu nedenle sistem, aynı zamanda bir tür kripto para platformu/sanal borsa olarak kabul edilebilir.

Kapalı İnfaz Kurumlarında Karantina Süresi
19.02.2021 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

Kovid-19 tedbirleri kapsamında; ceza infaz kurumuna ilk kez giriş yapan tutukluların ve hükümlülerin 14 gün süresince özel oda veya koğuşlarda izole edilecekleri, izolasyon sürecinin başlangıcında ve bitiminde PCR testi yapılacağı, testi negatif çıkan tutukluların ve hükümlülerin oda veya koğuş planlanmasına geçileceği, zorunlu nakil, açık kurumlara ayrılma gibi sebeplerle başka bir ceza infaz kurumuna giden her hükümlüye ve tutukluya sağlık raporu alınacağı, ayrıca PCR testi yaptırılacağı, test sonucunun negatif çıkmasının yeni kuruma geçişte ön koşul olarak uygulanacağı hususlarına Adalet Bakanlığı tarafından karar verilmiştir.

Tutukluluğun Değerlendirilmesinde Fiili İnfaz Süresi Kriteri
12.05.2020 / Prof. Dr. Ersan Şen, Av. Beyza Başer Berkün

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.102’de; tutuklulukta geçecek azami süreler düzenlenmiş olup; “suç isnadına bağlı olarak tutma” hali ile “mahkumiyete bağlı olarak tutma” halinin birbirinden ayrı tutulduğu, bu sebeple kanun yollarında geçen sürelerin tutuklulukta geçecek azami sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmadığı, istinaf aşamasında duruşma açılmasına, duruşma açılmadığı durumlarda bozma kararı verilmesine ve temyiz aşamasında Yargıtay tarafından bozma kararı verilmesine kadar geçen sürelerin tutuklulukta azami sürenin dolup dolmadığının değerlendirilmesinde hesaba dahil edilmediği görülmektedir. Esasen bu uygulama Kanuna aykırıdır. Kanunun hiçbir yerinde, kovuşturma aşamasında ve bu aşamaya dahilinde tartışma bulunmayan olağan kanun yollarında geçen sürelerin tutukluluktan sayılmayacağına dair bir ibare yoktur. Bu nedenle; kovuşturma aşamasında tutukluluktan sayılmayan süreler, “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı Anayasa m.13’e ve “Kişi hürriyeti ve güvenliği” başlıklı m.19’a açıkça aykırıdır.

Hükümlünün Örgütten Ayrıldığı Nasıl Tespit Edilir?
18.11.2020 / Prof. Dr. Ersan Şen - Av. Beyza Başer Berkün

Örgütlü suçlardan mahkum olanların açık ceza infaz kurumlarına ayrılması usulü; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.14 uyarınca çıkarılan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği m.6/2-ç’de düzenlenmiştir. Bu hükme göre; iyi halli olan ve koşullu salıverilmesine bir yıldan az süre kalan hükümlülerin, bağlı oldukları örgütten ayrıldıklarının ceza infaz kurumu idare ve gözlem kurulu kararı ile tespit edilmesi gerekmektedir.Örgütlü suçlardan mahkum olanların açık ceza infaz kurumlarına ayrılması usulü; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.14 uyarınca çıkarılan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği m.6/2-ç’de düzenlenmiştir. Bu hükme göre; iyi halli olan ve koşullu salıverilmesine bir yıldan az süre kalan hükümlülerin, bağlı oldukları örgütten ayrıldıklarının ceza infaz kurumu idare ve gözlem kurulu kararı ile tespit edilmesi gerekmektedir.

Karayolları Trafik Kanunu m.41’de Sayılan Suçlardan Mahkumiyete Bağlı Ehliyet İptali
27.11.2019 / Prof. Dr. Ersan Şen - Av. Beyza Başer Berkün

Bu yazı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun m.41’in birinci fıkrasının (e) bendi ve dördüncü fıkrasında öngörülen belirli suçlardan kesinleşmiş mahkumiyet kararı ve buna bağlı olarak adli sicil kaydı bulunan kişilerin sürücü belgelerinin iptal edilmesi ile ilgilidir.

İnfaz Ertelemesi Sonunda Hükümlünün Teslim Olma Yükümlülüğü
09.12.2019 / Prof. Dr. Ersan Şen - Av. Beyza Başer Berkün

İnfazın hükümlünün istemi üzerine ertelenmesi müessesesi, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 17. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; kasten işlenen suçlarda üç yıl, taksirle işlenen suçlarda ise beş yıl veya daha az süreli hapis cezalarının infazı, çağrı üzerine gelen hükümlünün istemi üzerine, cumhuriyet başsavcılığınca her defasında bir yılı geçmemek üzere en fazla iki yıl süre ile ertelenebilir. Erteleme, hükümlünün güvence göstermesine veya uygun görülecek başka bir koşula da bağlanabilir. Terör suçları, örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkum olanlar, mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilenler ile disiplin veya tazyik hapsine mahkum olanlar, infaz ertelemesinden faydalanamazlar.

Temyiz İncelemesinde Müsadere Hakkında Verilebilecek Kararlar
22.04.2020 / Prof. Dr. Ersan Şen - Av. Beyza Başer Berkün

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 54. maddesine göre; kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan, suçun işlenmesine tahsis edilen, suçtan meydana gelen, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olduğu değerlendirilen suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya ile üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya müsadere edilir, yani malın zoralımına ve mala daimi elkoyulmasına karar verilir ki, artık burada ilgilinin zilyetlik/kullanma ve mülkiyet hakları sona erer.